Ýngiliz basýný ne diyor?

Türkiye’de önemli geliþmelerin yaþandýðý dönüm noktalarýnda pek çok kiþinin gözü, içgüdüsel olarak, “Acaba Amerika olayý nasýl deðerlendiriyor?” sorusu eþliðinde Washington’a kayar... Benim de duyduðum haklý bir meraktýr bu... 

Baþkalarýndan bir farkla: Washington’a tek gözle bakarsam, Londra’ya iki gözüm birden takýlýr...

Mustafa Kemal’in Samsun’a çýktýðý 19 Mayýs 1919 gününün yýldönümü bugün... Bandýrma vapuru Samsun’a doðru yola çýkarken Ýstanbul hangi ülkenin iþgali altýndaydý? Ýngiltere’nin...

Çanakkale Savaþý hangi ülkeyle müttefiklerine karþý verilmiþti? Ýngiltere ile müttefiklerine...

Osmanlý Ýmparatorluðu hangi ülke tarafýndan tasfiye iþlemine maruz býrakýlmýþ, topraklarý hangi ülkenin yöneticisi tarafýndan 20’den fazla ülkeye paylaþtýrýlmýþtý? Ýngiltere’nin...

Herhalde Ýngiltere bu topraklarla ilgisini Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra kesmemiþtir...

Kesmediðine emin olabilirsiniz...

Soma’da 301 insanýmýzýn hayatýný kaybetmesine yol açan kömür madeni kazasý sonrasýnda, Ýngiliz basýnýnda, olayýn siyasi yönlerine dair çok sayýda haber, yazý ve yorum çýktý. Neredeyse bütün deðerlendirmelerde ayný yaklaþým vardý, ayný kiþi suçlanýyordu...

O kiþinin, ocaðý iþleten þirketin sahibi, iþçilerin kayýtlý olduðu sendikanýn yöneticisi veya ocaðý denetleyen memurlar olduðunu sanmayýn... Hiç eksiksiz bütünü suçlayýcý parmaklarýný Baþbakan Tayyip Erdoðan’a çevirmiþti Ýngiliz gazetelerinin...

Siyasi hayatý defalarca kömür madenleri yüzünden çýkan olaylardan etkilenmiþ Ýngiltere’nin basýný bu iþi iyi bilir; o bilgiyle 1974’te orada baþarýlý olmuþ “Muhafazakâr hükümeti madencileri kullanarak devirme senaryosunu” uzaktan Türkiye için devreye soktu ayný basýn...

‘Piþti olmak’ diye bir deyim var medya dilinde; birbirinin benzeri yaklaþým sergileyen gazeteler için kullanýlýyor bu deyim... Ýngiltere’nin farklý gazeteleri okurlarý karþýsýna birbirine benzer yazýlarla çýkabildi, söz konusu Türkiye ve Soma’daki maden kazasý olduðunda...

The Telegraph gazetesi genellikle Muhafazakâr Parti yanlýsý yayýnlar yapar. Konuya iliþkin Jenny McCartney imzalý yazýsýnýn baþlýðý ‘Krizler bir politikacýyý aziz de eder, zelil de...’ idi.

Liberal sayýlan The Independent gazetesinde, yine bir kadýn yazarýn, Joan Smith’in, yazýsýnýn baþlýðý þuydu: ‘Türkiye’de maden patlamasý: 300 hayat Recep Tayyip Erdoðan hayranlarýný yeniden düþünmeye sevk etmek için yeter mi?’

Eh, iki makaleyle genelleme yapýlmaz. Sol eðilimli The Guardian gazetesi zaten hepsine öncülük ediyor günlerden beri. Onun baþyazýsýnýn baþlýðý da göz açýcý: ‘Türkiye: Felâket politikasý - Korkunç durumlarda liderler yalnýzca bizzat orada bulunmakla mükellef deðildir, ayný zamanda doðru þeyler söylemek ve söylediklerine inanmak zorundadýrlar da...’

Ortak suçlu hepsinde Baþbakan Tayyip Erdoðan...

Neymiþ Tayyip Bey’in günahý? Guardian’da kendisine atfedilen suç, realiteden uzaklýk... Örnek de, vatandaþlarý yatýþtýrmak amacýyla yaptýðý konuþmada, Batý’da hayli zaman önce meydana gelmiþ kazalardan söz açmasý... O kadar... Öteki örnekler ya Tayyip Bey’e ait olmayan, ya da tezvirat yakýþtýrmalar...

Guardian, baþyazýsýnda, Ak Parti ve Tayyip Erdoðan’dan ‘bitmiþ, kapanmýþ bir hikâye’ gibi söz ediyor...

Jenny HanýmTelegraph’ta, Baþbakan Erdoðan’ýn Soma’daki tavrýný 11 Eylül (2001) uðursuz eylemlerini ilkokul öðrencileriyle sohbeti sýrasýnda haber alan ABD Baþkaný George W. Bush’un tavrýyla mukayese ediyor. Bu mukayesenin tam karþýlýk teþkil etmediðinin o da farkýnda olmalý ki, bu defa, Bush’un, 2005 yýlýnda New Orleans’ta yaþanan Katrina kasýrgasýna günler sonra tepki vermesini hatýrlatýyor...

Ne alâkasý varsa...

Independent’ta Joan Haným ise, Hürriyet’ten, Sözcü’den öðrendiði ne kadar kýþkýrtýcý ayrýntý varsa onlarla süslemiþ yazýsýný...

Hadi içeride tezviratçý ve yaygaracý yayýnlara misliyle mukabele edecek bir medya ortamý var; ama Türkiye ile ilgili ‘gerçekleri’ Ýngiliz ve Amerikalýlara onlarýn dilinden düzeyli biçimde anlatan bir medya ortamý yok...

O zaman da Ýngiliz medyasýna meydan boþ kalýyor...