İnsanlık insanlığı nasıl öğrendi?

Diyanet İşleri’nin eski Başkanı Ali Bardakoğlu, 20. Asya Ekonomik Forumu’nda, “İslâm’la Dayanışma Ruhu Çerçevesinde Şiddet ve Terör Ortamında Dinlerin Barışa Katkısı, Mültecilik ve Terörün İlişkisi” başlıklı oturumda konuşmuş. Türkiye Süryanileri Katolik Patrik Vekili Mgr. Yusuf Sağ ve Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da konuşmacı olduğu forumda Bardakoğlu söyledikleriyle, önümüzdeki hafta yapılacak Cumhurbaşkanlığı referandumunda “Evet” oyu verecekleri denize dökmekten bahseden CHP’li milletvekilini histeri nöbetleri geçirircesine alkışlayan Halt TV’nin röfleli ve fötrlü iskeletlerini mesrûr ettiğine eminim; kalkın ayağa, kalkın ayağa, alkışlayın, alkışlayın...

Diyanet İşleri’nin eski bir başkanı değil de, “Bütün kötülüklerin arkasında dinler var” diyen ateistlerin ağzıyla konuşan Bardakoğlu insanlığa sorunlarını çözmekte dini aradan çıkarmaları çağrısında bulunmuş! Hangi dinden bahsediyor bilmiyorum ama Ali Bardakoğlu, dinin sorunlarımızı çözmekte bizleri yardımcı, yol gösteri olamayacağını şu sözlerle ifâde etmiş: “Her ülkenin çözmesi gereken, sosyal, siyasal sorunlar olabilir. Her ülkenin dostları ve düşmanları olabilir. Ama biz bunu kendi bağlamı içinde ele almak zorundayız. Biz bu sorunları çözmekte dini çok fazla araç olarak kullanmaya başlarsak, o zaman kavgaya din dahil olur. Sorunları çözme kabiliyetimiz azalır.”

Lâfın sadedinde Bardakoğlu diyor ki, ‘sorunları çözme kabiliyetimizi azaltan’ dini bir kenara bırakalım ve kafamıza göre takılalım! Bardakoğlu dinin siyasete, ticarete karıştırılmamasını da söylüyor. Sadedin de sadedi, ülkeyi yönetirken de ticaret yaparken de Kur’an’ın ne dediğine kulak asmayın diyor; Anadolu insanının bir hürmet ifâdesi olarak Kur’an-ı Kerîm’i duvara asmasını anladım da eski bir Diyanet İşleri Başkanı’nın ateistlerden rol çalmasını anlayamadım! Bardakoğlu konuştukça laikliğin kurucularının ve ithâlâtçılarının kuburları ışıl ışıl olmuştur...

“Akıl ruha bağlı bir keyfiyet”... Ruhumuzu yoğuran, şekillendiren, doyuran inançlarımızdır. Yani din. Akıl tek başına insanı nereye götürebilir? Gücü nedir? 15 Temmuz gecesi aklımız, “Ne işin var sokakta, tanklara, savaş uçaklarına karşı koyabilir misin” derken imanımız, “Allah’a güven topraklarını işgal yeltenen işgalciye karşı koy” dedi. İşte bu ruhla Müslüman Anadolu halkı meydan meydan, sokak sokak direndi. Allah’ın nusretiyle de muzaffer oldu.

Hadi dini bir kenara koyduk, hangi sorunu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz Sayın Bardakoğlu? Hangi akılla? Aklınızın nisbeti ne olacak Sayın Başkan? Aklınızı neyle mayalayacaksınız? Akla iyiyi, doğru, güzeli, kötüyü, yanlışı, çirkini öğreten hangi unsurdur? Ağzınızdan düşürmediğiniz “insanlık değerleri”ni insana öğreten kimlerdir?

Büyük Doğu-İbda fikriyatının en başa aldığı düstur: “İlk insan ilk peygamber… Peygamberler olmasaydı medeniyetler de olmazdı…” “İnsanlık değerleri” denilen tüm vasıfları bizlere Allah, peygamberleri vasıtasıyla öğretmiştir. Aklı ruhtan koparıp tek başına meydana saldın mı, olduğu noktada döner durur da kilometlerce mesafe katettiğini zanneder. Akıl işte, şaşar...

Batı Papa’larının etekleri altında toplandığı bir dönemde, Sayın Ali Bardakoğlu’nun laiklik manifestosu niteliğindeki konuşması akla ziyan bir konuşma olmuş.