Tamir ve tadilat kelimelerinin Türkçe'de çok baskýn karþýlýklarý yoktur... Oysa etimolojik anlamlarý çok kuvvetli kelimeler bunlar, ''tamir''in imar ile, ümran yani medeniyet ile, ''tadil'in ise adalet, ölçülülük ve itidalle ilgili kavramlar olduðunu biliyor muydunuz?
Ülkemiz, medeniyetlere ev sahipliði yapmýþ çok katmanlý bir tarihi mirasa sahip. Bu durum hem büyük bir zenginlik, hem de büyük bir sorumluluk arz ediyor. Kültür varlýklarýnýn korunmasý, ihyasý, sürekliliði davasý, ayný zamanda gelecek nesillere karþý bir sorumluluk bilincini de gerektiriyor. Ne yazýk ki tarihi varlýðýmýzý korumak konusunda müsrif bir toplum olduðumuz kadar, onlarý ihya ederek gelecek nesillere aktarma konusunda da yeterince ciddiyet taþýdýðýmýzý söyleyemeyiz...
Bizde restorasyon, niçin iþin içinden çýkýlmaz bir halde bunu ciddi þekilde oturup düþünmek, tartýþmak gerekiyor... Mimarlýk fakültelerinin þehir-bölge planlama bölümleri ile restorasyon bölümleri ne zaman barýþacaklar? Koruma ve restorasyon planlamalarýnda çalýþacak kiþiler; mimarlardan, iþ yöneticilerinden ibaret deðil, o eserin tek tek her bölümünde, her kýsmýnda çalýþacak ustalara da ihtiyacýmýz var mesela... Tarihi binalarý restore ederken gerekli olan; demir ustasý, boya ustasý, kalýp ustasý, çatý ustasý yetiþtiren sanat okullarý çok önemli mesela...
Muðla Büyükþehir Belediyesi'nin Datça'daki tarihi Çeþmeköy Camii restorasyonu, mimarlar ve sanat tarihçileri tarafýndan tam bir hayal kýrýklýðý olarak karþýlandý. Belediye'nin bu iþi kötü niyetle yaptýðýný hiç sanmýyorum, hatta eleþtiriler sonrasýnda özür de dilediler, tepkilerden mahcup olduklarý çok açýk. Ama þunu kendimize ciddiyetle sormalýyýz diyorum: Restorasyon için elimizi attýðýmýz yerlerin ruhu niçin bir daha geri dönmemek üzere uçup kaçýyor. Niçin elimizi sürdüðümüz þeyi, kendisi olmaktan çýkartýp bambaþka bir þeye dönüþtürüyoruz.
Ýhya veya tamir etmek üzere ele aldýðýmýz eserin, her þeyden önce büyük bir mimari mirasýn, ona uyumlu ve hatta onun var ettiði bir parçasý olduðunu unutmamamýz gerekiyor. Nitekim 1964 yýlýnda imzalanmýþ Venedik Paktý'nda da bu bütünsel bakýþ açýsýna atýf yapýlýyor; anýtlarýn korunmasý ve onarýmý için, mimari mirasýn bütünüyle incelenmesine ve korunmasýna yardýmcý olabilecek tüm bilim-teknik birikimlerden yararlanýlmalýdýr, deniyor... Ayný paktýn pek çok maddesinde tekrarlanan 'saygý duymak' bahsi cidden kayda deðer. ''Onarým uzmanlýk gerektiren bir iþtir. Amacý, anýtýn estetik ve tarihi deðerini korumak ve ortaya çýkarmaktýr. Onarým kendine temel olarak aldýðý özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygýyla baðlýdýr' ifadesinde olduðu gibi...
.............................................
Tarihin içinden aktýðý fiziksel fon olmaktan mý ibarettir mimari? Yeryüzünü þekil vererek yönetme sanatý olan mimarinin, birebir insanla ilgili ve dolayýsýyla politik bir içerik taþýdýðýný teslim etmek gerek. Kimlik gibi bir hüviyet taþýmasaydý þayet, baktýðýmýzda bunun bir Fransýz Sarayý, Bir Osmanlý Camisi, bir Yunan heykeli, bir Rönesans tablosu olduðunu söyleyemezdik. Her medeniyet kendi insanýný yetiþtirir, o insan da o medeniyetin yeryüzü kurgusunu iþler.
Sadece dýþ mimari, yollar, caddeler, metrolar, siteler, konutlar deðil, bunlarýn iç dizayný, insana sunacaðý hizmet, kolaylýk ve zevkler de bu bakýþ açýsýnýn birer ürünü halinde etrafýmýzý kuþatýyorlar. Kuþatýrken de þekillendiriyorlar elbette.
Mahalle kültüründen apartman hayatýna, oradan site yaþamýna geçiþte neleri eksilttiðimize bir bakalým mesela? Aile fertlerinin sayýsýndan, akraba iliþkilerine, komþuluk, paylaþým, dayanýþma iliþkilerimize kadar her þeyi yeniden kurguluyor þehrin mimarisi... Camiler ve kabristanlar giderek þehrin dýþlarýnda kalýrken, hastaneler ve okullar, hem çoðalýyor hem yakýnlaþýyor. Milyonlarca insan, eski Bizans dehlizlerinin arasýndan, metrolarla akýp geçiyor...
Yeni mimari bizi; 1+1 evlerde, L koltuk, bir masa, iki sandalye ve çift kiþilik bir yataktan ibaret hayatlara yönlendiriyor. Anne-baba, kardeþler yok, akraba, komþu yok, zaman zaman uðrayan bir partnere göre ayarlanmýþ bu evlerde, evlilik, aile, çocuklar, büyük birer külfet ve sorumluluk yüküne dönüþmüþ halde. Modern insan tercih ettiði yalnýzlýðýna mahkum. Nasýlsa sanal alemde görüþüp, yazýþmalar var. Bu kadar...
Bu feci tekillik ve atomize yalnýzlýða maruz kalýþýn yaný sýra, þiddetli bir hassasiyet de var! ''Tarihi mirasýmýzý koruyalým, aman koruyalým!' Modern mimari, aklý kutsayan ve taltif eden, üstenci, mükemmelci bir bakýþ kazandýrýyor bireylere. Bakýyorsunuz; 1+1 konforundan saða sola akýl verip ahkam kesmeye baþlamýþlar, hem de bir aðýzdan. Sizin tarihi eser dediðiniz yaþam alaný, o köyde yaþayanlarýn günlük hayatýný sürdüðü yerler... Bu çeliþkinin üstesinden nasýl geleceðiz?
Hayatýn içinde akýp giderken, tarihi olana saygýyý, güzeli korumayý, gelecek nesle devredeceðimiz kültürel miras hakkýndaki sorumluluk bilincini, sürekli kýlmak için neler yapabiliriz? Buna odaklanmak zorundayýz...