Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Ýntikam ve edep

28 Þubat soruþturmasýný yapanlar, bütün diðer darbe, Ergenekon, andýç vs. davalarýnýn tecrübelerinden yararlandýklarýný gösteriyor. Her þey, ne usul ne de hukuk açýsýndan kimsenin bir kulp takamayacaðý netlikte ilerliyor.

Bu yüzden olacak, bu kez de bazýlarý davanýn önemini ve deðerini düþürmek için “intikam” bahsini açtýlar. Yani, 28 Þubat davasý intikama dönüþmesin, demekteler.

Dönüþmesin tabii.

Bunu 28 Þubat’a zamanýnda var gücüyle karþý çýkanlar ve ayný zamanda bu sürecin maðduru olanlar da söylüyor. Daha ilk günden üstelik...

Ama, ayný þeyi 28 Þubat’a destek veren, malum tabirle asker postalý yalayarak o sürecin aktif bir üyesi olanlar ve daha sonra her fýrsat bulduðunda yine ayný desteði vermeye devam edenler söylemesinler, ayýp oluyor. Dahasý, ortaya acýnasý bir tablo çýkýyor.

Gazeteciliðe, hukuka, demokrasiye ve insanlýða ihanet edenler hiç olmazsa edep etsinler. Sussunlar demiyorum... 28 Þubat’ta baþkalarýna tanýmadýklarý bu hak ellerinde olsun ve konuþsunlar. Ama konuþtuklarý þeyin ne anlama geldiðini bilerek tartarak, kelam etsinler. Kimseyi saf zannetmesinler. 28 Þubat’ýn ne olduðunu, ne anlama geldiðini, nasýl yapýldýðýný, nasýl insanlarýn hayatlarýnýn karartýldýðýný, nasýl en acýmasýzýndan haysiyet katliamý yapýldýðýný, topluma nasýl medya marifetiyle yalanlar söylendiðini en iyi onlar biliyor çünkü...

Bugüne kadar içinde asker ve darbe olan hiçbir davaya sahip çýkmayanlar aksine kalemlerini ve ekranlarýný o davalarýn ortaya çýkardýðý gerçekleri örtbas için seferber edenler þimdi artýk dönüp kendilerine baksýnlar. Tam zamanýdýr...

Suçluluk psikolojisini de anlýyoruz ama hala küstahlýk, hala “racon kesmek” ve hala bir þey olmamýþ gibi davranarak medyaya, yargýya, siyasete akýl vermek; o olmaz iþte.

Medya, bütün darbelerde ve askerin bir þekilde iþin içine girdiði bütün süreçlerde olduðu gibi 28 Þubat’ta da yozlaþmýþ ve kirlenmiþtir. Acýmasýz, küstah, yalancý ve kural tanýmaz bir þekilde davranmýþlardýr. O kirli ve yozlaþmýþ medya insanlarý da hala aramýzdadýr.

Hadlerini bilmek ve belki iþledikleri suçu itiraf etmek, olmazsa bir özeleþtiri yapmak yerine hala Eski Türkiye havasýyla içinde bulunduklarý acýnasý duruma bakmadan kafa çýkarmalarý makuliyet sýnýrlarýný zorlamaktadýr.

Yine de bu yazý 28 Þubat’ýn mücrim medyacýlarý yargýlansýn yazýsý deðildir. Þahsen, bütün diðer davalarda olduðu gibi burada da aradýðým, bir daha o tür iþlere tevessül edilemeyecek duyguya ulaþýlabilmesidir. Bir daha kimsenin aklýna 28 Þubat gelmesin; ne gazeteci, ne iþadamý, ne bürokrat, ne siyasetçi, ne asker kimse de böyle bir ittifakýn payandasý olmaya tevessül edemesin. 28 Þubat yargýlamasý bu yollarý kapatsýn...

Bununla birlikte savcýlara, hakimlere vs. þunlar dýþarýda kalsýn, bunlar davaya girsin demek haddimiz olmadýðý gibi bir davanýn tabiatý neyse o olsun demekten baþka sözümüz de yoktur.

Hal böyle olduðu için “intikam” kelimesi, yakýn dönemde Ergenekon davalarýnda gördüðümüz sulandýrma giriþimlerinin baþka versiyonudur. Lüzumsuz, gereksiz, anlamsýz bir tanýmlamadýr.

Zira, bir davayý görmek, bir hukuksuzluðu takip etmek; özellikle de darbe fiili içeren bir suçu takip etmek intikam deðildir. Öyle olsaydý bu ülke hiçbir büyük davayý göremez, hakikat yargýnýn tozlu raflarý arasýnda kaybolur giderdi.

Hatýrlatalým... 28 Þubat’ýn lokomotifi en yukarýdan aþaðýya doðru güçlü bir emir komuta zinciri halinde çalýþan ordudur. O lokomotife bürokrasi, yargý, iþ dünyasý, bazý yarý sivil kurumlar ve elbette medya katýlmýþtýr. Medyanýn rolünün ne olduðu apaçýk bellidir, þimdilerde yenilenen ve kamuoyuna yansýyan gözlemlerle bir kez daha hatýrlatýlmaktadýr.

28 Þubat davasý Türkiye’nin haysiyet sahibi, gururlu ve insanca yaþanabilir bir ülke olabilmesi için olmazsa olmaz deðerde bir dosyanýn adýdýr. Týpký 12 Eylül gibi...

Ýntikam bahanesi ve de medya edepsizliði, demokrasinin eline geçen bu fýrsatý heba ettiremez, deðerini düþüremez.