Muhammed bin Selman tarafýndan dünyaya duyuruldu. Suudi Arabistan mahreçli bu anonsa göre; 34 ülke “Teröre Karþý Ýslam Ýttifaký” adý altýnda bir koalisyon kurdu. Ýçeriði ve fonksiyonel olarak geleceðe yönelik icraatýnýn tam olarak ne olduðunu bilemesek de, ilk yorumlar; koalisyonun “sünni ittifak” olduðuna dairdi. Dr. Abdülhalik Abdullah’ýn Ýran dýþýnda Ýslam toplumlarýnýn kahir ekseriyetinin kendisini mezhep üzerinden takdim etmediðini ifade eden açýklamasýysa yalnýz kalmýþa benziyor...
“Ýslam Ýttifaký” her ne kadar “büyük iddia” vurgusuyla verilmiþ olsa da, nihai manada tüm müslümanlar için siyasi olmaktan önce, itikadi yani inanca dair bir izleðin neticesidir. “Müslümanlar ancak kardeþtir” ayetiyle ahlaki teklif olarak baðlayýcýlýðýnýn yaný sýra, toplumsal dayanýþmadan Uluslararasý ittifaka kadar varacak bir anlam baðýdýr bu. Ýddia da deðil rutin bir olaðanlýktýr aslýnda ‘’Ýslam Ýttifaký’’... Rutin ve olaðandýr da madem, niçin olamamaktadýr o ayrý...
“Teröre karþýtlýk” derken bunun bölgedeki kargaþanýn baþ sorumlularýndan DAEÞ’e karþýtlýk þeklinde anlaþýlmasý hem doðru hem de prtatikte alýnacak önlemler açýsýndan aciliyet taþýyor elbette. Lakin “Ýslam Ýttifaký” çatýsý altýndaki koalisyonun terörle mücadeleyi DAEÞ’le sýnýrlý tutup tutmayacaðý þimdilik çok belli deðil. Ayrýca Ýttifak’ýn neredeyse tamamýnýn uðraþtýðý kendi terörle mücadele kompozisyonlarý var. Sözgelimi Mýsýr için Ýhvan-ý Müslimin, rejimin kýyasýya mücadele ettiði bir karþýtlýk çizgisinde. Veya Türkiye’nin PKK’yla terör örgütü baðlamýnda verdiði mücadelenin ekosu Ýttifak çatýsýnda nasýl algýlanacak, bunlar önemli sorular... Katar ile Nusra arasýndaki destek iliþkisi, Suudi Arabistan’la Yemen’de Husilere karþý verilen mücadele arasýndaki iliþki de öyle... Tüm çatý altýndaki ülkeler için ayný veya yakýn hassasiyetlerle uzlaþýlmýþ konular mý henüz bilemiyoruz...
Bugün dünyada en yoðun müslüman nüfusa sahip Endonezya’nýn Ýttifak’a davet edilmeyiþi de þaþýrtýcý... Pakistan’ýn da dünya ile birlikte haberi olmuþ ki terör konusunda bugün en aðýr bedelleri ödeyen ülkelerden birisidir. Peki öyleyse “Teröre Karþý Ýslam Ýttifaký” kurulurken hangi kriterler esas alýndý, bu da meçhul... Belki katýlýma ve müzakerelere açýk bir yapýsý olacaktýr, önümüzdeki günlerde göreceðiz...
ABD haber kanallarýnda en çok seyircili saatlere denk gelen haber duyurularý üzerinden, tamamen kiþisel bir sezgi olarak, ABD’nin bu Ýttifak’tan memnuniyetsiz olmadýðýný hissediyorum.
Türkiye’den ve mütedeyyin kalemlerden gelen henüz az sayýdaki kritiklerse dikkate deðer. Mýsýr ve Sisi darbe rejiminin Ýttifak’ta yer alýyor oluþu soru iþaretleriyle karþýlandý mesela. Ýran’ýn “Ýslam Ýttifaký” içinde niçin yer almadýðýný ciddiyetle soran Sünni yazarlarýn varlýðýný ise hem Türkiye hem de Ýslam toplumlarý adýna deðerli bir kazanç olarak gördüðümü ifade etmeliyim. Çünkü Ortadoðu’ya has keskin çizgilerle bölünmüþ Sünni/Þii kamplaþmasýnýn henüz bizleri tam anlamýyla ele geçirmemiþ olduðunun göstergesidir bu ayný zamanda...
“Ýslam Ýttifaký” gibi parlak bir iddianýn doðrusunu isterseniz Suudi Arabistan’dan deðil de Türkiye’den çýkýþ yapmýþ bir davet olmasýný isterdim. Ama ittifak deyince Ýslam toplumlarý nazarýnda Türkiye’ye yakýn ve önemli bir karþýlýðý olan Mýsýr ile Sisi darbesi sonrasý akamete uðrayan iliþki/sizlik/imiz gözönüne alýndýðýnda, belki diplomatik olarak Suudi Arabistan’ýn sözcülüðünün daha uygun olduðu düþünülmüþtür. Emin deðilim.
Ýslam toplumlarý olarak Irak’tan sonra Suriye krizini de iyi yönetemedik. Halen hem iþgaller, darbeler, hem de yürütülen “vekalet savaþlarý” çerçevesinde ne yazýktýr ki bölgelerimiz kan aðlýyor. Kimyasal silah kullanýmýndan iltica ve zorunlu göç dalgasýna kadar, artýk bölgesel olmaktan çýkýp birer yeryüzü hadisesine dönüþmüþ büyük girdaplarýn içindeyiz.
Ýki ciddi vakumla karþý karþýyayýz: 1. Giderek güncelliðini aðýr bilançolarla kurmakta olan mezhep savaþlarý. 2. Soðuk Savaþ ve ardýndan Glasnost sonrasý geliþen “tek kutuplu” olduðunu varsaydýðýmýz dünyanýn yeni bir eksen saptamasýna gittiði gerçeði... Ki; Rusya ve Þanghay Ýttifaký üzerinden hýzla hibritleþerek kurulan Batý ile Pasifik arasýndaki yeni gerilim de gözden kaçmýyor...
Bu iki yeni ve önemli vakum... Ýslam Ýttifaký hakkýnda düþünen kalemleri (reel politikten veya gazetecilikten bahsetmiyorum) ister istemez Ýran ve Endonezya üzerinden daha gerçekçi, dýþlayýcý ve yalýtýcý olmaktansa davet edici ve buluþturucu bir sorumluluða yöneltmeyecek mi?
“Teröre Karþý Ýslam Ýttifaký” giriþimini deðerli bulmakla birlikte, davetin kapsama alaný itibariyle þimdilik eksik veya baþlangýç aþamasýnda durduðunu söyleyebilirim...