Ak Parti üç dönemdir yönetiyor Türkiye’yi. 2002’deki ilk döneminde pek çok sýkýntýlý günler oldu. Darbe hazýrlýk ve giriþimleri, o günlerin ne kadar muhataralý geçtiðini olanca çýplaklýðýyla ortaya koyuyor. Dönemin sonuna doðru, Cumhurbaþkanlýðý seçimi etrafýnda cereyan eden tartýþmalar 27 Nisan bildirisini getirdi. Kimdi halkýn seçtiði hükümeti istifaya zorlayanlar? Kendilerini vatanýn asli sahibi sayan ve halka vasiliði tabii haklarý olarak gören askerler... Ak Parti hükümeti buna pabuç býrakmadý. Bir kaç ay erkene alýnan seçim, Ak Partiyi daha güçlü bir þekilde iktidara taþýdý ve Cumhurbaþkanlýðý seçimi de vesayet peþinde koþanlarýn deðil milli iradenin istediði þekilde sonuçlandý.
Ak Partinin ikinci dönemi de rahat geçmedi. Türkiye Büyük Millet Meclisini Anayasa Mahkemesiyle, hükümeti Milli Güvenlik Kurulu ve Danýþtay’la, yargýyý Hakimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu ile kontrol altýnda tutmak isteyen statüko, Abdullah Gül’ün cumhurbaþkaný olmasýyla bütün bu mekanizmalar üzerindeki son kontrol noktasýný kaybettiðini anladý ve telaþa kapýldý. Ak Parti’ye açýlan kapatma davasý bu telaþýn sonucuydu. Baþbakan Erdoðan’ýn dirayeti, Türkiye’nin bu belayý da savuþturmasýný saðladý. Kimdi Ak Partiyi kapatmaya çalýþanlar? Bu sefer vesayeti en doðal haklarý sayan yüksek yargý mensuplarý... Allahtan Anayasa Mahkemesi bu yanlýþ karara kýl payýyla da olsa geçit vermedi. Hem 27 Nisan, hem kapatma davasý ülkeye çok þey kaybettirdi. Bu döneme denk gelen küresel kriz her þeyin üstüne tuz biber ekti. 12 Eylül 2010 Anayasa deðiþikliði referandumu bu anafor içinde yapýldý.
Anayasa deðiþikliðinin yargý vesayetini ortadan kaldýrdýðýný sanmak bir hataymýþ meðer. Emniyet ve yargý camiasý içindeki bir çete yine milli iradeye kastedercesine hükümete karþý darbeye kalkýþtý. Olayý bir yolsuzluk soruþturmasý olarak görenlere tek bir sorum var: Birbiriyle alakasýz üç soruþturmanýn ayný anda tezgâha konmasý sarsýntýnýn þiddetini arttýrmaktan baþka neyle izah edilebilir? Siyaset mühendisliði bu deðilse hangisidir? Ortaya saçýlan kasetler ve saklý kalmasý gereken kiþisel bilgiler, meselenin dershane olmadýðýný da açýkça beyan ediyor.
Yolsuzluk yapanlarý ortaya çýkarma gayretlerine kim ne diyebilir? Ama eðer bu, hükümete operasyonun kalkaný olarak kullanýlýyorsa asýl yolsuzluk bu anlayýþ sahiplerince yapýlmýþ olmaz mý? Yolsuzluk, sadece maddi deðerler üzerinden iþlemez. Haysiyet ve itibar yolsuzluðu yapanlarý, rüþvet iþlerine bulaþanlardan daha aþaðýlýk bulmaz mýsýnýz? Ak Parti için rüþvet iþlerine bulaþanlarý temizlemek için bir fýrsat doðduðunu da unutmayalým.
27 Nisan kalkýþmacýlarý, Ak Partiye kapatma davasý açanlar, çok gürültü çýkarmasý için farklý zamanlarda tamamlanýp örgütsel yapýnýn gizli kasalarýnda bekletilen üç ayrý soruþturmayý ayný anda gündeme oturtmaya çalýþanlar... Üçü de milli iradeye kastedenler deðil mi? Var mý aralarýnda bir fark? Biraz var. Ýlk ikisinde bu millete yabancýlaþmýþ zihniyetin nefesini hissediyorduk. Sonuncusu uluslararasý þer odaklarýna maþa olan bir zihniyetin eseri...
Kaybeden Türkiye oluyor. Ýstikrarýn bozulmasý, hukuken öngörülebilir bir ülke olma hedefinin zedelenmesi, yatýrýmcýlarý ürküten bir hava, itibar kaybý, çözüm sürecinin kesintiye uðramasý... Hepsi bir arada...
Bu hadisedeki milli irade katillerini görmeyenler ve aksini yazýp çizenler, yarýn tarih gerçekleri yazdýðýnda hangi yüzle dolaþacaklar ortada.
Sadece Halkbank olayý bile kimlerin maþa olarak kullanýldýðýný ortaya koymuyor mu?
Ýlk hedef açýk... Önce yerel seçimlerde Ak Parti’yi zayýflatmak, ama özellikle Ýstanbul ve Ankara’yý kaybettirmek... Omurgasýzlarýn çok olduðu bir ülke maalesef Türkiye. Ankara ve Hatay’daki muhalefet partisi adaylarýna bakýn, ne demek istediðimi anlarsýnýz.
Görünür ikinci hedef, Tayyip Erdoðan ve Cumhurbaþkanlýðý seçimleri... Onunla sandýkta baþ edemeyenlerin ne kadar kirli yollara baþvurduklarýný ve bundan sonra da baþvuracaklarýný göz önüne alýnca milli iradeye çýlgýnca sahip çýkmamýz gerektiði anlaþýlmýyor mu?
Böyle günlerde siyasetin onurunu korumak muhalefetin de görevi deðil mi? Nerede bizdekilerde o anlayýþ?
Bir sözüm de istihbarat birimlerine... Nerelerdeydiniz?
Hizmeti hezimete uðratmaya çalýþanlar ve buna çanak tutanlar kimler dersiniz?
Milli iradeye kastetmeye çalýþanlara Þeyh Galib’in de bir sözü var: “Ýnsafýn o yerde nâmý yok mu?”