İran ve sınır ihlali

Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, bir kaç gün önce İran’a ait bir keşif uçağı 1 dakika 20 saniye boyunca Iğdır’ın güneydoğusunda Türkiye hava sahasını ihlal etmiş. O sıralarda Türkiye’ye ait dört F-16 ile dört bot, Suriye sınır denetimini gerçekleştiriyormuş, iki F-16 Iğdır bölgesine intikal edince, İran uçağı Türkiye hava sahasını terk etmiş.

Bu haberin normal bir durum gibi verilmiş olmadığını düşünmek mümkün. Iğdır, Nahcivan, Ermenistan ve İran ile komşu bir il ve sadece bu üçgen bile ihlalin yapıldığı bölgeyi kritik olarak tanımlamaya yetiyor. İhlal, belirtildiği gibi Iğdır ile sınırlıysa, ki bu yaklaşık 50 km’dir, uzun sürmüş denebilir. Neredeyse sınırdan yaklaşık 75 km içeride olan Iğdır merkeze kadar gidip gelecekmiş bu keşif uçağı.

İran keşif uçağının ne keşfetmek için Türkiye sınırını ihlal ettiğini kestirmek kolay değil. Bununla birlikte bazı tahminler yürütmek mümkün ve muhtemelen sınır ihlalinin Iğdır’la fazla bir ilgisi yok; mesele ihlalin yapılmış olmasında ve Suriye sınırındaki F-16’ların bölgeden ayrılmasını sağlamakta.

Irak Kürdistanı sorunu

İran, Türkiye’nin sadece Suriye sınırındaki askeri faaliyetlerinden değil, Suriye içindeki faaliyetlerinden de son derece rahatsız. Ancak Türkiye-İran ilişkilerinde gerginliklere neden olan tek konu Suriye olsa iyi, bir de Irak konusunda anlaşmazlık var ki, bu Türkiye açısından daha sorunlu bir konu.

Barzani yönetiminin Irak yönetimine rağmen Türkiye’ye petrol satma kararı, muhtemelen anlaşmazlıklar listesinin uzamasına yol açtı. Bağdat yönetimi, yasadışı ithalat yaptığı gerekçesiyle Türkiye’yi mahkemeye verdi. Bu, açıkça Türkiye kaçakçılık yapıyor iddiasında bulunmak anlamına geliyor.

Buradaki temel sorun, Türkiye’nin aldığı petrolün parasını kime ödeyeceği ile ilgili aslında. Para Bağdat’a ödenir, Bağdat da Erbil’e kendisinin öngördüğü kadarını aktarırsa o kadar fazla sorun olduğu söylenemez. Ancak Türkiye ödemeyi doğrudan Erbil’e yaparsa, o zaman Bağdat’ın Erbil gelirlerini denetleme imkanı daralır. Muhtemelen Barzani’yi de merkezden aktardığı parayı kısarak, mesela memur maaşlarını ödemeyerek cezalandıracaktır. Ancak temel sorun, Türkiye’nin Kürdistan’ı bağımsızlığa yaklaştıracak adım attığının ileri sürülmesinde.

Terör sorunu

Türkiye’nin Irak Kürdistan’ının bağımsızlığına çalıştığını ileri sürmek fazla ileri bir adım olur. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye, elini Kürdistan’dan çekmeyerek Bağdat rejiminin İran ile olan yakınlığına ve hatta Suriye ile ilişkilerine tehdit oluşturmakla yetiniyor.

İran, Türkiye’nin politikasını anladığını göstermek için sınır ihlali yapmış olabilir. Ancak, bununla sınırlı kalmayabilir. Türkiye’nin Kürt açılımını sabote etmeye meraklı Kürt gruplarını teşvik edebileceği gibi, bazı provokasyonlarda da yardımlarını esirgemiyor olabilir.

Söz konusu ihtimaller, doğal olarak iç siyasette etki yaratacak türden. İran, Türkiye’deki iktidarı en fazla zora sokacak konunun PKK eylemleri olacağını bilmiyor olamaz. Ancak Türkiye sadece PKK terörüyle değil, aynı zamanda Afganistan’da olduğu gibi başka grupların terör saldırılarıyla da tehdit edilmeye başladı.

Birbirinden bağımsız gibi görünen olaylar arasındaki bağıntıyı kestirmek zor. Ancak arka arkaya yaşanan bazı gelişmeler, Türkiye’ye yönelik açık ve ağır mesajlar olduğunu düşündürüyor. Bu mesajlardan biri, sanki Türkiye-İran ilişkilerinin biraz daha gerileceğine yönelik gibi. Ancak bundan önemlisi, İran’ı teşvik eden başka hangi oyuncuların olduğu sorusu. Bunun yanıtı için de İran ile son dönemde hangi ülkelerin yeni anlaşmalar yaptığına bakmak yerinde olabilir.