Siyasi istikrarýn zirvede olmasýna, büyüme hýzýnýn normalin üstünde seyretmesine, deprem ve benzeri felaketlerin yaþanmamasýna ve dünyanýn ilk yirmi ekonomisi arasýnda olmasýna raðmen birden bire dövizdeki hareketlenme, sýra dýþý bir geliþmenin habercisiydi.
Ekonomik gerekçelere dayanmayan bu hareketlenmenin ABD kaynaklý siyasi bir saldýrý olduðu anlaþýldý.
En azýndan iktidarý destekleyen kesim dövizdeki geliþmeyi böyle deðerlendirdi/deðerlendiriyoruz.
***
Biz, döviz kurundaki hareketlenmeyi dolara hakim olan yönetime baðlýyoruz.
Asýl hedefin Türkiye’ye boyun eðdirmek olduðunu yazýp duruyoruz.
Tarafýz ya, muhalif çevreler bu deðerlendirmeyi yandaþlýk olarak görebilirler.
Ben þahsen taraf olduðumu hiç gizlemedim ama objektiflikten prim vermedim ve inanmadýðýmý da hiç yazmadým.
Dolayýsýyla itham ettiðimiz ABD’nin olaya nasýl baktýðýný takip ederek düþüncemin saðlamasýný yapmaya çalýþtým.
***
ABD’nin nabzýný hem uluslararasý ajanslardan hem de objektif deðerlendirmeler yapan birkaç yazardan takip ediyorum.
Bu baðlamda sol düþünce ve geleneðe sahip olan ve Habertürk’ün ABD temsilciliðini yapan Serdar Turgut’un tespitlerini önemsiyorum.
Turgut dünkü yazýsýnda, tam da benim temas etmek istediðim konuya deðinmiþti.
Hem ABD basýnýný hem de yönetim çevrelerini takip eden Turgut basýnla ilgili þu tespiti yapýyor:
‘Cumartesi günü Amerika’nýn tüm büyük gazeteleri, baþta New York Times ve Wall Street Journal, birinci sayfalarýndan manþetlerden, iç sayfalarda da tüm sayfa ayýrarak Türkiye’yi mercek altýna aldýlar. (...) Her konuyu ele almýþlar amahiçbir gazetede Türk ekonomisinin temelde zayýf olduðu söylenmiyor. Aksine dünyanýn 17’nci büyük ekonomisi olduðu ve geçici yaþanan sorunlarýn New York da dahil olmak üzere dünya piyasalarýný alt üst ettiði vurgulanýyor. Onlar da sorunlarýn siyasi olduðunu belirtiyorlar ve sorunlarý Amerika ile yaþanmakta olan anlaþmazlýða baðlýyorlar.’
***
Türkçesi, ortada Türkiye ye karþý açýlmýþ bir ekonomik savaþ var.
Bu savaþýn muhatabý tabii ki sadece iktidar deðil, bu ülkede yaþayan taraftar muhalif fert fert herkes.
Dahasý bu savaþ sadece Türkiye’ye karþý da açýlmýþ deðil, Türkiye gibi kendi kendine yetme yolunda olan baðýmsýzlýðýna düþkün olan bütün ülkelere karþý açýlmýþ bir savaþtýr.
***
Elbette ki bu savaþta direneceðiz; özürlüðümüzü ABD’ye teslim etmeyeceðiz/etmemeliyiz.
Ancak uluslararasý sistemi göz önünde bulundurarak mantýklý adýmlar atmak zorundayýz.
Hamasetle kalkýp infial ve tehevvüre prim vermemeliyiz.
Ülkeyi içinden çýkýlmaz bir kaosa sürüklememeliyiz.
Savaþa misliyle mukabele etmeli ve en az zararla yürütmeliyiz.
***
ABD bu savaþý þimdilik bakanlarýmýza yaptýrým ve dünya ticaretine egemen olan dolar üzerinden yapýyor.
Hükümetimiz de isabetli adým atarak misliyle mukabele edip ABD’li bakanlara yaptýrým uyguluyor.
Dolara karþý da uzun zamandan beri Rusya ve Ýran gibi bazý ülkelerle uygulamaya çalýþtýðý yerli parayla ticarete iþaret eden sinyaller veriyor.
Þükür ki, bünyemiz saðlam; iktidar da ülke ve millet çýkarýna uygun biçimde devlet aklýyla hareket ediyor.
***
Dünya sistemine yüksek sesle itiraz eden neredeyse tek ülke konumundayýz.
Yerli parayla veya mal takasýyla uluslararasý ticaret, dolarý dolayýsýyla ABD’yi yalnýzlýða itebilir.
Belki bu süreç yavaþ iþleyecektir ama bunu dört gözle bekleyen ülkelerin sayýsý da az deðildir!
Bu ekonomik savaþ, Türkiye’nin dik duruþu sayesinde uluslararasý ticaretin yerli paralarla yapýlmasýna geçiþi tetikleyenbir viraj olabilir!
Sonrasýný ABD düþünsün!