Irak’ýn kriz sarmalý

Irak, sadece Ortadoðu’nun siyasal, ekonomik ve demografik mikrokozmozu deðil, ayný zamanda bölgemizin acýlarýnýn da ana üssü konumunda. Ortadoðu’da olan, ancak Irak’ta olmayan bir siyasal, ekonomik ve demografik unsur veya sorun alaný bulunmuyor. Bu durum, Irak’ýn ‘bölgemizin siyasal deprem üssü’ olmasýný saðlýyor.

20. yüzyýl boyunca farklý formlarda istikrarsýzlýðýný sürdüren ve benzer acýlarýný 21. yüzyýlda yaþadýðý iþgalle yeni bir faza taþýyan Irak, her geçen gün biraz daha belirsizliklere duçar oluyor. Sadece 1980 sonrasý göz önüne alýndýðýnda; komþusu Ýran’la 20. yüzyýlýn en uzun savaþýyla 1980’leri tamamladýktan sonra, 1990’larý Körfez Savaþý’nýn aðýr maliyeti ve yýkýmýyla geçiren Irak, milenyumla doðrudan iþgale maruz kalmýþtý. 36 yýldýr savaþ, iþgal ve iç savaþ sarmalýndan çýkamamýþ bir ülkenin, bugün de kanýksanmýþ acýlarý devam ediyor.

Ýþgalle birlikte son otuz yýl içerisindeki üçüncü derin kýrýlmayý yaþayan Irak, iþgal sonrasý dönemde de üç temel kýrýlmaya maruz kaldý. 1) Irak devletinin ve ordusunun, ‘Baassýzlaþtýrma politikasý’ gereðince daðýtýlmasýyla oluþan kaos. 2) 2005 Seçimlerinin oldukça hazýrlýksýz ve adeta ‘baskýn’ bir þekilde hayata geçirilmesiyle oluþan derin ötekileþtirme. 3) 2010 seçimlerinden ABD-Ýran ortaklýðýyla zorlama bir koalisyon çýkararak, seçimleri kazanan hareketin sistem dýþýna itilmesi. 

Irak’ýn iþgal döneminde 2010 seçimleriyle yaþadýðý kriz sarmalýnýn ayný anda gerçek ve sanal tabiatý olan yeni krizi ise DAÝÞ’in bizzat kendisidir. DAÝÞ’i vücuda getiren sebeplerin neredeyse tamamýný Amerikan iþgali ve sonrasýnda oluþan iktidar denklemlerinde aramak gerekiyor. Çünkü DAÝÞ, askeri kabiliyetini büyük ölçüde ‘olabilecek en ciddiyetsiz ve sorumsuz bir þekilde daðýtýlan Irak ordusu ve devlet bürokrasisinden’ alýyor. Ayný þekilde, DAÝÞ’in arkasýndaki hem toplumsal hem de aþiretler üzerinden oluþan destek de, Saddam’a rahmet okutacak düzeydeki ‘mezhepçi politikalardan ve kanlý nüfus deðiþtirme operasyonlarýndan’ kaynaklanýyor.

Bu durum, 2005-2012 arasýnda DAÝÞ’in Irak ölçeðinde oluþumuna doðrudan katký saðlarken, Suriye krizine ‘eski bir Þam muhibbi olan Maliki’ eliyle Irak’ýn araçsal müdahalesiyle çok daha tehlikeli bir faza taþýndý. Bir anda hapishaneler boþaltýldý, misyoner ve sapkýn bir hareket oluþturma adýna Suriye muhalefetinin üzerine DAÝÞ salýndý. Irak’ta sebep olacaðý sorunlarý tamamen gözardý eden bu yanlýþ politika, kýsa sürede tahminlerin tamamýný boþa çýkaracak bir hýzda DAÝÞ’in önünün açýlmasýný saðladý. Þam için yatýrým yapýlan DAÝÞ, bir anda Musul’u ele geçirip, Baðdat’ý tehdit eder hâle geldi.

Irak, gelinen noktada ‘bölünemeyen veya birleþemeyen’ farklý entitelerden oluþan bir kriz sarmalýna müptela durumda. Güneyde Necef merkezli yapýlanmalar, Baðdat’ta Yeþil Bölge ve kenar mahalleler, Kuzey’de Erbil Hükûmeti ve Musul merkezli ‘kurtarýlmýþ bölgeler’ þeklinde yönetilmesi zor bir siyasal coðrafya ortaya çýktý.

Bundan sonrasý süreçte ise mezkûr farklý entitelerin Ortadoðu’nun siyasal ve ekonomik mikrokozmozu olan Irak’ýn ekonomi-politik merkezli yapýsý içerisinde birbirlerine mahkûmiyetlerini yönetmekten baþka bir çýkýþ yollarý bulunmamaktadýr. Zira gelirlerinin tamamýný enerji kaynaklarýndan elde eden bir ülkede, ekonomi-politik buluþma noktasýnýn ortadan kaldýrýlamayacaðý artýk bütün aktörlerin acý tecrübelerden sonra idrak etmeleri gereken bir gerçek konumunda. Ve zenginliði paylaþmanýn yolunun siyasal paylaþýmdan geçtiðini görmelerinden baþka çare bulunmuyor. Bugünlerde yaþanan Sadr krizi de, yukarýdaki serencamýn sadece son sahnesi. Bu sahneyi incelemeye devam edeceðiz.