“Arap direniþleri”nin gecikmiþ ve tahrik edilerek adeta yapýmlandýrýlmýþ bir versiyonu Ýran’da yaþanýyor. Devrim’den beri görülen en kapsamlý protestolar, ülkenin Meþhed’de baþlayýp çok sayýda yere yayýlmýþ vaziyette.
Gösterilerin nedeni, týpký Tunus’taki direniþte olduðu gibi ekonomi. Ýran’ýn bozulan ekonomisi nedeniyle kamu ve sosyal harcamalarda kýsýntýya gidilecek olmasý, kitlelerin sokaklara dökülmesinin gerekçesini oluþturuyor. Bununla birlikte, Ýran’da yaþanan sorunlarý daha derinde aramak mümkün... Öncelikle belirtmek gerekir ki ekonomik sorunlarýn tek nedeni olarak Ýran’daki yönetimleri suçlamak mümkün deðil. Zira Ýran yýllardýr aðýr bir ambargo altýnda býrakýldý, Trump ABD’si ambargonun daha da aðýrlaþtýrýlmasýndan yana. Üstelik “Batý” ile iyi geçinme arzusuyla cumhurbaþkanlýðýna seçilmiþ Ruhani’ye raðmen.
Cumhurbaþkaný Ruhani, seçimler öncesinde Ýran’ýn “Batý” ile iliþkilerini düzeltme vaadinde bulunmuþ, ne olursa olsun nükleer görüþme masasýnda kalýnmasý gerektiðini vurgulamýþ ve bu politikanýn da ekonomik geliþmeye katký saðlayacaðýný ileri sürmüþtü.
Ruhani’nin yaklaþýmý, Ýslam Devrimi’nin katý kurallarýna itiraz edenler açýsýndan da baþka nedenlerle desteklenmiþ dolayýsýyla Ýran’ýn sistem dýþý pozisyondan çýkmasý umudu yaratmýþtý. Ancak anlaþýldýðý kadarýyla bu eðilim hem içerideki farklý kesimler tarafýndan tam anlamýyla sahiplenilmedi, hem de ABD ile Rusya tarafýndan pek benimsenmedi.
Ýçeriden gelen tepkilerin kabaca bir kýsmý, ambargolarýn kaldýrýlmasýný saðlayacak adýmlarýn atýlamamasý, siyasal, sosyal ve ekonomik reformlarýn yapýlamamasý ve hükümetin kaynaklarýný baþta Suriye olmak üzere baþka coðrafyalarda savaþarak tüketmesi ile ilgili. Diðer bir kýsým tepki ise Ýslam Devrimi mantýðýndan uzaklaþýldýðý için bu koþullarýn ortaya çýkmýþ olmasý ile iliþkilendiriliyor. Dolayýsýyla hükümet hem muhafazakarlar hem de liberaller tarafýndan eleþtiriliyor. Ayrýca, protestolara karþý alýnan sert önlemler ve kýsýtlamalar da eleþtiri cephesinin geniþlemesine neden oluyor.
Yönetimin bu denli zor bir durumda kalmasýný saðlayacak koþullarýn, ABD ile Rusya’nýn tutumlarýyla hýzlandýðýný da belirtmek gerekiyor.
Rusya, Suriye’de ve hatta Yemen gibi baþka yerlerde kendi maliyetini azaltmak için Ýran’ýn “ilerlemesi”ne katký saðladý. Trump ABD’si ise bu ilerlemeyi terörist devlet tanýmýyla deðerlendirerek desteklediði diðer oyuncularýn, Suudi Arabistan ve Ýsrail’in alan geniþletmelerine olanak saðlamak için kullanma yoluna gitti.
Suudi Arabistan “modernleþirken” Ýran’ýn bunu baþaramamasý gibi durumlarýn da katkýsýyla, Ýran yönetimi bir türlü “Batý” ile normalleþecek zemini bulamadý. DEAÞ’la mücadele etme gerekçesi bile iþe yaramadý; zira bu mücadelenin uzaktaki kahramanlarý ABD ile Rusya olurken içerideki muhatabý yeniden Esad oldu.
Bu durum, Ruhani’nin “Batý ile normalleþme” tercihinin adeta bir cezasý gibi. ABD, kati surette Ýran’ýn sisteme dahil olmasýndan yana deðil; zira bir “düþman” olmaz ise Suudi Arabistan-Ýsrail-Mýsýr ekseninin yeniden kurulmasýnýn anlamý kalmaz. Öte yandan Rusya da bu normalleþmeye karþý. Zira ABD ile iliþkilerinin geliþmesi halinde, Rusya’nýn Ýran’la olan iliþkisini ayný þekilde ikame edebileceði bir baþka bölgesel oyuncu bulunmuyor.
Anlaþýlan Ýran’ýn Ortadoðu’daki etki alanlarýndan çýkmasýný saðlayacak bir süreç yaþanýyor ve bundan rahatsýz olan hiçbir devlet de bulunmuyor. Bu da ne yazýk ki Ýran’ý pek iyi günlerin beklemediðine iþaret ediyor.