Aman aklýnýza mukayyet olun. Gerçi son onbeþ yýldýr yaþatýlanlar/yaþadýklarýnýz karþýsýnda en azýndan akýl saðlýðýnýzý koruyabildiyseniz, bugünden sonra da muhafaza edebilirsiniz.
Sizler de eminim benim gibi, yazýlanlara, çizilenlere, söylenenlere bakýnca yüzsüzlüðün bu kadarýna pes diyorsunuz...
28 Þubat sürecinde sadece üniversite öðrencilerinin önüne koyduklarý “ikna odalarý”ný þimdi hepimizin önüne koyuyorlar, ekranlarý, gazete köþeleri aracýlýðý ile... Þimdi de “intikam” duygusunun kötü bir þey olduðuna bizi “ikna” etmeye çalýþýyorlar.
Ýntikam duygusunun ne kadar kötü olduðu konusunda bizi “ikna” etmek için de “aramýzdaki” iyi insan örneklerini önümüze koyuyorlar, cömertçe bahþettikleri sayfalarýndan, televizyon ekranlarýndan.
Bakýn diyorlar, “biz demiyoruz”, sizin içinizden hem de en maðdur olanýnýzdan, subaysa subay, ordudan atýlmaysa atýlmýþ, iþsizlikse âlâsýný yaþamýþ, bu da “maðdur” ama bakýn intikam istemiyor, kendi kendine helalleþmiþ herkesle, “iyi insan”...
Sizler de iyi insanlar olunuz ve “intikam” duygularý beslemeyiniz.
Vuruyor, vuruyor, vuruyor; yere düþünce tekmeliyor, tekmeliyor, sonra kalkýp bir hakkýný aramaya teþebbüs edince de, “vayyy seni gidi intikamcý, vayyy rövanþist seni” diye söyleniyorlar...
Yüzlerine takýndýklarý cici gülümseme ile “Sizler iyi insanlarýnýz (aslýnda aptalsýnýz), caným ne var, gelmiþ geçmiþ þeyler bunlar. Bakýn hiç mi faydasý olmadý 28 Þubat’ýn, bir de faydasýna bakýn. Hem 28 Þubat olmasaydý bugün Tayyip Erdoðan ve AK Parti olabilir miydi?..” diye soruyorlar.
Yerseniz tabi.
***
28 Þubat soruþturmasýnýn baþladýðý ilk sabah CNN Türk’ü takip ettim. Ekrana çýkan, telefonla baðlanan bütün Doðan medyasý yazarlarý ayný þeyi söylüyorlardý: Bu iþ askerle sýnýrlý kalsýn, medyaya, iþadamlarýna, yargýya vs. kadar geniþletilmesin!..
Ýkinci gün bu kez yeni bir illüzyon buldular: Ýntikam kötü bir þey, affetmek lazým!..
O babacan tavýrlarýyla ve gülümseyen yüzüyle her zaman takdir ettiðim saygýdeðer büyüðüm Taha Akyol’un hem televizyondaki hem de köþesindeki yorumlarýný izliyorum. Öyle güzel anlatýyor ki, intikam hislerinin kötülüðünü, hukuk çerçevesinde kalýnmasýný, hukukun üstünlüðünü... Bir anda kapýlýp “ikna” olasý geliyor insanýn.
Ama olamýyorum bir türlü...
Çünkü affetmek için darbecilerin, iþtirakçilerin, iþbirlikçilerin piþman olmasý, özür dilemesi lazým. Piþman olan affedilir. Oysa onlarýn eline þimdi dahi fýrsat geçse, dün yaptýklarýný fazlasýyla yapacaklarýný hepimiz biliyoruz.
Kaldý ki, zaten kimsenin intikam aldýðý falan da yok. O dönemde TSK brifinglerine koþtuðu için alkýþladýklarý yargý mensuplarýna baþvurup hakkýný arýyor þimdi herkes. Aramalý da. Hukuksuzluða uðradýðýný düþünen herkes bu gün hakkýný aramak için koþmalý, dava açmalý, açýlan davalara müdahil olmalý.
Ýntikam, hukuk dýþý bir þeydir her þeyden önce. Bu meselede herkes sabýrla hukukun tesis edileceði günlere býraktý hesabýný.
Hukukun üstün tutulmasý konusunda herhangi bir fikir ayrýlýðýmýz yok.
Hukuk görevini yapsýn ve “adalet” temin edilsin.
Gelelim, hiç hukuka falan da baþvurmadan, helalleþme meselesine...
Dünkü zulümde gönüllü ortaklýk yapanlar, bugün yine birilerini, kendilerini temize çekmede aracý kýlmak istiyorlar.
Gadre uðramýþ insanlar “failatün failatün failün” kalýplarýna sýðar mý?.. Siz söyleyin...
***
Evet, 12 Eylül davasýyla baþlayan süreçte, bütün darbeler “insanlýða karþý suç”tan yargýlanmalýdýr. Eðer buna intikam diyorsanýz, evet ben de intikam istiyorum. Yaþananlar elbette geriye gelmeyecek. Ama yaptýklarý yanlarýna da kalmasýn istiyorum. Ahirete filan býrakmaya da niyetim yok.
* Bediüzzaman Said Nursi