Ýnsani müdahale üstüne

21 Aðustos’ta Þam yakýnlarýnda kimyasal silahlarýn kullanýlmasýndan bu yana dünya Suriye’ye yapýlacak olasý bir müdahalenin hukuken, ahlaken ve siyaseten meþru olup olmadýðýný tartýþmaya baþladý. Hukuki tartýþmalar 1648 Westphalia Barýþý ile genel kabul gören egemenlik ilkesi üstünden; ahlaki tartýþmalar kaynak, özne, aðýrlýk, kapsam gibi konular etrafýnda; siyasi tartýþma ise “çýkar” kavramý çerçevesinde yapýlýyor.

Türkiye’de ise tartýþma ne yazýk ki son derece sýð. Suriye sorunu ya Batý’nýn ikiyüzlülüðü veya AK Parti’nin yanlýþ olduðu varsayýlan dýþ politikasý üstünden okunuyor ve anlamlandýrýlýyor. Bazýlarý da ilginç bir þekilde insani müdahaleye insani nedenlerle karþý. Ama Suriye’deki insan kýyýmýný önlemek için önerdikleri bir þey yok. Muhalefetin rejime teslim mi olmasýný istiyorlar yoksa gerçekten diplomasiye mi umut baðlýyorlar belli deðil.

En makul olanlar müdahalenin sonuçlarýndan çekinenler. Onlara göre müdahale acýlarýn daha da derinleþmesine, savaþýn bölgesel boyut kazanmasýna neden olabilir. Türkiye Esad rejiminin yapacaðý bir çýlgýnlýktan etkilenebilir, Suriye’nin kimyasal saldýrýlarýnýn hedefi haline gelebilir. Topraklarýmýza yerleþtirilmiþ olan Patriot bataryalarý bizi yeterince koruyamayabilir. Sivil halk müdahalenin sonuçlarýndan zarar görebilir. Ya da mülteci akýný hýzlanabilir.

***

Gerçekten de Suriye’ye yapýlacak bir müdahale neticesinde bunlarýn hepsi olabilir. Dahasý müdahale -her ne kadar sadece cezalandýrýcý ve caydýrýcý nitelikte olacaðý söylense de- rejimin beklenmedik bir hýzla çökmesine, Suriye’nin Irak’tan daha kötü bir kaosa sürüklenmesine, El Kaide irtibatlý örgütlerin intikam alýcý vahþetine olanak tanýmasýna, kimyasal silahlarýn hiç arzu etmeyeceðimiz insan ve örgütlerin eline geçmesine yol açabilir.

Ancak müdahale olmazsa ve savaþ sürerse de bunlarýn hepsi, hatta çok daha fazlasý olabilir. Sorunun týrmanmayacaðýný, bölgesel boyut kazanmayacaðýný, Ýran’ý ve Ýsrail’i içine çekmeyeceðini kim garanti edebilir? Dört kez kullanýlan ve baðýmsýz gözlemcilere göre en az 355 kiþinin ölümüne neden olan kimyasal silahlarýn bir kez daha kullanýlmayacaðýný kim söyleyebilir? Ölen sayýsýnýn 100 binde kalacaðýna, sürecek savaþýn daha çok insani yerinden etmeyeceðine, acýlarýn daha da derinleþmeyeceðine nasýl emin olabiliriz?

Beklenen müdahale belki hiç gerçekleþmeyecek. Amerika’nýn kararlýlýk gösterisi BM Güvenlik Konseyi’nde bir ara kararýn çýkmasýna ya da Rusya’nýn Esad üstündeki baskýsýnýn artmasýna neden olacak. Belki de soruna baskýyla siyasi bir çözüm bulunacak, rejim ülkeyi terk edecek. Ama belli ki müdahale olursa Türkiye müdahaleye kendi imkanlarý ölçüsünde destek verecek. O zaman da “barýþ yanlýlarý” iktidarýn tutumunu eleþtirecek. Yok eðer iktidar 1 Mart 2003’de olduðu gibi müdahalenin dýþýnda kalýrsa, tutarsýz olduðu söylenecek.

***

Ben, Türkiye içindeki tartýþmayý ve o tartýþmanýn mantýðýný bir kenara býrakýp bundan sonraki iki yazýmda Suriye’ye yapýlacak olasý bir müdahalenin hukukiliði ve meþruiyeti üstünde durmayý düþünüyorum. Çünkü hem hukukilik, hem den ondan baðýmsýz olarak ahlaki meþruiyet üstünde ciddiyetle düþünülmesi gereken konular. Ýçlerinde deðerler çatýþmasýný barýndýrýyor, Türkiye’nin böylesi bir müdahaleye sözlü ya da fiili destek vermesinin kriterini oluþturuyor.

Bilindiði gibi uluslararasý sistem egemenlik ve egemen eþitlik ilkelerine dayandýðý için müdahaleyi ilke olarak dýþlýyor, 1945’den bu yana da devletlere kendini müdafaa ve BM Güvenlik Konseyi’nin aldýðý kararlar dýþýnda güç kullanýmýný, güç kullanma tehdidinde bulunmayý (BM Þartý 2.4) yasaklýyor. Buna raðmen müdahaleler yapýlýyor ve sýklýkla da insani gerekçelere dayandýrýlýyor. Fakat burada bizim açýmýzdan önemli olan kuralýn suiistimali deðil kuralýn ne olduðunu tespit etmek, egemenlik ilkesini nasýl zorladýðýný anlamak.

Unutmayalým ki müdahale BM Güvenlik Konseyi kararýna dayandýðý zaman zaten sorun yok. Egemenlik BM Güvenlik Konseyi karar verince ihlal edilebiliyor. Güvenlik Konseyi BM Þartý’nýn VII. Bölümü doðrultusunda bir devlete karþý aðýr insan hakký ihlalleri yüzünden uluslararasý barýþ ve güvenliði tehdit ettiði gerekçesiyle müeyyide uygulayabiliyor. Sorun BM Güvenlik Konseyi kilitlendiðinde, beþ daimi üye arasýnda uzlaþma saðlanamadýðýnda çýkýyor. Burada da devreye detaylarýna salý günü gireceðim devlet egemenliðini bir hak deðil sorumluluk olarak gören “R2P” yani “Koruma Sorumluluðu Doktrini” giriyor...