Ýnsan hayatý elbette önemlidir

“Lice’de iki kiþinin ölümü önemli deðil mi?” diye soran çýkýyor...

Ne kadar abes bir soru. Elbette önemli. Ýki kiþinin ölümü bir yana, tek kiþinin baþýnýn gereksiz yere aðrýmasý bile önemlidir. Hele insanlar ‘Kürt sorunu’ yüzünden hayatlarýný kaybediyorsa, onlardan önce ölen onbinlerce baþka insanýn ayný sorun yüzünden kaybý da aklýmýza geldiði için, acýlarý daha da fazla içimizi yakar...

Yakýyor da...

“Sorunu çözecek süreç devam ederken kalekol yapýlýr mý, hem de sýnýrdan 100 küsur kilometre uzaktaki bir yere?” diye de soruyorlar. Tek anlamsýz þey bu olsa keþke. Onlarca baþka anlamsýz devlet uygulamasý daha sayýlabilir; devlet geçmiþte yüzlercesini yapardý, anlamsýz uygulamalarýn sayýsý gitgide azaldý. Ama demek ki, hâlâ yapmaya devam ediyormuþ...

Ýyi de, anlamsýz iþleri yalnýz devlet mi yapýyor? Yapýmý yüzünden olaylar çýkan ve þimdiye kadar hayatýný kaybedenlerin sayýsýnýn üçe ulaþtýðý Lice’deki kalekolun, fotoðraflarýna bakýlýrsa, inþaatý yeni baþlamamýþ; eylemler neden þimdi çýktý? Bu da bir soru...

Bir baþka soru da þu: Madem sorunu çözecek sürece önem veriliyor ve kalekol yapýmýna bu yüzden karþý çýkýlýyor; öyleyse örgüt neden çözüme verdiði önemi göstermek için Türkiye içerisindeki militanlarýný sýnýrdýþýna çýkarmýyor, neden hâlâ daða —bazýsý çocuk yaþta— yeni militan götürmeye devam ediyor, neden silâhtan vazgeçildiðine dair en küçük bir jest bile yapmýyor?

Çözüm geldiðinde bugün yapýlmakta olduðunu öðrendiðimiz kalekollarý halkýn yararýna iþlerde —meselâ okul olarak— kullanmak pekâlâ mümkün; ancak kalekollarýn yapýmýný bahane ederek eyleme sürüklenen insanlardan hayatlarýný kaybedenleri geri getirmek mümkün mü?

Galiba “Lice’de iki kiþinin ölümü önemli deðil mi?” gibi sorular sorarken önünü arkasýný düþünmekte yarar var. Aksi halde...

Aksi halde, maruz kalýnacak karþý-sorularla samimiyet sýnavýnda çakabilirsiniz...

Nitekim þimdi olan da bu: Lice’de insanlarý eyleme sevk edenler samimiyet sýnavýnda çakýyor...

Oyuna gelinmesi de cabasý...

Evet, oyuna geliniyor... Türkiye’de silâhlarýn konuþtuðu, silâhla sonuç alýnabileceðine insanlarýn inandýrýlabildiði dönemlerde, isimlerini tek tek saymam gerekmeyen baþka ülkelerde de benzer çatýþmalar vardý. Bugün var mý? Çatýþma alanýna dönüþmüþ hemen her ülkede silâhlar sustu, siyaset devreye girdi; çoðu ülkede kalýcý çözümlere ulaþýldý, bir-ikisinde çözüldü-çözülecek gibi...

Bir dönem kapanýyor ve ‘çözüm süreci’ ile Türkiye de kanlý çatýþmalar tarihini geride býrakma çabasýnda diðerlerine uyuyor. Silâhla sonuç alýnabileceði direnci bugünün dünyasýnda çaðdýþý bir yaklaþýmdýr.

Kaldý ki, süreç henüz yeni bir aþamaya girmiþken yaþatýlýyor bu direnç ve amacýnýn devleti eski reflekslerine geri döndürmek olduðu da belli.

Yeni süreçte, daha en baþta yapýlmasý gereken, örgütün anlamsýz zorlamasýyla kendilerini kenarda tutmuþ siyasilere süreci yürütme görevi verildi. Siyaset sonuca ulaþma peþindeyken silâhý hatýrlatmak hangi akla (oyun kurucuya) hizmettir?

Hayatýný kaybeden iki insanýn önemini hatýrlatanlar saðolsunlar; eðer samimilerse geçmiþte çatýþmalarda ölen onbinleri de düþünsünler de yeniden o kanlý dönemlere dönmeme kararlýðýna artýk birlikte sahip çýkalým...