Ýnþaat için ikinci ruhsat çýktý

Festivallerin bol ödüllü filmi Ýnþaat, kahramanlarýnýn trajikomik hikayesine 10 yýl sonra kaldýðý yerden devam ediyor. Yönetmen Ömer Vargý ve baþrol oyuncusu Emre Kýnay ile filmin ‘sosyolojik arka planýný’ konuþtuk.

YÖNETMEN ve senarist Ömer Vargý, baþarýlý komedi filmi Ýnþaat’ýn devam filmi için on yýl sonra “Motor” dedi. Çekimleri süren filme dair sorularýmýzý yanýtlayan Ömer Vargý, yeniden baþrolü Þevket Çoruh ile paylaþacak olan Emre Kýnay, filmde Ali (Emre Kýnay) ve Sudi (Þevket Çoruh) karakterlerinin 10 yýl sonra hapishaneden çýkmasýnýn ardýndan yaþadýklarýnýn ele alýndýðýný anlatýyor. Her Þey Çok Güzel Olacak (1998), Ýnþaat (2003), Gönül Yarasý (2004) Kabadayý 2007 ve Anadolu Kartallarý 2011 gibi ses getiren filmlerin yönetmen, senarist veya yapýmcýlýðýný üstlenen Ömer Vargý ile sinema, tiyatro ve televizyon dizilerinin usta oyuncusu Emre Kýnay, ikinci filmin baþarýsýndan emin. Ýlk film, 25. Siyad Türk Sinemasý Ödülleri, 9. Sadri Alýþýk Ödülleri, 11. ÇASOD ve 23. Ýstanbul Film Festivali’nde çok sayýda ödül almýþtý.

- On yýl aradan sonra sizi bir devam filmini çekmeye yönelten sebepler nedir?

Ömer Vargý: Ýnþaat filminin birincisi, sosyal yapý açýsýndan belli bir dönemi yansýtýyordu. Fakat görüþüm o ki siyasi; bürokratik ve teknolojik yapý belli ölçüde deðiþim gösterse de sosyal yapý kolay deðiþiklik göstermiyor. Binalarý yapýyor, dikiyor olmak ‘sosyal yapýda bir geliþme oluþturuyor’ diye bir durum yok. Sosyal yapýdaki bazý rahatsýzlýklarýmý bu filmde, 10 yýl aradan sonra ortaya koymak istedim.

- Ali ile Sudi neler yaþamýþ? Onlarý nasýl bir macera bekliyor?

Ö. V: Aslýnda bu film ikinci bir devam filmi olmak kadar, tekrar filmi de sayýlabilir. Ali ile Sudi olaylarda, olaylardan herkesten daha fazla etkilenmiþ iki karakter olarak 10 yýl hapiste geçirmiþler. Biz hapiste geçirdikleri dönemi hiç görmüyoruz. Hapisten çýktýktan sonra deniz kenarýnda kurulmuþ eski bir diskotekte güvenlikçi olarak bekletiliyorlar. Onun için buradalar.

- On yýl içinde filmin karakterleriyle birlikte içinde yaþadýklarý dünya deðiþmiþ olmalý. Nasýl bir atmosfer bekliyor izleyicileri?

Ö. V: Ýçinde yaþadýklarý dünya deðiþmekle birlikte sosyal olarak insanlar ayný sýkýntýlardan, problemlerden etkilenerek yaþýyorlar ve bunlarýn çözümlerini kendi kafalarýnda oluþturmaya çalýþýyorlar. Adalet mekanizmasýndaki yapý deðiþiklikleri de insanlarý etkilemiþ durumda ve buna karþý kendi tedbirlerini almaya çalýþýyorlar. Dolayýsýyla bu 10 yýldan onlarýn etkilendiði kadar toplumun da yapýsýný görmek istiyoruz.

YEÞÝLÇAM FÝGÜRÜNE KARÞI DEÐÝLÝM

- Aradan geçen sürede sinema da deðiþti, tamamen dijitalleþti. Ýlk filmdeki tarzýnýzý etkileyecek mi yeni teknoloji?

Ö. V: Ben dijital teknolojinin bir geliþim olduðunu düþünüyorum. Teknolojik geliþmeler film anlatým tekniðini çok deðiþtirecek þeyler deðil. Bunlar sadece araçtýr. Hep düþündüðüm bir þey vardýr: Senaryo yazarken bunu bir senaryo programýnda da yazabilirsiniz, bir daktiloda ya da bir kalemle kaðýda da yazabilirsiniz. Önemli olan ‘ne yazýldýðýdýr’ diye düþünüyorum. Bunun için nasýl bir teknoloji kullanýldýðýndan çok nasýl bir anlatým tekniði kullanýldýðý önemlidir.

- Ýnþaat artýk Türkiye’nin ‘olaðan hal’i oldu. Her yanýmýzda inþaatlar yükselirken sizin ýssýz bir kýyýya kaçmanýzda sosyolojik bir arka plan var mý?

 Ö. V: Sosyolojik bir arka plan þöyle var; inþaatlarý dikiyor olmak yaþamý olumlu etkiliyor, diye düþünmüyorum. Önemli olan ne tarz bir yaþam seçtiðimizdir. Ne yapmak istediðimizdir. Bunun içindeki insanlarýn problemleri ve problem þekilleri deðiþir ama yapýsýnýn ayný olduðunu düþünüyorum. Önemli olan yaþam tarzý olarak benimsediðimiz ve uðruna mücadele ettiðimiz þeyi bulmak.

-Nazife karakterini neden pavyona düþürdünüz? Pavyona düþen kadýn günümüz Türkiyesinin gerçekliðinden ziyade bir Yeþilçam figürü deðil mi?

Ö. V: Biz Nazife’yi geçtiðimiz 10 yýl içinde çaresiz bir yaþam tarzý seçtiðini görüyoruz. Çok vurguladýðýmýz bir þey deðil. Nazife’nin buradaki karakteri de ortamdan etkilenmiþ biri olarak tekrar Ali’yle birlikte olmak üzere gelmesidir. Evet pavyon karakteri bir Yeþilçam figürüdür ancak Yeþilçam figürlerine çok karþý olduðumu da söyleyemem.

ÖDÜL ALDIÐIM SENE HÝÇ TEKLÝF GELMEDÝ

- Ýnþaat’tan bu yana pek az sinema filminde oynadýnýz. Televizyon dizileri ve tiyatro oyunlarýnda yer almayý özellikle mi tercih ediyorsunuz?

Emre Kýnay: Zamanlama da tutmadý. Teklif geldi de doðru düzgün sinema filmi teklifi gelmedi. Komik, ucuz komedi filmleri teklifleri geldi. Ýnþaat’tan sonra da öyle ‘kýytýrýk’ bir þey yapmak istemedim. Ýyi bir iki tane proje de geldi ama o sýrada da ben televizyon dizisi çekiyordum. Ýlk bir yýl, ödül aldýðýmýz sene, (23. Ýstanbul Film Festivali”En Ýyi Erkek Oyuncu” Ýnþaat filmi) hiçbir proje gelmedi.

- Yeniden Ömer Vargý, Þevket Çoruh, Yeþim Büber ve Þehsuvar Aktaþ ile birlikte çalýþmak size heyecan verdiði için mi kabul ettiniz bu rolü?

E. K: Bu rolü kabul etmeme ihtimalim yoktu benim. Bu saydýðýnýz isimler benim ailem. Aile beraber bir þey yapýyorsa diðer fert de o yapýlan þeye katýlýr. O yüzden de benim için yanlýþ bir soru olur bu.

On yýl aradan sonra ayný karakteri yeniden canlandýrmak, deðiþip olgunlaþsa dahi zor olmalý. Devamlýlýk için nasýl bir hazýrlýk yaptýnýz?

E. K: Filmi izledik birkaç kere. Ben beden duruþlarýna falan biraz daha dikkat ettim. Onun dýþýnda da zaten çok unutmamýþýz. Ömer Aðabey dýþ göz olarak, o da bizi biraz yönlendirdi. Ömer Aðabey’in katkýlarýyla ve yardýmcý yönetmenimiz Yeþim’in katkýlarýyla zaten izlerken hatýrladýðýmýz  karakterleri uygularken de onlarýn direktifleriyle yeniden buluþtuk.