Ýnsanlýk Srebrenitsa’da öldü

"Mavi kelebek nereye konarsa biz orayý acý içinde kazdýk”* diye baþlayan cümleleri...

“Üst üste kapanmýþ cesetleri, paramparça olmuþ vücutlarý gördükçe hýnç ve öfkemizi kabartýrken intikam duygumuzu törpülemeye çalýþtýðýmýz nicedir”diyen cümleleri duyarak...

“Kamyonete zorla bindirilirken anne merak etme her þey güzel olacak diyerek yüzüme bakan oðlumu Srebrenitsa’da doðurdum orada kaybettim” diyen annelerin yüzlerine bakarak...

“Bugün kurbanlardan þu kadarýný daha topraða veriyoruz” diye baþlayan protokol konuþmalarýný dinleyerek...

Poçatari Þehitliðindeki defin ve anma töreni daha bitmeden, yakýn köylerdeki Sýrplarýn onlar açýsýndan 11 Temmuz’un “onursuz” anýsýna domuz çevirmelerini görerek...

Ýnsanlýðýn bittiði, Birleþmiþ Milletlerin (BM) bir kez daha iflas ettiði, Batý’nýn onursuzluðunun tescil edildiði Srebrenitsa soykýrýmýnýn 20’nci yýlýna geldik..!

Katledildikten sonra toplu mezarlara gömülen...

Yýllar sonra geriye kalan kemik ve ceset parçalarýndan DNA testi sonucunda isimleri tespit edilen Müslüman Boþnaklarýn dün yine Srebrenitsa’da Potoçari Þehitliðinde defin töreni vardý. Türkiye Baþbakan Ahmet Davutoðlu ve kalabalýk bir heyet ile oradaydý.

Bu vesile ile “Srebrenitsa ve Bosna’da ne oldu” sorusuna küçük bir cevap vermek gerekir.

Srebrenitsa, Bosna savaþýnda BM tarafýndan “Güvenli Bölge” ilan edildi. Ýsmini gümüþ madeninden alan Sreprenitsa o güne kadar küçük bir kasaba iken. Güvenli bölge ilan edildikten sonra silahsýz Boþnaklarýn akýnýna uðradý nüfusu 50 binin üzerine çýktý. Srebrenitsa’nýn güvenliði Hollandalý askerler tarafýndan saðlanýyordu. Ne olduysa 1995 yýlýnýn Temmuz ayýnda olduSýrplar Hollanda askerlerinin gözetimindeki Srebrenitsa’ya girdi. Birkaç gün içerisinde çoðu 30 yaþýn altýnda binlerce Boþnak erkeði katletti. Çoðu ormanda, dað yollarýnda katledildi toplu mezarlara gömüldü. Bugün müze olarak düzenlenen Poçatari’deki pil fabrikasýnýn duvarlarýnda daha 10 yýl öncesine kadar kan izleri duruyordu.

Srebrenitsa, Bosna savaþýnda yüzbinleri aþan Boþnak katliamýnýn soykýrýma dönüþtüðü yer olarak tescillendi.

Ve Srebrenitsa Anneleri’nin onurlu mücadelesi sonucunda 1995’ten bu yana her yýl Temmuz ayýnýn 11’inde Poçatari Þehitliði’ndeki anma töreni ile dünya gündemine taþýnýyor.

Bu vesile ile Avrupa’nýn orta yerinde 20’nci yüzyýlýn son soykýrýmýna uðrayan Boþnaklarýn cümlesine rahmet diliyorum.

Savaþ boyunca halkýnýn baþýnda bulunan büyük lider, bilge adam Babo Aliya Ýzzet Begoviç’in ruhaniyetini saygýyla selamlýyorum!

Yine bu vesile ile Batý’nýn çifte standardýný bir kez daha lanetliyorum.

Boþnaklar Poçatari þehitliðinde gözyaþlarý ile Kur’an ve dualarla þehitlerini anarken...

Yakýn civarda domuz çeviren Sýrplarýn düþmanlýk tohumlarýný nesilden nesile aktardýklarýna þahit oldukça kahroluyorum.

Bosna-Hersek’in saçma sapan Dayton Anlaþmasý ile yönetiliyor olmasýna ise isyan ediyorum.

* Mavi kelebeklerin sadece cesetlerin gömülü olduðu alanda yetiþen bitkilerin üzerine konduðunu tespit eden Boþnaklar, mavi kelebekleri takip ederek toplu mezarlara ulaþýyorlar.

Batý Trakya’da neler oluyor

Yunanistan battý batacak... Yunanlýlar ne yapacak, nasýl yeniden refaha ulaþacak diyen tartýþmalarýn bir yerinde Batý Trakya Türklerinin sorunlarýný da gündeme getirmeliyiz diye düþünüyorum.

Gümülcine ve Ýskece’de çoðunluðu bulunan ama Dedeaðaç’ta, Kavala’da, Selanik’te de varlýklarýný sürdürmeye çalýþan Batý Trakya Türkleri bizim canlarýmýzdýr. Bir vesile ile oralara ulaþtýðýmda, Türkiye’den ayrý düþünmeyen, bizlerden asla farklý olmayan, bizler gibi deðil bizden olan insanlarýmýzla tanýþma fýrsatým olmuþtu.

Geçenlerde bir vesile ile bana oralardan bazý bilgiler ulaþtý..!

Batý Trakya’daki Müslüman Türk toplumunun dini eðitim ihtiyacý, Türkiye’nin yardýmlarýyla fahri hocalar eliyle giderilmeye çalýþýlýyor. Bu vesile ile bölgede birçok Kur’an kursu açýlmýþ. Lakin özellikle Ýskece’deki kurslarda eðitimin yeterli olmadýðý, hocalarýn çocuklara yeterli zaman ayýrmadýðý öne sürülüyor. Ama Türkiye’ye yapýlan raporlamalarda yeterli eðitim verildiði söyleniyor. Hocalarýn ücretleri Diyanet tarafýndan karþýlanýyor.

Gümülcüne’deki Türkiye Konsolosluðu’nda din ataþesinin olmadýðý da bana ulaþan bilgilerden.

Ayrýca, bölgedeki din adamlarýnýn bazýlarý konusunda halkýn çok fazla þikayeti var.

Türkiye’nin ekonomik olarak desteklediði bu din adamlarýnýn ve kurumlarýn þeffaflýktan kaçýndýðý da öne sürülüyor.

Ýlgililere duyurulur.