Ýran düþerse!

Netanyahu’nun Ýran’ý açýktan hedef alan gösterisi ardýndan, Ýsrail Parlamentosunun Hükümetine savaþ izni veren yasasý tablonun bir parçasý gibi sesli olarak ortaya çýktý.

Ýsrail’in 1960’dan itibaren, üstüne basa basa “bu coðrafyadan benim dýþýmda kimsenin nükleer silahý olmasýna izin vermem” doktrinini, Netanyahu’nun son gösterisinin alt yapýsý olarak görmemiz lazým!

Ýsrail kurulduðu günden itibaren bu bölgenin esas gücü olma çabasýný sadece devletleþme süreci ile deðil hem de coðrafyanýn devletlerinin yönetimlerini eline alarak dizayn ettiðini göstermekte. Koca Müslüman coðrafyanýn, bu yapýnýn elinde esir olmasýný da sadece son yüz yýla bakarak yorumlamamýz mümkün deðil. Osmanlý’nýn çöküþünü dizayn ederken Ýngiliz-Yahudi Ýttifaký “bu coðrafyanýn geleceðinde, Türklerin varlýðýnýn ne anlam taþýdýðýný ve bu anlamý daha fazla nasýl sýradanlaþtýrabiliriz” sorusuna cevap aradýðýný ve bu arayýþa bir nevi cevap bulduklarýný, günümüz senaryolarýný idrak ettikçe net görmekteyiz.

Þimdi açýktan Ýran hedefte! Ýsrail, Ýran’ý vurmakla tehdit ediyor. Geçmiþte de ediyordu. Lakin ABD yönetimleri, Ýsrail’e bir nevi ayar verebiliyordu. Þimdi durum farklý. Gerçi Ýsrail’in Ýran’ý vurmasý, þimdilik daha çok gösteri olarak yorumlanmalý. Ýsrail de biliyor ki; Ýran’ýn vurulmasý, Ýsrail’e çok büyük bedel ödetir. Çünkü Ýran devlet yönetimi yapýsý, Suudi Birleþik Arap Emirlikleri yönetim yapýsý ile ayný deðildir. Yani Ýsrail’in elinde tam bir kukla yönetim deðildir. Diðer taraftan Ýsrail her ne kadar Rusya ile temaslarý sýcak tutmaya gayret etse de, sonuçta Rusya’nýn da Ýran’a yönelik hamlelere seyirci kalacaðý söylenemez. Ayrýca Rusya’nýn da, Ýran’ýn yayýlmacýlýk tutumundan pek fazla hazzettiðini söylememiz mümkün deðil. Buna raðmen Rusya için, Ýran’a yönelik tehdit ciddi boyuta geçerse, bu durum Rusya için de tehdit anlamýný taþýmaktadýr. Diðer taraftan Türkiye için de, bu durum ciddi rahatsýzlýk sinyali anlamýna gelmektedir. Ýran’ýn bölgedeki politikalarý, þimdiki parçalanma sürecini tetikleyen unsur olsa bile, Ýran’ýn mezhepçi bakýþ açýsýnýn bölgesel dayanýþmaya katkýsý yerine olumsuz yansýmasý söz konusu olsa da, Türkiye’nin de Ýran’ýn hedef alýnmasýna seyirci kalmayacaðý aþikârdýr. ABD politikalarýna baktýðýmýzda, Ýsrail’in yüksek cesaretinin nereden geldiðini anlamaktayýz. Ýranlý fizikçilerin ve nükleer uzmanlarýnýn saðda solda öldürüldüðü zamanlarý hatýrladýkça, Ýsrail’in uzun yýllardýr çalýþmalarýnýn içeriðini de analiz edebiliyoruz. Ýran hem de bu bakýmdan düþmemeli! Ýran politikalarýnýn pek parlak olduðunu, kusura bakmasýn yazamayacaðým! Mezhepçi yayýlmacýlýk derdi ile coðrafyada kurguladýðý ortamýn, tam bir felaket olduðu da bir gerçekliktir. Dahasý var! Ýran’daki Türklere uyguladýðý siyaseti de görmezden gelmemiz mümkün deðil. Lakin gerçeklik þu ki; þimdiki konjonktürel durumda, Ýran’ýn sapasaðlam ayakta durmasý lazým! Çünkü küresel felaket rüzgârý, þimdilik Ýran’ý hedefi gösterse de, yarýn baþka taraflara esmeyeceðini kimse garanti edemez!