Ýkinci Dünya Savaþý’nda 1941 yýlýnýn kýþý Türkiye için özellikle zorlu bir dönemeç olmuþtu. Almanya, Ýtalya’ya destek olmak amacýyla girdiði Balkan fethini tamamlamak üzereydi. Alman tanklarý, Türkiye’nin Bulgaristan ve Yunanistan sýnýrýnda görünüvermiþti birden bire. Bu fiilî durum, Almanya’nýn Türkiye’nin yeni ‘komþu’su olduðunu gösteriyordu. Alman ordusu, 6 Nisan sabahýnda Yugoslavya ile Yunanistan’a girmeye baþlamýþtý bile. 1941’in ikinci yarýsý hayli zorlu geçecekti Ankara için…
Türkiye önlem alýyor
Ankara, bunun üzerine, daha önce Çakmak hattý olarak adlandýrýlan ve Trakya sýnýrýnda kurduðu savunma hattýný geriye almaya karar verdi. Alman ordusunun güçlü ve süratli tank saldýrýlarýnýn Çakmak hattýnýn tank engelleri karþýsýnda erimeyeceði açýktý. Trakya’nýn düz sahasýnda Alman tümenleri karþýsýnda savunma savaþý yapmak güçtü; muhtemelen imkânsýzdý. Türk ordu birlikleri, esas olarak boðazýn gerisine çekilmeye baþladý. Asýl savunma mevzii olarak boðaz düþünülmüþtü. Diðer yandan; Türkiye’yi Avrupa’ya baðlayan Meriç nehri üzerindeki tüm köprüler havaya uçurulmuþtu. Bu arada, Ýstanbul sýkýyönetim komutanlýðý, Ýstanbul’un boþaltýlmasýna karar vermiþti. Ýstanbul’daki, Çanakkale’deki ve Trakya’daki vatandaþlar arzu ederlerse Anadolu’ya tanýþabileceklerdi. Sýkýyönetimin açýklamasý þöyleydi:
“Ýstanbul’da oturan ve baþka hiçbir iþi ve gücü olmayýp da, aldýðý tekaüt [emekli] maaþý ile geçinen”lerle savaþ sýrasýnda hizmet göremeyecek durumda olanlar, Ankara, Ýzmir, Erzurum dýþýnda, istedikleri Anadolu þehirlerine, üstelik istedikleri yerin iskele ya da istasyonuna kadar devlete ait tren ve gemilerle ücretsiz olarak taþýnabilecekler”di. Ýsteyen öðrenciler de yine Anadolu’da bir baþka okula nakledilebileceklerdi. Amaç, Ýstanbul’un olasý bir savaþta sivil halkýn birikiminden kurtarýlmasýydý. Fakat bu sevkiyat projesi, güçlüklerle karþýlaþacak ve baþarýlý da olamayacaktýr. Bunun nedeni, nakil imkânýnýn kýsýtlý ve organizasyonun da yetersiz olmasýydý. Fakat söylentilerin de payý yok deðildi: “Bazý safdiller arasýnda gidenlerin güya üç seneden evvel avdetlerine [dönmelerine] müsaade edilmeyeceði gibi bir takým yalan þayialar [söylentiler] çýkarýlmýþtý.”
Ecnebilerin durumu ne olacak?
Savaþ yýllarýnda Türkiye casuslarýn cirit attýðý bir alandý. Ama dünyanýn her yeri böyleydi zaten. Özellikle yabancýlarýn Türkiye’deki faaliyetleri mercek altýna alýnmýþtý. Savaþýn çok yakýn bir olasýlýk olmasý, ajanlarýn faaliyetlerinin engellenmesi noktasýnda sýký önlemlerin alýnmasýný gerektiriyordu. Konu özellikle yabancýlarla ilgiliydi.
Sümerbank’ýn 3 Ekim 1941 tarihli ve 96 sayýlý genelgesinde; hükûmetin 31 Temmuz tarihli kararnamesine atýfta bulunuluyor ve “Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olan ecnebiler hakkýnda”ki uygulamaya iliþkin bilgi veriliyordu. Buna göre; “Avrupa ile memleketimiz arasýnda kara ve demiryolu ile olan irtibatýn kesilmesi dolayýsýyla 1110 sayýlý memnu [yasak] mýntýkalar kanununa tevfikan Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olan ecnebiler hakkýnda tatbik edilecek esaslara dair Genelkurmay Baþkanlýðý’nýn 3 Haziran 1941 tarih[li]” tezkeresi sonucunda;
Konsoloslar da dahil olmak üzere Türkiye’de bulunan tüm ecnebilerle Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek bütün ecnebiler, yanlarýnda I. Ordu Müfettiþliði’nce bir veya birkaç tane (ecnebilerin kalabalýðýna göre) subay verilmek suretiyle; Babaeski-Ýstanbul ve Edirne-Babaeski arasýndaki mýntýkada demir ve kara yolundan istifade edilerek seyahat edeceklerdir.
Avrupa’dan Türkiye’ye gelecek olan ecnebilere subaylar X. Kolordu’ca hudutta kapý karakolunda tefrik edilecek [ayrýlacak] ve Türkiye’den Avrupa’ya gidecek olan ecnebilere subaylar Ýstanbul komutanlýðýnca Ýstanbul’da tefrik edilecek ve icabýnda subaylarýn refakatine Edirne veya Ýstanbul vilâyetinden miktarý kâfi jandarma da verilecektir.
Tayin edilen bu istikâmette seyahat edecek olan ecnebiler Ýstanbul’da ve hudutta kapý karakolunda kendilerine tefrik edilecek subayýn gelmesine kadar beklemek mecburiyetinde olduklarýndan, bu bekleme keyfiyetini haddi asgariye indirmek için Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’den gidecek olan ecnebilerin hareketleri iki gün evvelden Hariciye Vekâleti tarafýndan Genelkurmay Baþkanlýðý’na bildirilecektir.
Ecnebilere tefrik edilecek subaylar, ecnebilerin bindikleri vagon, otomobil, otobüs ve kamyon içinde bulunacaklardýr.
Seyahat yasaklarý baþlýyor
I. Ordu Müfettiþliði’nin malumatý olmaksýzýn seyahate teþebbüs eden ecnebiler; (1) Avrupa’dan gelirken hudutta kapý karakolu tarafýndan; (2) Türkiye’den Avrupa’ya giderken Sirkeci istasyonunda polis memurlarý tarafýndan seyahatleri men olunacak ve kendileri de polise sevk edilecektir.
Refakatlerinde subay bulunmadýðý halde seyahate teþebbüs etmiþ olan ecnebiler, civar köylerde dolaþtýklarý takdirde köy ihtiyar heyetleri veya jandarma karakollarý tarafýndan derhal seyahatleri men edilerek, en yakýn jandarma karakolu vasýtasýyla vilâyet polis müdürlüðüne teslim edileceklerdir.
Yanlarýna subay tefrik edilerek seyahatlerine müsaade edilmiþ olan bilumum ecnebilerin (konsoloslar dahil) sinema ve fotoðraf makinalarý kullanmalarý ve dürbünle civar araziyi tetkik etmeleri; harita tatbik etmeleri, kroki yapmalarý ve arazi hakkýnda not almalarý kat’iyen memnudur [yasaktýr].
Makinalý vasýtadan baþka araba ve at gibi vasýtalar veya yaya olarak seyahat memnudur.
Trenlerin seyrüseferleri gece yapýlacak ve tren münakalatý [ulaþýmý] otomobil seyahatlerine tahsis edilen günlere nazaran tanzim olunacaktýr.
Karadan seyahat haftada üç gün yapýlacak ve bu günlerde hududa gelecek veya Ýstanbul’dan hududa gidecek vesaitin muayyen bir saatte topluca hareketleri usul ittihaz edilecektir.”