Kur'an'da “yemin ayetleri” var. Ben onlarýn bir anlamda “Allah'ý tanýklýða çaðýrmak” demek olduðunu, Meþa Selimoviç'in Derviþ ve Ölüm romanýnýn önüne koyduðu Kalem Suresi'nin ilk ayetlerinin mealinde görünce anladým. Oysa “Allah þahit ki...” deriz zaman zaman. Ama o bile bir idrak boyutunda deðildi. Selimoviç Türkçe meallere “Kaleme ve yazdýklarýna yemin olsun ki” þeklinde geçen ayeti “Kalemi ve yazdýklarýný tanýklýða çaðýrýyorum” þeklinde anlamýþtý. Ben de bu ayeti yazý disiplini olarak benimsedim kendime.
Gelelim “inþirah”a.
20 haziran 2016 tarihli Al Jazeera Türk haber sitesinde Ayþe Karabat'ýn ODTÜ Felsefe Bölümü öðretim üyesi Ahmet Ýnam'la yaptýðý mülakat çarptý beni. Aldým arþivime koydum, bunu mutlaka yazmalýyým dedim.
Bugün Bayram. Diyelim “inþirah” günü. Yani “yüreklerin açýlma, geniþleme” günü.
Bir Kur'an ayetini alýp, hayatýn tam göbeðine oturtan bir felsefeci bakýþý. Selamlýyorum Ahmet Ýnam'ý. Þöyle oluþuyor düþünce silsilesi:
“Terapiden geçmesi lazým bu ülkenin. Bireylerin caný olduðu gibi topluluklarýn, kültürlerin de caný var. Türkiye Cumhuriyeti’nin caný çok kötü bir biçimde darlaþmýþ bir candýr. O canýn toparlanmasý canýn içindeki farklý farklý canlarýn birey olarak ve küçük topluluklar olarak büyük caný düþünüp bir iletiþime girmeleri gerek. Bunun çok da zor olmadýðýný düþünüyorum.”
Doðru mu bu tespitler, evet doðru.
“Ýnþirah”a doðru devam ediyor:
“Âkil insan’ bence karþý tarafla, düþman dediðiyle, farklý olanla iletiþim kurabilen insandýr. Yani acele iletiþim beceresine sahip insanlar aranýyor. Ama bu da çok istenmiyor olabilir çünkü gerginliðin beslediði kesimler var.”
Doðru mu, doðru.
“Ýnþirah”a doðru devam:
“Ýnsanlar bu gerginlikle yaþayamazlar. Bu gerginlik tahammül edilebilir deðil. Bu gerginlik bizi müthiþ derecede zayýflatýyor. Bilimde, sanatta, düþünce alanýnda. Yaratýcý insanlarýn ortadan kalktýðý bir durum bu çünkü. Bu ortamda ne kadar uðraþýrsak uðraþalým yaratýcý insanlar yetiþtiremeyiz. Bu ortamda dindar insan yetiþtirmek isteyenler de bunu baþaramaz çünkü bu ortamdan dindar da çýkmaz. Çünkü bu gerginlik insana yakýþmayan bir þey.”
Doðru mu, doðru.
Ýþte “Ýnþirah”:
“Ben dindar deðilim ama din ‘iç geniþliði’ ile yaþanabilecek bir þeydir. Mesela Ýnþirah sûresi vardýr. ‘Ýnþirah’ iç geniþliði demek. Biz de eksik olan o. Birbirimizi kucaklayabilecek bir gönül geniþliði. ‘Sizin göðsünüzü geniþletmedik mi?’ diyor. Buna bizim yanýtýmýz ‘siz geniþlettiniz ama biz daralttýk!...’ Bizim kalbimizin, gönlümüzün tekrar geniþlemesi lazým.”
Ahmet Ýnam, “Ýnþirah”ý hayata taþýmak için bir yol da gösteriyor. Benim bir süre önce “Sayýn Cumhurbaþkaný”na hitaben yazdýðým ve “Eðitim” alanýnda ortak hamleyi öneren buluþma teklifine benzer bir teklifte bulunuyor; þöyle:
“Neden bir yemekte bir araya gelmez siyasi liderler? Neden korkuyorlar anlamýyorum. Cumhurbaþkaný böyle bir araya getirmeyi yapsa halk buna karþý çýkmaz. AKP’nin oyu da bence yüzde 70’e çýkar. Böyle giderse oy oraný düþer çünkü ‘tamam yeter ipi çok gerdiniz kopacak’ çýðlýklarý geliyor. Mesele çok basit gibi geliyor bana. Bunun için çok derin siyasal, kültürel analizlere gerek yok. Bence AKP’nin bu eleþtirileri dinlemeye ve kendisini gözden geçirmeye ihtiyacý var ama geçmiþten gelen korkularý da var.”
Ahmet Ýnam son olarak “Anadolu'nun hikmeti”ni adres gösteriyor. Diyor ki:
“Ben Anadolu’lu bir Türkmenim. Çocukken annemle mevlitlere giderdik, ‘hadi bir de Yunus’tan ilâhi oku’ denirdi. Anadolu’da yaþama sevinciyle dolu bir Ýslâm var. Çok güzel bir þey o. Dindar olmayan biri olarak onu hissedebiliyorum. Din dediðiniz bir sevinçtir.”
Din ve sevinç.
Yani hep bayram yaþayan bir yürek. Kendisini “Dindar deðilim” diye tanýmlayan bir bilim adamýnda yaþayan “Kur'an'dan yola çýkýp Anadolu kültürünün hikmet zemininde ete kemiðe bürünmüþ toplumsal inþirah” özlemi.
Bu özlemi paylaþýp, alýntýladýðým için hakkýný helal etmesini dileyerek, Ahmet Ýnam'ýn bayramýný tebrik ederim öncelikle.
Ve okuyucularýmýn, ülkemin, Ýslam dünyasýnýn bayramýný tebrik ederim. Ýslam'ýn bu bayramý, insanlýða da huzur ve sevinç getirsin, dilerim.