İngilizler ikinci darbe sinyali mi aldı?

İngiliz basınında satır aralarında çıkan bir haber... İngiltere, olası bir ikinci darbe girişimi ya da iç savaş durumunda, Türkiye’deki vatandaşlarını tahliye etmek için askerlerini Kıbrıs’a yerleştirmiş. İddia bu. Haberdeki iddiayla ilgili olarak İngiliz diplomatlar, Türk muhataplarına net bir şekilde açıklama getiriyorlar, Ankara’nın girişimi üzerine. Kesinlikle böyle bir gelişme olmadığı belirtilip, haberin kredibilitesi sorgulanıyor. Ancak resmi yalanlama yapmaktan da geri duruyorlar. Ardından resmi kanallarla doğru olmadığı muhataplara iletilen ancak kamuoyuna doğru bilgilendirme yapılmayan bu haber, Türk basınında yayınlanınca sorular birbirini izlemeye başlıyor. Şurası kesin ki, İngiliz yetkililer Türk muhataplarına bu haberi yalanlamışlar. Biz de buradan paylaşmış olalım. Ki kimse bu kritik süreçte top çevirmeye kalkmasın.

Bu arada buraya not düşmüş olalım. İngiltere Büyükelçisi Richard Moore da darbe girişiminden FETÖ grubunun sorumlu olduğunu ve Gülen’in yasadışı faaliyetleri konusunda talep gelirse Türkiye ile ciddi işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirten bir açıklama yaptı.

Batılı muhataplarımızın alışkanlığı oldu son dönemde lafı ortaya bırakıp, nereye yuvarlanacağına bakmak. Zemin yoklamak.. Milletin zemini sağlam olduğu için o cephelerin de doğruları yakın vakitte görmesini umut ediyorum.

15 Temmuz imha- işgal girişimi

15 Temmuz gecesine kadar ne biliyorsak, hepsini unutup deftere yeniden yazmaya başlayalım.

Yaşadıklarımızı henüz tam olarak algılayamamış olabiliriz ancak tüm boyutlarıyla yeniden ama yeniden, tüm detaylarıyla düşündüğümüzde karşı karşıya kaldığımız şeyin tam bir imha hamlesi olduğunu söyleyebiliriz. Peki bu kadar çok boyutlu bir imha hamlesini niye öngöremedik?

Bu alçak saldırının ayak seslerini hissedememek, “artık darbe dönemleri geçti” demek, varsayımlarla hareket etmek tehdidin boyutunu görmemizi engelledi. Beklenmedik bir anda tankların sokağa çıkması, bu haberin de paralel haber siteleri aracılığıyla duyurulmaya başlanması, ilk anın şaşkınlığı geçtikten sonra sokaklarda harekete geçen refleksler... Ve cumhurun başının, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milletimi meydanlara davet ediyorum” şeklindeki açıklamasıyla dönen talihimiz.

Allah’ın yardımı, liderimizin cesur kararları ile ölümden son dakikada kurtulması ve aynı anda bir ulusun, bir vatanın tarihinin en kara gecesinde umut ışığının belirmesi...

Darbeciler o alçak planda sadece bir milletin liderini değil, o milletin tüm varlığını da dağıtacaklarını biliyorlardı elbette.

Ortak kaderimiz...

Darbeci işgalci alçaklara cevabı milletimiz verdi. Demokrasi çıtasını daha da yükselterek.

Günler sonra ortaya çıkıyor. Darbe planının ne kadar detaylı ve ne derece şiddetli uygulanacak şekilde hazırlanmış olduğu...

FETÖ teröristleri dünya tarihinin en alçak ihanet hamlesine imza atmıştır.

Suç ortakları da gün gibi ortalık yerde durmaktadır.

Ne kendimizi, ne de başkalarını kandırmaya kalkmayalım.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Muhafız Alayı’ndaki asker kılığındaki teröristlerin bu kanlı işgal planında önemli aktörler olarak görev almış olması...

İzmir Çiğli Üssü, Cumhurbaşkanı’mıza suikast planının merkezi gibi dururken, Akıncılar Üssü’nün neredeyse bir de facto Genelkurmay karargahına dönüştürülmüş olması...

Öncesi ve sonrasıyla açıklanmayı bekleyen muammalar. Soru işaretleri. Bir yandan da aklımızla alay etme teşebbüsleri.

Uluslararası aktörlerin, uluslararası basının gelişmeleri avucunu oğuşturarak izlemesi.

Hani askeri vesayete karşıydınız, sevgili Avrupalı dostlarımız? Adamlar darbe yapmaya kalktılar. Meclis’imiz bombalandı. İnsanlara ateş açıldı, tank paletleri altında insanlar ezildi.

Sevgili yabancı gazeteciler, yerlerdeki kan izleri, fotoğraf karesi detaylarından ibaret değil... İnsanlar öldürüldü kendi ordusunun uçakları tarafından atılan bombalarla... Milletvekilleri bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, bakanlar askerlerin tanklarla girmeye çalıştığı Başbakanlık binasında... Köprüler tutulmuş insanlar kurşunlanıyor.

Ve millet sokaklara inerek işgale “dur” diyor.

Bu kareleri unutmayacağız. Bu acıları, gözyaşlarıyla yoğrulmuş hıncımızı hiç akıldan çıkarmayacağız.