İrade olmayan yerde idare olmaz!

Duyduğum bazı sözler beni fena halde rahatsız ediyor.                               

Kulağımıza çalınan bazı yaklaşımlar, ciddi bir biçimde huzursuz ediyor beni.

15 Temmuz’un üzerinden daha birkaç ay geçmeden, “mağduriyet” edebiyatı üzerinden AK Parti’nin rotası başka bir yöne çevrilmek isteniyor.

Dershaneler sürecinde karşımıza çıkan söylem, şimdi şekil değiştirerek tekrar karşımıza çıkartılmak isteniyor o birilerince: “Aman dikkat edelim, ciddi oy kaybı yaşarız!”

Oysa gerçekler çok farklı...

Başbakan’ımızın açıkladığı son kamuoyu anketinde, FETÖ ile sonuna kadar mücadeleye destek verenlerin ve bu mücadeleyi doğru bulanların oranı yüzde 94.

Ama FETÖ’cülerin sesleri, tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de yüksek çıktığı için bir başka algı operasyonu yürütülüyor.

Ve ne yazık ki içimizden birileri de buna yenik düşüyor.

17/25 Aralık sürecinden sonra girdiğimiz yerel seçimlerde, ne yazık ki kimi il ve ilçelerde belediye başkan adaylarımızın bir kısmı bu saikle hareket etmişti. Sonuç: Ne onların beklediği oylar geldi kendilerine, ne de AK Parti oy kaybı yaşadı.

O tarihte Adıyaman milletvekiliydim. Çok iyi hatırlıyorum. Reis’in söyleminin tıpkısının aynısını Adıyaman’da dillendirdiğim için o tarihte etkili pozisyondaki bir partili yöneticimiz, “Abi söylemin çok sert. Oy kaybedebiliriz.” şeklinde bir ifade kullanmıştı.

Oysa o söylem, Reis’in söylemiydi.

Reis’e diyemediğini benim üzerimden söyleyip pozisyonunu açığa vuruyordu.

Ne hikmetse böyle düşünenler her dönemde en kıymetli olmayı başarabildiler ama.

O da ayrı bir yetenek, ne diyeyim...

***

Biraz geçmişe yolculuk yapalım ki bugünü anlamak ve anlamlandırmak mümkün olabilsin.

17/25 Aralık döneminde Reis tarafından başlatılan süreç, içimizden birileri tarafından “cadı avı” olarak suçlanmıştı.

Bu suçlamayı getirenler, bugünün “mağduriyet edebiyatı”na yaslanan bakış açısının tıpkısının aynısına sahipti.

Şimdilerde mağduriyet edebiyatı üzerinden oluşturulup, dillendirilen sözler duyduğumda, o zatın yeniden hortlayıp aramıza döndüğünü hissediyorum doğrusu.

Ve o günlerde tasfiye etmediğimiz FETÖ’cü alçaklar, 15 Temmuz’da üzerimize bombalar ve mermiler yağdırdılar...

O tarihte çok iyi hatırlıyorum. Reis bir grup toplantısında aynen şöyle demişti: “Acırsak, acınacak hale düşeriz.”

Aynen öyle oldu.

Millet imdadımıza yetişmemiş olsaydı bugün yerimizde yeller bile esmezdi...

Bu mücadelenin ön saflarında yer alanlar toprağın altında, diğerleri de kim bilir nerelerde olurdu.

Elbette ki “cadı avı” vb. söylemler üzerinden suçlama getirenlere hiçbir şey olmazdı.

Çünkü onlar hep açık kapı bırakan bir anlayışa sahiptiler ve bu da fena halde rahatsızlık verici...

Hem mücadele etmiyorlar, hem de en etkili ve yetkili makamlarda bulunuyorlar...

Uğruna şehitler verdiğimiz kutlu davamız için sürdürdüğümüz bu mücadeleyi şayet FETÖ’cüler kazanırsa, onların da hoşuna gidecek bir konumda duruyorlar...

Geçmişte bunu yapanları gördük ve halen de görmekteyiz.

***

“Artık hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacak” ise bütün bunlardan ders çıkartılmalı.

Yeni dönemde o eskinin devamcısı niteliğindeki anlayışlara itibar edilmemelidir.

Hâlâ birileri karşımızdakileri “ötekileştirdiğimizi” söyleyip duruyorsa, kusura bakmayın ama fena halde üzülürüz. Bizi ötekileştiren, dahası imha edilmesi gereken bir düşman olarak gören anlayışlara karşı acaba bunu dile getirenler ne yapmaya çalışıyorlar?

Her şeyde bizi, yani kendilerini suçlu görenler geçmişte de Reis’in ötekileştirici/kutuplaştırıcı sert bir dil kullandığını söyleyip duruyorlardı.

Reis ötekileştirici/kutuplaştırıcı, kendileri ise uzlaştırıcı vs..

Şimdi aynı bakış açısı başka kelimelerle içimizde dillendirilmeye çalışıyor.

15 Temmuz üzerine konuşurken “hamaset” ve “ucuz kahramanlık” türü lafları dillerine pelesenk edenler unutmasınlar ki, milletimizin hamaseti ve kahramanlığı olmasaydı bugün hiçbirimiz olmayacaktık.

Kendi canını ortaya koyan yiğitlerin bırakalım da kahramanlık öyküleri dilden dile dolaşsın...

O gece meydanlarda ölüm vardı.

Ölümün olduğu yerde “ucuz kahramanlık” olmaz!

SONSÖZ:

Bir yanda Kılıçdaroğlu, öbür yanda başkaları “mağduriyet”, “işkence ve kötü muamele” üzerinden FETÖ mücadelesini sulandırmaya çalışıyor.

AK Parti’nin iradesini kırmaya çalışıyorlar.

Oysa Başbakan’ımızın da dediği gibi, “İradenin olmadığı yerde, idare olmaz.” biline...