Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Ýran ziyareti, bazý yabancý basýn organlarý tarafýndan eski rakip Ýran ile Türkiye’nin yeni ittifaký olarak deðerlendirilmiþ. Ziyaretlere bakarak bir çýkarsama yapýlabiliyor ise Suudi Arabistan Kralý Salman’ýn Moskova ziyaretine de benzer bir yorum yapýlabilir; Suudi Arabistan ile Rusya arasýnda bir ittifak kurulduðu ileri sürülebilir.
Tarihteki ilk ziyareti gerçekleþtirecek olan Salman’ýn niyeti muhtemelen Rusya ile yakýnlaþarak kalýcý bir ittifak ekseni kurmak deðil. Niyet, petrol fiyatlarý konusunda iþbirliði yapýlmasýný saðlamak ve Suudilerin “ötekisi” durumundaki Ýran ile Rusya iliþkilerinin daha da yakýnlaþmasýna engel olma amacýyla, bu iliþkinin arasýna girmek.
Putin de Salman’ý kabul ettiðine göre, demek ki Rusya’nýn politikasý da, “biz sadece Ýran’ý destekleriz, Ýran’ýn düþmanlarýyla görüþmeyiz” türünden deðil. Rusya, ABD’nin Irak’a müdahalesi sonrasýnda stratejik bir tutum almýþtý. ABD Irak Kürdistan bölgesine tutunuyorsa, Rusya da merkezi yönetimi Tahran üzerinden desteklemeyi tercih etmiþti. Ardýndan Ýran’ýn sistem dýþý býrakýlmasýný zorlayan “nükleer” meselesinde de Rusya “Batý” baskýsý karþýsýnda Ýran’ýn lehine aðýrlýk koymuþtu.
Ýþbirliði konularý açýk
Kýsa tarih bile, devletler arasýnda klasikleþmiþ bir ittifak eðrisi olduðunu, ancak konjonktürel geliþmelere baðlý olarak çok farklý tür iliþkilerin farklý devletlerle geliþtirilebileceðini ortaya koyuyor. Rusya örneðin, DEAÞ gibi örgütlerle mücadelede Ýran ile, PKK gibi örgütlerle mücadelede ise Türkiye ile geçici iþbirlikleri pekala kurabilmekte. Dolayýsýyla Türkiye’nin belli konularda bir devletle, diðer bazý konularda ise baþka bir devletle iþbirliði yapmasý doðal.
Türkiye’nin Ýran ile görüþmelerinin hýzlanmasýnýn nedeni gayet açýk. Erbil yönetiminin baðýmsýzlýk sürecine yönelmesi halinde ortaya çýkabilecek geliþmelerle ilgili ortak tutum arayýþý.
Bu iþbirliðinin tek amacýnýn baðýmsýz Kürdistan’a engel olmakla sýnýrlý olmadýðýný da belirtmek gerek. Barzani yönetiminin PKK ile iþbirliði yapmak durumunda kalmasýna engel olmak, meseleyi Irak içinde bir sorun olarak tutmak da ortak davranma motivasyonlarý arasýnda. Ayrýca, Ýran ile Türkiye’nin birbirlerini iþbirliði içinde denetlemeleri de söz konusu. Diðer bir ifadeyle taraflarýn birbirlerine güveni mutlak deðil, ancak yan yana gelindiðinde birbirlerinin davranýþlarý karþýsýnda ön alabilmek daha kolay.
Kim yapmýyor ki?
Diyelim ki, Türkiye’nin Rusya’dan silah almasý ve Ýran ile Erbil konusunda iþbirliði yapmasý yeni bir eksen kurulduðu hissini artýrýyor. Bunun Türkiye’nin en tercih ettiði stratejik bir seçenek olduðunu ima etmek yanýltýcý olur. Avrupa, Ukrayna konusuyla Rusya’yý tecrit etme siyaseti güttü; ayný Avrupa Türkiye’yi dýþladý. ABD, Ýran’ý “en beter öteki” statüsüne soktu, yine ayný ABD Türkiye’nin mücadele halinde olduðu örgütlere açýk destek saðladý. Dolayýsýyla bu ülkeler bazý iþbirlikleri yapýyorlar ise, bunun koþullarýnýn kendileri tarafýndan hazýrlanmadýðý açýk.
Her devlet, temel sorunlarýnýn bertaraf edilmesi ve yeni ekonomik olanaklarýn zorlanmasý için bulduðu her fýrsatý deðerlendirmekte; enerji anlaþmalarý, yatýrým sözleþmeleri üzerinden bakýlsa, devletler arasý iliþkilerin ne denli karmaþýk olduðu hýzla görülebilir. Ayrýca, her devlet imkan bulduðunda, dünyanýn her yerinde hem iktidarlarý hem muhalif gruplarý, hatta terör örgütlerini eþ zamanlý destekleyebilmekte. Belki de günümüzde bunlarý yapanlarý deðil, yapamayanlarý mercek altýna almak gerek.