Siz hiç bu kadar saçma bir laf duydunuz mu? "Suudi Arabistan'da milliyetçiler....."
Yahu, Suudi Arap diye bir millet yok ki milliyetçisi olsun! Ortada aþaðý yukarý 1 beþ yüz kiþilik bir aile var; kraldan ötesi hep prens! Bunlar petrolün üzerine çöreklenmiþ engerek yýlaný örneði, paralarý da Batý'da ne kadar üçüncü sýnýf "artiz" ya da þarkýcý varsa, onlara yediriyorlar; yani petrolün gelirini sarýþýn hatunlar ham diyor yutuyor! Adýna prens dedikleri kervan çavuþlarý da aslýnda, ABD'nin ayak iþlerine bakan hizmetkarlar!
Bu uyduruk prensler, sultanlar ve de emirler adam çalýþtýrmayý çok iyi becerirler. Zevklerine de pek bir düþkündürler. Düþünsenize, Ýslamýn en kutsal iki kenti, Mekke ve Medine'nin sözde koruyucularýndan biri, Kim Kardaþyan adlý mabadýnýn kocamanlýðýndan baþka hiçbir özelliði olmayan 1.64 boyunda bir kadýnla birlikte olmak için ona bir geceliðine 1 milyon dolar vermiþ! Özetle bunlarýn vatandan, milliyetçilikten, hele de Ýslam'dan söz etmeleri iðrençtir!
Efendim, Ortadoðu'nun tamamýný göz önüne alýrsanýz, Arabistan'ýn Ýngiliz için biçilmiþ kaftan olduðunu o saat anlarsýnýz. Uzun kýyý þeridini Ýngiliz donanmasý kolayca denetleyebiliyordu. En önemli iki aþiret reisi, Batý'da Hüseyin, merkezde ve doðuda Ýbni Suud, Ýngiliz hükümetinin maaþa baðladýðý adamlardý. Baþka hiçbir batýlý devlet bu yöreyle ilgilenmediðinden, Ýngiliz dilediðince at koþturabiliyordu.
Daha Birinci Dünya Savaþý henüz sona ermiþti ki, Londra, Arabistan'da güttüðü siyasetin ne kadar yanlýþ olduðunu anladý. Hicaz Kralý Hüseyin'le, sahte peygamberler, fitne fesat ve de Vahabilerin doðduðu Necd bölgesi reisi Ýbni Suud birbirinin ümmüðüne çökmek üzereydi. Hüseyin, Londra'dan her ay aldýðý 12 bin pound maaþýn neredeyse tamamýný, Ýbni Suud taraftarlarýnýn saldýrýlarýný defetmek için harcadýðýný söylüyordu. Ayda 5 bin pound alan Ýbni Suud'sa maaþýnýn azlýðýndan yakýnýyordu sürekli olarak. Ayda bu kadar parayý Hüseyin'le Ýbni Suud'a veren Ýngiliz hükümetine karþý Londra'da itirazlar artmaya baþlamýþtý. Ýngiliz hükümeti de ikiye bölünmüþ, her kafadan bir ses çýkýyor, birbiri ardýna kýnamalar, yeni tasarýlar kaleme alýnýyor ama hiçbiri gönderilmiyordu. Londra her gün fikir deðiþtiren bunak bir adamdan farksýzdý.
Hüseyin'le Suud arasýndaki kavganýn kökeninde din yatýyordu. Ýbni Suud, Abdül Vahab'ýn öðretilerini benimsemiþti. Araplarýn çoðu, 1912 yýlýnýn sonlarýna doðru atlarýný, devlerini ve diðer varlýklarýný satarak Vahabi tarikatýnýn buyruðuna girmiþti. Ýbni Suud kendini Vahabilerin doðal önderi ilan ediverdi. Anlamý kardeþlik olan Ýhvan ordusu kuruldu. Bu ordu daha sonra Suudi Ulusal Muhafýz Ordusu’na dönüþecekti.