İran Suriye'nin sevincine saldırdı

Beklenildiği gibi oldu ve İran'ın kışkırttığı unsurlar Suriye halkının devrim sevincine saldırdılar.

Malumunuz Suriye'de 13 yıl süren vahşetin müsebbibi, mezhepçi İran'dır. İran, "Kutsal yerlerimize saldırı var" diyerek girdiği Suriye'de şimdi de eski bir türbe yakma vidosunu servis ederek tekrar bir iç savaş çıkarmaya çalışıyor.

Hatırlarsınız geçen hafta İran dini lideri Ali Hamaney, "Suriyeli gencin kaybedecek bir şeyi yok; üniversitesi, okulu, evi ve hayatı güvence altında değildir. Peki, ne yapacak? Güvenliğin yok olmasına neden olan bu durumu planlayan ve uygulayan bu kimseler karşısında güçlü bir irade ile durmalıdır. İnşallah onlara galip geleceklerdir" diyerek Suriye'deki Nusayri gençleri ayaklanmaya çağırmıştı.

Mezhep üzerinden kışkırtmaya, Nusayriler de dahil pek yüz veren yok. Halk Esad/İran zulmünden kurtulmanın mutluluğunu bir kere tattı. Devrimcilerin halka yumuşak davranmaları, halkın sorunlarını çözmek için çaba göstermeleri de halka kendini değerli hissettiriyor. Suriye sokaklarında dolaşırken insanların mutluluklarını yüzlerinden okuyabildim.

Tabiî ki Esad'a ve İran'a bağlı askerlerin arasında halkın mutluluğunu bozmaya çalışanlar olacaktır. Onlar Suriye halkının mutluluğuna düşmanlar. Sednaya hapishanesini gezerken bu düşmanlığın hangi boyutta olduğu görülebiliyor; Anlatmakla izah edilecek gibi değil...

Devrimciler, Suriye halkının mutluluğuna düşman Esad/İran unsurlarına yönelik yaptıkları operasyonlarla etkisiz hale getirmeye başladılar. Operasyonlara halkın da desteği büyük. Suriye yönetiminin Esad/İran unsurlarına "Silahlarınızı teslim edin" çağrısı iyi niyetli bir çağrıydı. Bu saatten sonra silahlarını halka döndüren Esad/İran unsurlarına merhamet Suriye halkına zulüm olur.

Suriye'de sokakta kiminle konuşsam tekrar eski rejime dönme endişesi taşıyor. Bu endişe devrimcilere desteği daha da arttırıyor.

Suriye'yi karıştırmaya yönelik "Alevileri katlediyorlar" yalanı aynı anda Türkiye'de de yayılmaya başlandı. Evvela şu hususa dikkat çekeyim: Suriye'deki Nusayriler ile Türkiye'deki Aleviler farklı. Zaten onlar kendilerine "Alevi" demezler. Bu noktada yapılmak istenen kahpelik, Suriye üzerinden yaydıkları yalanlarla Türkiye'deki Alevileri de kışkırtmak. Tarihin her safhasında olduğu gibi İran yine büyük bir fitnenin peşinde.

İran'a yönelik en ufak eleştiri yapanı bile "Mezhepçilik yapmayın" diye susturmaya çalışan Türkiye'deki İrancılar, İran'ın mezhepler üzerinden yakmaya çalıştığı fitne ateşine karşı suspuslar. Muhtemelen ellerinde benzin İran'dan gelecek "Ateşin üzerine dökün" talimatını bekliyorlardır!

İnşaallah Suriyeli kardeşlerimizle birlikte el ele omuz omuza bu zorlu eşiği de aşacağız. Ellerinde benzin bidonu İran'dan gelecek "Dökün" talimatını bekleyen içimizdeki İrancılar, dikkat edin de benzin üzerinize dökülmesin; Söndüreniz de olmaz!..