Eve Dönüþ: Sarýkamýþ 1915, 90 bin askerin donarak þehit olduðu Sarýkamýþ trajedisine farklý bir bakýþ açýsýyla yaklaþýyor. Film dram, psikolojik gerilim hatta fantastik etki yaratan çizgi dýþý bir yapým olarak dikkat çekiyor.
Savaþ insanýn en büyük dramý. Kendi yurdunu korumak adýna yapýlan savaþlar dýþýnda hiçbir savaþýn insancýl haklýlýðý olamaz. Bu anlamda sinema da çok güçlü bir propoganda aracý. Savaþ karþýtý filmlerin klasik yolu savaþýn gerçek ve acý yüzünü göstermekten geçiyor. Platoon ve Ýnce Kýrmýzý Hat gibi filmler aklýmýza geliyor. Eve Dönüþ: Sarýkamýþ 1915 filmi için ‘savaþ karþýtý bir film’ diyebiliriz ama asla tür olarak bir savaþ filmi deðil.
Sarýkamýþ’ta yaþanan dramý filmin bütününde hissediyoruz fakat gerçek anlamda bir sahnesinde yüzleþiyoruz, 90 bin þehidimizle. Peki nasýl oluyor da tek sahne bütün filmin duygusunu etkiliyor? Ýlk filmini çeken yönetmen Alphan Eþeli tam bir sürpriz benim için. Mükemmel iþ çýkarmýþ, hem görüntü yönetmenini hem kostüm tasarýmýný yapan sanatçýyý alkýþlýyorum. Filmin mesajlarý çok baþarýlý verilmiþ ama beni asýl þaþkýnlýða uðratan þey iþçiliði. Sinema sanatýnýn bütün inceliklerini kullanmýþlar. Konu olarak çok kliþe olabilecek, býçak sýrtý bir hikayeye baðlý film. Sarýkamýþ’ta yazlýk elbiseleriyle cepheye sürülen 90 bin askerimiz tek bir kurþun atmadan, iþgalci Ruslarla karþýlaþmadan soðuða yenildi, dondu, kalanlar açlýktan öldü. Koca bir ordunun yok olmasý, Ermeni komitacýlarýn ayaklanmasýna yol verdi. Daha sonra yaþananlar Ermeni Soykýrýmý safsatasýnýn çýkmasýna sebep oldu. Yani sadece o dönemi deðil günümüze kadar bu savaþýn sonuçlarýný yaþadýk. Ve hala yaþýyoruz. Yönetmen Alphan Eþeli olayý tersine çevirmiþ. Tepki çekebilecek bir film, onun iþçiliði ve oluþturduðu karakterlere yüklediði anlamlarla doðru bir zemine oturmuþ. Bunun tam tersini Sinan Çetin Çanakkale Savaþý’yla yapmaya çalýþmýþ ama eline yüzüne bulaþtýrýp bir facia yaþatmýþtý, Çanakkale Çocuklarý filminde...
Filmimizin konusuna dönersek, Bakü’de görevli Hariciye Nazýrlýðý Kalem Müdürü’nün eþi Gül Haným ve kýzý Nihan, onlara Erzurum yolunda eþlik eden Hariciye Nazýrlýðý mensubu Saci Efendi, zorlu ve sert kýþ koþullarýnýn hakim olduðu bu kimsesiz topraklarda yol alýrken savaþýn ortasýnda kalmýþ, harabeye dönmüþ ve terk edilmiþ bir köye ulaþýr. Fýrtýna bastýrmýþ, bizim küçük grubumuzu köye esir etmiþtir. Tam o sýrada Sarýkamýþ’taki faciadan kurtulan iki asker köye gelir. Artýk karar vermeleri gerekmektedir. Ya fýrtýnayý göze alýp yola koyulacak ya da köyde yardým bekleyeceklerdir. Zaten olmayan erzak biter. Fakat iki asker nereden bulduklarý çok da belli olmayan bir parça etle gelirler. Grup bu etler sayesinde hayatta kalýr. Peki yedikleri et nedir? Sorunun cevabý ‘yaþam ile ölüm arasýndaki çizgiyi geçmemek için neleri göze alabilirsin?’ dir. Filmin finalini söylemeyelim. Ama yönetmenin çok iyi toparladýðýný belirtmem lazým.
YÖNETMENÝ ALKIÞLIYORUM
Kast seçimi, filmin baþarýsýnýn önemli bir parçasý. Uður Polat, Saci Efendi rolüne tam oturmuþ. Polat’ýn doðal tavýrlarý o dönemin inceliðini yansýtýyor zaten. 1915’lerdeki bir hariciye nazýrý kültürü ve inceliði onda doðal olarak var. Gül Haným’ý canlandýran Nergis Öztürk dönem filmlerinin gediklisi olacak böyle giderse. Güçlü ve soðuk kadýn rolleri onun için biçilmiþ kaftan. Ve filmin asýl deðerine gelirsek... Serdar Orçin gerçekten iyi oyuncu. Canlandýrdýðý her role kattý saðlýyor. Sarýkamýþ filmindeki rolü bir oyuncu için zor bir iþ. Canilik ile insanlýk arasýnda gidip gelen bir rol. Hem kliþe olmayacaksýnýz hem de yarattýðýnýz karaktere vereceðiniz gerçeklikle izleyiciyi inandýracaksýnýz. Filmin odak rolü Serdar Orçin’e ait. Eðer o böyle baþarýlý bir performans göstermeseydi film için bambaþka þeyler yazýyor olabilirdik. Eðer bütün roller de bir baþarý söz konusuysa ben direkt yönetmene bir alkýþ daha gönderirim. Film psikolojik gerilim, dram hatta fantastik etkiler uyandýrýyor insanda. Hem giþe hem festival filmi olarak kabul edebileceðiniz bir yapým. Böylesi az bulunur. Kaçýrmayýn diyorum.