Uzun zamandýr, ABD ile Ýran arasýndaki iliþkinin rengini belirlemenin kolay olmadýðý bir süreç içindeyiz. Lakin bu konuya odaklanýrken, Ýran’ýn içindeki etnik gruplar arasý gerilimi gözden kaçýrmadan okuma yapmakta yarar var. Ýran’ýn nüfus oranýna bakýldýðýnda, Türklerin çoðunlukta olduðunu resmi istatistiklerden anlýyoruz. Ýran’da etnik kavga üzerinden yeni sürecin inþa edileceðini öngörmek zor deðildir. Lakin burada sadece konuya Araplarla Tahran, Kürtlerle Tahran, Türklerle Tahran arasýndaki yavaþtan devreye giren soðuk rüzgâra odaklanmak, meselenin esas noktasýndan bizi alýkoyabilir.
Kürtlerle Türkler arasýnda inþa edilmek istenen veya test olarak Ýran’ýn Türkiye ile sýnýr bölgesindeki köylerde artýk buna benzer “kavga sesleri çýktý” haberleri, bölgeden uzun zamandan beridir gelmekte.
Türkiye’nin karadan tüm Türk bölgelerine baðlantýnýn hele Ýpek Yolu yeni ticaret hattý projesi dönemine yeþil ýþýk yakýlmýþken, nasýl bir anlam taþýdýðýný anlamak için 100 sene önceki tarihimize bakmamýz yeterlidir. Osmanlý döneminde; Kafkasya’daki tüm savaþlara katýlýrken, bu karadan güzergâhýn kullanýldýðýný ve bu topraklarda genelde Türklerin yaþamasý sebebiyle de kolaylýklar saðlandýðýný, tarihten biliyoruz.
Ýran’ýn önemli hatalarýndan birinin de, sorunu merkezden kenara atmak için Kürtlerle Türkler arasýnda gerilim azalmasýna deðil, daha da çoðalmasýna hizmet eden demografik deðiþim planlarýný tetiklemesidir. Bu tehlikeli kývýlcým büyük felaketin sinyali gibi yorumlanmalýdýr.
Uzun zamandýr Kürt-Türk kavgasý senaryolarý devrede olurken, herkes olayý sadece Türkiye üzerinden okuma yaptý! Oysa meselenin geneline bakmak ve oradan özele doðru yorum yapmak gerekir. Suriye, Ýran ve Türkiye hattý, bir ucunun da Azerbaycan’a gireceði geniþ perspektifli, “Kürtlerle Türklerin savaþa itilmesi sürecini, nasýl siyaset inþasý ile doðru mahrece dönüþtürülebilir” sorusuna cevap bulmak, bölgenin geleceði açýsýndan þimdi daha da önemlidir. Bu durumda Ruslar neden, halen terör örgütleri kozunu “Kürtlerin temsilcileri” olarak okuduðunu analiz etmek zor deðildir. Batý’nýn halen neden PKK ve uzantýsý unsurlarý “Kürtlerin temsilcisi” olarak andýrmak istediði, bu meselenin noktasýnýn konulmadýðýnýn ve olayýn tüm çevreye sirayet edeceðinin de iþaretidir.
Türkiye’nin Barýþ Pýnarý Harekâtýna, nasýl saldýrgan bir dille Batý blokunun saldýrdýðýný, bu perspektiften bakarken anlamak mümkündür. Ýþte Ýran bu sebepten sadece Fars milliyetçiliði üzerine inþa ettiði devlet anlayýþýný deðil, mezhepsel olarak olaya bakýlmasýnýn korkunç sonuçlara yol açacaðýný görmek zorundadýr. Çünkü felaket yaþanmasýný, Ýran içerisindeki siyaset anlayýþýnýn tetiklediði açýktýr.
Ýran içindeki iller bazýnda þimdiden Urmiye ve çevresinde, “burasý daha fazla kimindir” sorusu üzerinden yeni etnik milliyetçi kavga þekli çizilirse, bunun nasýl bir oyuna gebe olduðunu anlamak lazým.
Azerbaycan topraklarýnýn parça parça önce Sovyet dönemi Ermenistan’a verilmesi, Nahcivan’la Azerbaycan ve Türkiye’nin kara baðýnýn kesilmesi için bir kaç köyün Ermenilere verilmesi nasýl bir anlam taþýyorsa, þu an da kývýlcýmý yavaþtan gözüken Urmiye ve çevresindeki köyler üzerinde Kürtlerle Türkler arasýndaki sinir uçlarýný tetikleyen kavganýn da anlamý odur. Yukarý Karabað iþgalinin nasýl bir jeostratejik hamle olduðunu, bu yapýlýrken Ýngiltere ile Rusya’nýn ortak hangi noktada birleþtiklerini de, þimdiki yeni siyaset inþasýnda olaylarý anlamamýz için göz ardý etmemeliyiz.
Ýran’da istikrar önemlidir. Lakin bu istikrarý sadece ordular ile milis güçleriyle, hele böyle bir dönemde temin etmek, kalýcý gelecek vaadine hizmet etmez. Ýran içindeki etnik gruplarýn, hak ve hukuklarýna kulak vermek, devlet denilen yapýnýn yapmasý gereken mesuliyeti olduðunu anlamalýdýr!