İngiliz usulü birleşme...

İskoç halkı, Büyük Britinya bir başka deyişle Birleşik Krallık yani bizim İngiltere diye tanımladığımız ülkenin sınırları içinde kalmaya karar verdi. Geçen hafta İngiliz usulü boşanma demiştim bu hafta başlığı birleşme yaptım. 

İngiltere Kraliçesi’nin Parlamento’dan gelen tüm baskılara rağmen ayrılmayın değil iyi düşünün dediği buna karşın eski ABD Başkanı Clinton’ın “ayrılmayın” dediği bir kampanya süreci yaşandı.

İskoç halkı her şart altında kazandı zira İngiltere’de iktidar ve ana muhalefet, İskoçya’ya daha fazla yetki vermeyi kabul eden bir metni beraber imzaladılar. Türkiye adına ders çıkarmamız gereken önemli bir nokta bu... 

***

Ders çıkarmak demişken bu sonuç sadece İskoçya’yı değil tüm dünyayı etkileyecek. İspanya’dan ayrılmak isteyen Katalan ve Bask bölgelerini biliyoruz da, Avusturya’dan ayrılmak isteyen SüdTirol yani Güney Tirol bölgesini ya da 2 resmi dilli Belçika’dan ayrılıp Flandra’yı kurmak isteyenleri daha az biliyoruz.

Bazı bölgelerde ayrılma referandumları neredeyse alışkanlık haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Mesela Quebec, 1980’den bu yana 2 kez Kanada’dan ayılık referandumuna gitti, hayır çıktı, şimdi 3. kez sandığa gitmeye hazırlanıyorlar. Şili’nin İspanya’dan ayrıldığı 1817 yılından bu yana toplam 84 ayrılık referandumu yapılmış.

En fazla ayrılık referandumunun yapıldığı dönem, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın dağıldığı 1990’lı yıllar. O dönem tam 33 ayrılık referandumu yapıldı. Hoş ayrılma kararı da yetmiyor bazen, bugüne kadar 62 bölge ayrılığa evet demiş ama ülke olup Birleşmiş Milletler’de üye olabilen sayısı sadece 49. Türkiye’nin zenginliklerini istismar etmek isteyenlerin de alması gereken dersler var çıkan sonuçtan.

Hem ekonomik hem de siyasi iflaslar olmadığı dönemlerde ayrılıkçılık iş yapmıyor, birlikte yaşama duygusu kuvvetleniyor.

***

İngiliz Hükümeti bu referandumu yasa dışı ilan edebilirdi, yapmadılar. Yapmadılar zira bu çağda zoraki değil gönüllü birlikteliklerin yaşadığını, baskının ayrılıkçılığı körüklediğini iyi biliyorlar.

Türkiye’de atılan demokratikleşme adımları ve özüm süreci de aslında 1990’ların sorunu sadece öteleyen baskıcı politikalarına karşı atılan en doğru adım.

Sorunu ötelemek yerine çözmek, birlikte yaşama isteğini toplumun tüm etnik kökenlerinin amacı haline getirmek. Kuzey İrlanda’daki çözüm süreci kadar İskoçya’daki bu süreçten de ders çıkarmak lazım. Kaldı ki Kuzey İrlanda’da , tam 400 yıl boyunca aynı mahallede oturmamış, aynı okula gitmemiş, evlilik, ortak sosyal yaşam oluşturmamış insanlar çözüme ulaştılar.

***

Birlikte yaşama kültürü... İskoçya’nın bağımsızlığı için kampanya yürütenler halkın tercihi bu diyerek karara duydukları saygıyı açıkladılar. Halkın verdiği karara saygı duymak... Sanırım Türkiye’de medya dahil belirli bir grubun İskoçya referandumundan ilk çıkarması gereken ders bu.