Ýran ile yapýlan görüþmeler sonrasýnda altý aylýk geçici bir mutabakat saðlandý. Hemen belirtelim, kalýcý bir anlaþma olmadý. Bir savaþtan söz ediyor olsaydýk, süreli mutabakatýn karþýlýðý, süreli ateþkes anlaþmasý olurdu. Bu altý ay içinde taraflar sözlerini tutar ve uygulamada sonuçlarý gözlenirse, muhtemelen kalýcý anlaþmanýn da kapýsý açýlmýþ olur.
Uzlaþmaya altý aylýk süre konmuþ olmasý, önümüzdeki altý ayý birçok bakýmdan kritik hale getiriyor. Daha önce de defalarca belirttiðimiz gibi, Ýran’ýn uluslararasý sistemin dýþýna itilmesinin esas nedeni, üretip üretmeyeceði belli olmayan nükleer silahlar deðil.
1979’dan, Ýslam Devrimi’nden beri ABD ve AB ile iliþkileri ‘resmi’ olarak kötü, ekonomik yaptýrýmlar uyguladýlar. Varýlan uzlaþý, bu ambargolarýn hafifletilmesine ve Ýran ekonomisinin düzelmesine hizmet ediyor. Yaptýrýmlarýn gevþetilmesinin Ýran’a yaklaþýk 7 milyar dolarlýk bir getirisi olacak.
Bu durumda sorulmasý gereken çok temel bir soruya dikkat çekmek gerek.
5+1 ekibi neden Ýran ekonomisinin düzelmesini istiyorlar?
Bu sorunun tek bir yanýtý olabilseydi, muhtemelen taraflar arasýndaki anlaþmazlýk çok daha önce sona ererdi.
Beklentiler büyük
Ýran’ýn ekonomisinde ortaya çýkacak iyileþme, ayný zamanda ‘dýþa’ yeni açýlýmlar yapmasý anlamýna gelir. Dolayýsýyla yaptýrýmlarýn kalkma koþulu, sadece nükleer çalýþmalarýn sýnýrlandýrýlmasýna deðil, ayný zamanda Ýran’ýn hangi ülkeyle ne tür yeni iþ anlaþmalarý yapabileceðine de iþaret etmiþ olmalý. Kim bilir belki tam bu nedenle toplantýlar sabahlara kadar sürmüþ, halýcý pazarlýklarý yapýlmýþtýr.
Ayrýca, yaptýrým uygulandýkça Ýran’ýn kendisine enerji, ticaret ve yatýrým konularýnda Çin gibi bir ortak bulmuþ olduðu da unutulmamalý. Ýran’ý sýkýþtýrmak için atýlan adýmlar, Çin’e yaramýþ olabilir ve bu durumdan sadece ABD’nin deðil Rusya’nýn da rahatsýz olduðu tahmin edilebilir. Dolayýsýyla Ýran açýlýmýnýn bir biçimde Ýran’ý tümüyle Çin’e itme riskinden vazgeçme politikasý olarak görülmesi mümkün.
Sadece Türkiye’nin beklentisinin bile, Ýran’la olan geçen yýlki ticaret hacmini 7-8 milyar dolar artýrýp 30 milyar dolara çýkarmak olduðu düþünülürse, daha büyük güçlerin beklentisini tahmin etmek zor olmaz.
Tüm bu enerji-ticaret-yatýrým beklentilerinin yaný sýra, Ýran’ýn ‘kazanýlma’ nedenlerinden bir diðerinin de siyasal ve stratejik beklentiler olduðu anlaþýlýyor.
Hassas strateji
Ýran’ýn zenginleþme ihtimali, Suudi Arabistan ve hatta belki Körfez ülkelerini dengelemeye yönelik gibi gözüküyor. Bu dengeleme çabasýnýn arkasýnda Ýran’ýn Ortadoðu’daki radikal hareketleri, Selefileri, el-Kaide gibi kuruluþlarý sýnýrlama siyaseti bulunuyor. Bir anlamda Sünni eksenine karþý Þii eksenin desteklenmesi söz konusu.
Bu noktada sýnýr, Ýran’ýn ABD, Rusya ya da Avrupa ülkelerinin Þii gruplarca da tehdit haline gelmelerini engelleme kapasitesinde. Yani Ýran, ‘batý’ karþýtý faaliyet sürdürenlerin önünün kesilmesinde iþlev görecek, ancak kendi desteklediði gruplar tedhiþi arttýrýrlarsa o zaman da Ýran 5+1 tarafýndan yeniden yaptýrýmlarla cezalandýrýlacak.
Ýran’a tanýnan altý aylýk dönem, bu konulardaki tutumunu da test etmeye yönelik. Hal böyle olunca, Türkiye açýsýndan da zor bir altý ay geçeceði öngörülebilir. Ýçinde Rusya’nýn da olduðu ‘Batý’, bugün Ortadoðu’da Ýran’ýn desteklediði kesimlerin ayakta kalmasýný tercih ediyor. Mýsýr ve Suriye örneklerinde olduðu gibi, Türkiye þimdilik muhalefette ancak, Ýran ile de baðlarý geliþtirmek istiyor. Bu hassas iliþkilerde, yine de Ýsrail’in Ýran’a güvenmemek gerektiði yolundaki sesine tümüyle kulak týkamamak gerekebilir.