Tartýþmalar ne kadar sert ve keskin olsa da Musul meselesi üzerinden aslýnda iki politika vizyonu çarpýþmaktadýr. Bir yanda, geleneksel dýþ politika yaklaþýmý vardýr. Daha az riskli, daha az maliyetli ve görece daha konforlu bir politikadýr bu. ABD ve Avrupa eksenine sadýk, bölgedeki Mýsýr ve Ýran gibi güçlü diplomatik geleneðe sahip ülkelerle rekabeti aklýna getirmeyen; kriz zamanlarýnda da “bekle gör” alýþkanlýðýna sahip diplomasi. Bu politik ve diplomatik geleneðin konforu, bütün beklemelerin sonunda adým atma ihtiyacý da hissetmemesidir. Zira, diplomasinin tabiatý gereði süreç iþlerken beklemek demek, risk alýnmamasý ve fýrsatlarýn da kaybedilmesi demektir.
Kontrollü deðiþim süreci
Türkiye, bir süredir bu politikayý kontrollü bir tempoyla terk etmektedir. Yerine daha aktif, daha çok risk alan ve en baþýndan süreçlere dahil olarak fýrsat kollayan bir diplomasi anlayýþý ikame edilmektedir. ABD ve Avrupa ittifak çizgisi korunarak ama yeniden yorumlanarak, bilhassa yakýn coðrafya Ortadoðu’da ve Afrika’da inisiyatif alanýnýn geniþletilmesi bu politikanýn sonucudur. Gereðidir de...
Bu politikanýn temel mantýðý ülke güvenliðinin ve ekonomik imkanlarýn geniþletilmesidir. Daha fazla güvenlik ve daha çok milli gelir yeni coðrafyalarda mesai harcamaktan geçmektedir.
Örnek verecek olursak, Irak merkezi yönetimiyle Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi arasýndaki gerilimde taraf olmayýp beklemek eski usul bir yaklaþýmdýr. Beklemeden risk almak ve bölgenin petrolünü akýtmak ise yeni tarzý ifade etmektedir. Eðer, Irak’ýn içindeki bitmek tükenmek bilmeyen iktidar kavgasý ve uluslararasý hukuku bahane gösteren engeller dikkate alýnsaydý bugün o petrol akmýyor olacaktý ve günü geldiðinde de Türkiye fýrsatý kaçýrmýþ olacaktý.
Eðer iç siyasi kamplaþmalardan baþýmýzý kaldýrýp süreçlere böyle bakabilirsek her iki politikayý daha soðukkanlýlýkla deðerlendirebiliriz.
Bilmek lazým ki, yeni bir politika tercihi anýnda garanti sunmuyor. Her yeni adým daha önce o bölgedeki aktörlerin çýkarlarý baþta olmak üzere bir dizi denge halini rahatsýz edecektir. Sahada atýlan bazý adýmlarýn cevabý baþka yerden karþý hamle olarak da gelecektir. Veya, yüksek güvenlik arayýþý yol üzerinde hesapta olmayan olaðandýþý güvenlik problemleri ortaya çýkaracaktýr. Türkiye’nin Musul konsolosluk misyonunun IÞÝD’in elinde olmasý gibi...
Ankara’nýn sorunu büyük ama...
Ankara bugün, görece en çok bilgi ve tecrübe sahibi olduðu yeni bir sahada acil bir sorunla karþý karþýyadýr. Bir bataða saplanmýþ deðildir veya Afganistan tehlikesini sýnýrýna getirmiþ deðildir. O riskler varsa, unutmayalým yýllardýr zaten orada bulunuyordu. Yeni ve aktif diplomasi olsa da olmasa da bulunuyordu.
Ama ciddi bir sorunla karþý karþýyadýr ve personelin hala serbest býrakýlmamasý sorunun büyüklüðünü göstermektedir.
Bununla birlikte, Türkiye Musul’da konsolosluk açmasa veya Irak’taki farklý unsurlarla temas kurmamýþ olsa da muhtemeldir ki bu kez de ilgisizlik nedeniyle hedef tahtasýnda olacaktý.
Sonuçta hemen yanýbaþýmýzda sýnýrlar deðiþmektedir. Manzara apaçýk, 100 yýllýk yanlýþlýðýn çatýrdamakta ve teðellerin atmakta olduðunu göstermektedir.
Böyle bir tabloda, “bekle-gör” pozisyonunda bulunan bir Türkiye düþünmek ürpertici olurdu.
Günlerdir gazeteleri okuyor, televizyonlarý izliyorum. Okuyucu olmanýn zor olduðu zamanlar... Uluslararasý dengelerde makas deðiþiminin tam üzerinde bulunuyoruz ve bölgedeki deðiþimleri anlamak olaðanüstü deðer taþýyor.
Eski medyanýn hali içler acýsý... Musul konsolosluk personelinin durumu üzerinden yapýlan yanlýþ ve yalan haberlerin sýnýrý yok, görüyoruz. Daha elim olan ise yorumlar... Hiçbir deðiþim faktörünü hesaba katmadan sadece hükümetin iþine yarayýp-yaramama kriteriyle yapýlan yorumlar... Gezi, 17 Aralýk ve Soma’da tavýr neyse Musul’da da öyle...
Eski Türkiye gibi eski diplomasi de bitiyor. Þu halde yaþadýðýmýz günleri anlamak için eski medyanýn rehberliði de anlamýný yitirmiþ bulunuyor. Konsolosluk görevlileri çatýþmaya girip gerekirse ölsün diyen bir analiz kapasitesinden söz ediyoruz, nihayet.
Ýktidara öfkeyi kabartmak isteyenlere sözüm yok ama deðiþimi anlamak isteyenlere yeni medyayý okumalarýný hatta arþivlemelerini tavsiye ederim.