Ýnsan doðasý ve ahlak

Ahlak ile ilgili tartýþmalar insan doðasý tartýþmalarý ile birlikte yürür. Ana soru insan doðasý diye bir þeyin olup olmadýðýdýr. Görüþlerden biri insan doðasýnda ahlaký mümkün kýlan bir yatkýnlýðýn olduðunu söyler. Diðer görüþ ise, doðuþtan herhangi bir ahlaki potansiyel getirmediðimiz, sosyal çevreden öðrenme yoluyla ahlaki bir hal geliþtirdiðimiz þeklindedir. Bu görüþe göre, insan “tabula rasa” yani “boþ sayfa” gibidir. Tamamen doðuþtan sonra, çevre koþullarý ile belirlenmiþ oluruz. Kiþi herhangi bir ahlaki potansiyelle doðmaz, ahlak tamamen sonradan inþa olur.

Ahlakla ilgili eðilimler doðamýzda var

Ýnsan doðasý ve ahlak meselesi ile ilgili felsefi tartýþmaya nörobilim alanýndan gelen katkýlar da var. Yale Üniversitesi Bebek Laboratuvarý kurucularý Karen Wynn ve Paul Bloom’un bebeklerle yaptýðý kukla çalýþmalarý, bebeklerin %75 oranýnda iyi ile kötü davranýþý ayýrt ederek, iyi olandan yana tavýr koyduklarý gösterildi. Bu çalýþmalarda 6 aylýk bebeklere kuklalar gösterilmiþ. Deneyde kuklalardan biri kapalý kutudaki oyuncaðý çýkarmaya çalýþýr. Diðer bir kukla ona yardýmcý olurken öbür kukla engellemeye çalýþýlýr. Daha sonra farklý renklerdeki bu kuklalar çocuklarýn önüne konulduðunda, altý aylýk çocuklar %75 oranýnda yardýmcý olan kuklayý seçerler. Kuklalardan biri kutudaki oyuncaðý alýp kaçarsa, çocuklar o kuklayý cezalandýran kuklayý seçme eðiliminde olur. Bu deneyler; “iyi-kötü”, “doðru-yanlýþ”, “adaletli-adaletsiz” gibi anlayýþlarýn insan doðasýnda temellerinin olduðunu yönünde destekleyici kanýtlar sunar.

Mizaç özellikleri de ahlaki davranýþlara alt yapý oluþturur

Doðuþtan gelen mizaç özellikleri de belirli bir ahlaki davranýþa yatkýnlýk þeklinde bir alt yapý oluþturabilir. Ama bu yatkýnlýk etkisi, ahlaki davranýþý belirleme gücüne sahip deðildir. Sonuçta hür irademizle seçimlerimiz sürecinde ahlak oluþur. Ahlak bu seçimlerimiz aþamasýný adlandýrýr. Örneðin yardým edip etmeme bir ahlaki davranýþtýr. Ýnsanlar yardým etme veya etmeme eðilimi ile doðmaz. Ýnsanlar doðuþtan tutumlu veya savurgan eðilimi taþýyabilirler. Kiþi doðduktan sonra dýþ dünyadan mal, mülk ve yardým ile ilgili sosyal/kültürel/dini zihinsel kodlarla karþýlaþýr. Ýþte bu noktada yardým etme veya etmeme davranýþý belirir. Ýþte bu yardým etme veya etmeme süreci ahlak kavramý ile adlandýrýlmalýdýr. Çünkü tutumlu biri de yardým edebilir veya etmeyebilir. Savurgan biri de parasýný yardýmda harcayabilir veya baþka bir þekilde harcayabilir.

Baþka bir örnek daha vereyim. Ýnsanlar öfkeli veya sakin olma açýsýndan doðuþtan itibaren spektrumal daðýlýmý bir noktasýnda bulunabilirler. Hýzlý öfkelenebilmek veya sakin olmak ahlaki bir durum deðil, mizaç özelliðidir. Bu mizaç özelliðiyle beraber yapýlan davranýþlar ahlakla ilgili olabilir. Örneðin Hz. Ömer hem öfkesi hem de adaleti ile bilinir. Hz. Ebubekir ise sakinliði ve yerli yerinde davranmasýyla tanýnýr. 

Ahlak sabit mi, deðiþebilir mi?

Ahlakla ilgili diðer bir tartýþma da ahlakýn sabit ve deðiþmez mi olduðu, yoksa deðiþebilen bir doðada mý olduðu þeklindedir. Birinci görüþte olanlar, ahlaki halin bir kader gibi olduðunu,  ahlaki davranýþlarýn geliþtirme ile ilgili çabalarýn nafile olduðunu düþünürler. Ýkinci yaklaþýmda olanlar ise, ahlaki niyet ve davranýþlarýn güçlendirilip geliþtirilebileceðini düþünürler.

Ahlakýn sabit bir durum mu olduðu yoksa geliþip güçlenebilen veya gerileyip bozulabilen bir þey mi olduðu tartýþmasýnda, 11. Yüzyýl Müslüman bilginlerinden bir olan Ýbn Miskeveyh “Ahlaký Olgunlaþtýrma” adlý eserinde deðiþim tarafýný seçerek þöyle der: “Eðitim ve öðütlerle hýzlýca veya yavaþ yavaþ deðiþebiliriz”.

Benim görüþüm; ahlaki davranýþlar güçlenebilir veya zayýflayabilir. Eðitimle ahlaki karakter özellikleri her kiþide deðiþik oranda geliþtirilebilir. Nitekim Pozitif Psikoloji Hareketi de erdem kavramý üzerinden, insanlarda erdemli davranýþlarýn geliþtirilebileceði kanaatindedir.