Ýran’da Türklere Hakaret ve Fars-i Zihniyete Öfke

Ýran’ýn neredeyse %50’ye yakýn nüfusuna sahip olan Türklere yönelik aþaðýlamak, ötekileþtirmek ve hakaret etmek anlayýþýna dayanan Fars-i zihniyetin uyguladýðý siyaset, sonuç itibariyle Türklerin tekrar ayaklanmasýna neden oldu. Geçtiðimiz hafta Ýran’ýn devlet televizyonunda yayýnlanan programda; ülkenin azýnlýðý deðil, aslýnda çoðunluðunu oluþturan Türkler hakarete uðradý. Türk dili, dalga konusu edildi ve aþaðýlandý. Bu durum Türklerin tepkisine neden oldu ve binlerce insan Tebriz, Urmiye, Zencan, Maraga kentlerinde sokaklara döküldü. Televizyon yönetimi özür dilese bile, öfke dinmedi. Ýran Türklerinin varlýðý; hem Ýran’a, hem de coðrafyanýn kültürüne asýrlar boyunca katkýda bulunmuþtur. Ýran’daki Türkler esasýnda, Pehlevi dönemine kadar da Ýran’ý yöneten güç olmuþtur. Ýran’da devlete hâkim Fars-i zihniyet, mezhepçi politikalarýyla hem coðrafyaya hem de Ýran içerisinde ciddi yaralar açmaktadýr. Ýçeride etnik kimliði yok sayma ve ötekileþtirmeye yönelik politikalarýn farklý boyutunu coðrafya geneline yaymaya çalýþan Ýran; tekrarlamakta yarar görüyorum, Türklerin varlýðýndan, Türkiye’ye bakýþ açýsýndan hoþnut deðil! Türklerin neredeyse ideolojik varlýk sembolüne dönüþen Tractor Sazi Futbol Takýmý’nýn herhangi bir maçýnda stat içerisinde yüzbinlerce insanýn elinde, Türkiye ve Azerbaycan bayraðýný sallanmasý neredeyse sýradan bir olaya dönüþmektedir. Ýran yönetimi bunu görüyor ve özellikle Türkiye’nin coðrafya üzerinde giderek artan etkisine, Ýran içerisindeki Türklerin eminliðinin artmasýna hizmet etmesinden endiþelenmekte. Ýran’daki Türklerin bir TV programýna bu denli itiraz etmesinin nedeni, sadece bu yayýnýn olmadýðýnýn da sosyolojik olarak analiz etmek lazým. Yýllardýr Ýran’daki Azerbaycan eyaletinin kimlik tanýmý meselesinde ve okul talepleri sistem tarafýndan inkâr edilmekte. Kendi dilinde okuma yazma, dergi, gazete arzu eden bir toplumun normal, demokratik ve insan haklarýna dönük taleplerine, Tahran’ýn ilgisiz kalmasý, hatta bu hususta ýsrarcý olanlarýn siyasi nedenlerle tutuklanmasý bile söz konusudur. Ýran hapishanelerinde onlarca Güney Azerbaycan Türkü iþkence görmektedir. Dolayýsý ile Ýran’daki Türklerin itirazlarýnýn altýnda yatan sebeplere bakmak lazým. Yýllarýn verdiði ötekileþtirmekimlik inkârý politikalarý, Ýran içerisinde ciddi sosyolojik travmanýn nedenidir. Doðrudur, Ýran’daki Türkler ekonomik olarak kendilerine yer edinmiþ durumdalar. Hatta Ýran Türkleri, “Ýran’ýn orta sýnýfýný oluþturuyor” desem, abartmýþ olmam. Lakin bu durum Ýran Türklerinin kimliklerine dönük, yok sayma politikalarýna ýlýmlý bakmak için yeterli sebep deðildir. Ýran’da bir din adamýnýn kalkýp, Türk dilini aþaðýlayan, onun cehennem dili olduðunu savunan saçmalýklarýný da iþitti Ýran’daki Türkler. Bu saçmalýk olarak görülse de, aslýnda þuuraltý Fars-i þovenizmin temelini oluþturan zihniyettir. Hatta bu zihniyet, Kuzey Azerbaycan diye tanýmladýðýmýz, bugünkü baþkenti Bakü olan baðýmsýz Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti’ni de kendi eyaleti olarak görmeyi teþvik etmektedir.

Bazý medreselerde mollalar, Azerbaycan Devleti’ni kendilerinin bir eyaleti olarak tanýmlamalarýný da defalarca gördük. Anlaþýlan o ki, Ýran ciddi anlamda Azerbaycan Türklerini kafasýna takmýþ. Etnik kimliðe verilen isim bile fitnenin belirtisi: “Azeriler”. Yok efendim, “Azeri denilen bir halk yok”. Bu taným bile Fars-i devlet anlayýþýnýn parçasýdýr. Ayrýca hem Ýran hem de baðýmsýz Azerbaycan’daki Türkler, “Azeri” kelimesini sevmez. Bilinçliler, hatta bu kelimeye isyan eder.

Türkiye medyasýnda da zaman zaman “Azeri” kelimesi kullanýlýr. Bu durum, oradaki Türklerin sadece milli kimliðini rencide etmez, hem de Ýran’ýn Fars-i devlet politikasýna hizmet eder. Türkiye’ye gelince; kaderini Türkiye’nin güçlenmesine baðlayan, ondan beklentileri olan toplumlardan biri olarak Ýran Türklerinin varlýðý, Ýran’la ilgili stratejilerin baþýnda gelmek zorundadýr. Ýstanbul’dan sonra en çok Türkçe konuþan nüfus, Tahran ve Tebriz’de olduðunu unutmamak þarttýr. Dile hakaret sýradan bir olay deðildir. Hakaret edenin ciddi endiþelerini gösterirken, küçülmeninve seviyesizleþmenin de örneðini sunmaktadýr. Bugünkü perspektiften baktýðýmýzda oradaki kandaþlarýn, akrabalarýn, dindaþlarýn varlýðýna sahip çýkmak, bu koca coðrafyanýn yeni stratejilerinin uygulanmasýnda esas koz olarak deðerlendirilmelidir. Dünyanýn ýsrarla, iþine yarayanlarý gören gözlerinin, iþine yaramayanlarýn da sesine saðýr kalmasý devam ettikçe, coðrafyada akan kanlar durmayacak...