Ýnsandan beklenen

ESKÝÞEHÝR’DE Osmangazi Üniversitesi kampusundaki caminin açýlýþ törenine katýlýp konferans veren Diyanet Ýþleri Baþkaný Mehmet Görmez; saygý duruþu, Ýstiklal Marþý ve ardýndan Kuran-ý Kerim’in okunmasýndan sonra yaptýðý konuþmada “En büyük yanlýþlýklarýmýzdan bir tanesi herkes kendisini, kendi düþüncesini, kendi cemaatini, kendi hizbini hakikatin yerine ikame etmeye kalkýþýyor. Oysaki hepimiz hakikatin yolunda hizmet etmekle emrolunduk. Hiç kimse ‘hakikat avucumda’ diyemez. ‘Hakikat benim’ diyemez. Biz hepimiz hakikatin yolunda olmakla mükellefiz” dedi.
Konuþmasýndan bazý satýrbaþlarý;

“Gönül dünyalarýmýzý camilerde
imar etmeye ihtiyacýmýz var...”

Biz öyle bir inancýn mensuplarýyýz ki, bütün yeryüzünü bir mescit ve bütün kâinatý da abid kabul eden bir varlýk anlayýþýna sahibiz. Bizim mescitlerimiz tapýnak deðildir. Biz namaz kýlmak için mescitlere mecbur deðiliz. Namaz temiz olan her yerde kýlýnýr. Bütün yeryüzü mescittir. Ancak orada birlik içinde ruhlarý ve kalpleri birleþtirmek, maddeyle manayý, akýlla vahyi, din ile bilimi birleþtirmek önem arz ediyor. Bütün bu camilerde gönül dünyalarýmýzý imar etmeye ihtiyacýmýz var. Camileri imar etmeye ihtiyacýmýz var ama gönül dünyalarýný imar edemeyenler yeryüzünü imar edemez. Biz yeryüzünü imar etmeye geldik diyerek bugünkü mezhep ve cemaat çatýþmalarýnýn ve Hakikat yolcusu olmayý býrakýp Hakikatin kendi olduðunu sanmadaki gafleti bizlere ne güzel hatýrlattý. Bu sözlerin teyidini Necip Fazýl Kýsakürek ne güzel vermiþ: ‘Müjdecim, kurtarýcým, Efendim, Peygamberim; Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim’

ALLAH’A hamt ve þükür olsun Ýlahi vahyi doðrultusunda Hz. Muhammet SAV öncülüðünde ve örnekliðinde Hakikat yolcusu olmanýn gereðini bizlere öðrettiði için.

Mekkeli müþriklerin Peygamber Efendimize (sav) yaptýklarý tertip, eziyet ve iþkencelerin hiç biri Resulü Ekrem Efendimizi (sav) Ýslam’ý teblið etmekten alýkoyamýyordu. Üstelik amcasý Ebu Talip de, yaptýklarýna ve söylediklerine karþý çýkmýyor, bilakis onu koruyordu. Müþrikler, bu sefer baþka bir yol denediler. Ýleri gelenlerinden on kiþi, Ebu Talip’e gelerek; “Ey Ebu Talip; yeðenin putlarýmýza ve dinî inançlarýmýzý kötüledi, akýlsýz olduðumuzu, babalarýmýzýn, dedelerimizin yanlýþ yolda gitmiþ olduklarýný söyleyip durdu. Þimdi sen, ya onu bunlarý yapmaktan ve söylemekten alýkoy veya aradan çekil” dediler.

Ebu Talip, bu teklif karþýsýnda ne yapacaktý? Bir tarafta kavminin gelenek ve âdetleri, diðer tarafta yeðenine karþý olan samimi sevgisi! Hangisini tercih edecekti? Sonunda yumuþak ve güzel sözlerle müþrik heyetini baþýndan savdý. Ýlk þikâyetlerinden hiçbir netice alamadýklarýný gören müþrikler, Ebu Talip’e tekrar baþvurdular: “Ey Ebu Talip! Sen bizim yaþlý ve ileri gelenlerimizden birisin. Yeðenini yaptýklarýndan vazgeçirmek için sana müracaat ettik. Fakat sen istediðimizi yapmadýn. Vallahi, artýk, bundan sonra onun babalarýmýzý, dedelerimizi kötülemesine, bizi akýlsýzlýkla itham etmesine, ilâhlarýmýza hakaretlerde bulunmasýna asla tahammül edemeyiz. Sen, ya onu bunlarý yapýp durmaktan vazgeçirirsin yahut da iki taraftan biri yok oluncaya kadar onunla da, seninle de çarpýþýrýz.”

Ebu Talip, tehlikeli bir durumla karþý karþýya bulunduðunun farkýndaydý. Kavmi tarafýndan terk edilmek istemezdi. Ama yeðeni Kâinatýn Efendisi (sav)’den de vazgeçemezdi. Derin derin düþündükten sonra, Resulü Ekrem’i (sav) yanýna çaðýrarak yalvarýrcasýna, “Kardeþimin oðlu, kavminin ileri gelenleri bana baþvurarak senin onlara dediklerini bana arz ettiler. Ne olursun, bana ve kendine acý! Ýkimizin de altýndan kalkamayacaðýmýz iþleri üzerimize yükleme. Kavminin hoþuna gitmeyen sözleri söylemekten artýk vazgeç.” dedi. Durum oldukça nazikti. Bir bakýma o güne kadar kavmi içinde kendisine yegâne hamilik eden Ebu Talip’ti. O da mý himâyeden vazgeçecekti?

Bu teklifle karþý karþýya kalan Nebiyi-i Ekrem Efendimiz (sav), bir müddet mahzun mahzun düþündü. Sonra, hakiki muhafýzýnýn Cenâb-ý Hak olduðunu bilmenin gönül rahatlýðý içinde amcasýna cevabý kýlýç kadar keskin, kayalar gibi sert ve kesin oldu: “Vallahi Amca! Sað elime güneþi, sol elime ayý verseler ve bana bu davamdan vazgeç deseler, Allah’tan emir gelmedikçe davamdan vazgeçmem”

Yüce Allah’ýn; “Sen olmasaydýn kâinatý yaratmazdým” diye hitap ettiði Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (S.A.V)’nin doðduðu gece olan Mevlit kandili tüm âlemlere kutlu olsun...
Ýnsanlardan beklenen, insanca yaþamaktýr;
Tüm yaratýlmýþlara sevgi ile bakmaktýr,
Kâinat denilen yer, bir aþama yurdudur,
Aþama zincirine aþamalar katmaktýr.
(Mehmet Oruç)