Ýran’lý dostlar! Zâlim Þahlýk rejimine karþý yüz binden fazla kurban vererek yürüttüðünüz mücadelelerinize olan ilgimizleve milyonlarýn hançerelerinden yükselen ‘Allah’u Ekber’ ve de ’Lâ Þiîyye- Lâ Sünnîyye.. Hükûmet-i Ýslâmiyye../ Þiîlik ve Sünnîlik yok, (Hedefimiz) Ýslâm Hükûmeti..’ gibi çarpýcý þiarlarýn potasýnda oluþan bir yakýnlýkla ve de taa o zamandan beri hep yanýnýzda olan ve ülkemdeki 12 Eylûl 980 Askerî Darbe Hýyaneti’nden sonra da,1980-88 arasýndaki Ýran -Irak Savaþý’nýn en þiddetli þekilde cereyan ettiði ilk aylarda ülkenize geçen ve aranýzda yýllarca yaþayan birisi olarak bugün, sizlerle ‘dilsûzâne/ gönlü yanýk’ bir sohbette bulunmak istiyorum.
8 yýl süren o uzuuun savaþ yýllarýnda nice acýlarý birlikte taddýk, birlikte gözyaþý döktük.. Bütün emperial güçlerin oynattýðý ve desteklediði ‘Baasçý-laik’ Saddam Huseyn’in dünyasýna, en azýndan fikren birlikte karþý çýktýk.. Halkýnýzýn büyük kitlelerinin sevdiðine þâhid olduðum Beheþtî ve M. Ali Recaî gibi nice seçkin insanlarýnýzýn, Amerikancý marksist gruplarýn bombalarýyla parçalanan cesed parçalarýný taþýyan tâbutlarýn arkasýndan okunan, ‘Anhaa, ezân-ý aþq râkhondend, ez minare-i khûn.. / Onlar, kan minaresinden aþqezânýný okudular..’ gibi yürek daðlayan mersiyelerle yürüdük.
Milâdî-1987 yýlýndaki Hacc mevsiminde, sýrf ‘Amerika, Sovyetler ve Ýsrail’ aleyhindeki sloganlarla baþka ülkelerden katýlan yüzbinlerle yürüdüðümüz için, zâlim Suûdî rejimi güçlerinin saldýrýlarý karþýsýnda 400’den fazla Müslümanlar olarak öldürülüþün ve -beþer planýnda- sahibsiz kalýþýn derin ruhî sancýlarýný birlikte yaþadýk.
Müslüman halklarýn yanlýþ bilgilerle düþman oluþlarýna seyirci mi kalalým?
Birbirine yaþayýþ tarzý bakýmýndan bu kadar yakýn olan iki halkýn, birbirinden bu kadar uzak oluþunun ve kalýþýnýn sebepleri üzerine birlikte kafa yorduk, birlikte çareler düþündük.
Bu yazýda dile getireceðim görüþ ve duygularýmý nicelerinizle, gerek sohbetlerimde, gerek yazýþmalarýmda ve gerekse, Cumhûrî-i Ýslâmî gazetesinde (E. Salâh) ve Keyhan gazetesinde (E. Salâhaddin) imzasýyla ve bir çok dergilerinde 15 yýlý aþkýn bir süre boyunca yazdýðým farsça makalelerle,sizlerle paylaþmaya çalýþtým. Halklarýmýzýn kültür, örf ve âdetlerine yerleþmiþ ve sokaktaki insanlarýn zihinlerine de yerleþmiþ bir takým kýrýntý bilgilerin sevkýyle hattâ yanlýþ ve kasýdlý olarak zihinlere doldurulmuþ olan zehirli yalanlarý açýða çýkarmak yolundaki çabalara o yazýlarda yüzlerce örnek vardýr.
Bu tek taraflý deðildi, bizim halkýmýz içinden bazýlarý da sizin coðrafyanýzdaki halklar hakkýnda benzer temelsiz bilgi ve hattâ zehirli yalanlarý yayýyorlardý. Çoðu, son 500 yýllýk bir geçmiþi olan Safevî ve Osmanlý saltanatlarýnda devlet ve iktidar sahiplerinin zýtlaþmasýndan meydana gelen siyasî husûmetlere her iki tarafdan, ‘Kapýkulu Ulemâsý /Ulemâ-y’-ý Derbâr’ýn Ýslâm adýna diyerek verdikleri fetvâlarla halklarýmýz arasýnda nice soðukluklar ve düþmanlýklar icâd edildiðinden birlikte yakýndýk, yýllarca..
Çünkü, siz 40 yýl öncelerde bir inkýlab yapmýþtýnýz. Ama, o inkýlâbýn kýrýlmasý, baþarýsýzlýða uðratýlmasý için emperial-þeytanî güçler de elbette yýðýnla entrikalara baþvurmuþlardý -vuracaklardý..
Bunlarýn bir kýsmýndan büyük bedeller ödeyerek ve yüz akýyla çýktýnýz; ama, son yýllarda, öyle bir noktaya varýldý ki, kendinizden baþka, diðer Müslüman halklarýn, toplumlarýn maslahat ve hassasiyetlerini görmez oldunuz ve o inkýlaba en büyük darbeyi kendiniz vurdunuz..
Sizler o noktalara gerilerken, bizim toplumumuzda ise,Müslümanlarýn tamamý için olumlu sayýlabilecek, küçümsenmemesi gereken büyük sosyal deðiþimler yaþandý. Ama, bizim toplumumuzun geçirdiði merhaleler inþaallahdaha da iyiye gidecek bir ivme istikametinde geliþirken..Bugün, Ýran’ýn takib ettiði siyaset yüzünden, halklar arasýnda da yeniden bir soðukluk meydana geldiðini görmezlikten gelemeyiz.
Bu satýrlarýn sahibi, geçmiþte, mezheb taassubuyla veya o günlerdeki iktidarlarýn siyasetlerinin gereði olarak verilmiþ olan fetvâlar veya geliþigüzel yazýlmýþ olan kitaplarý kenara koyup, aziz Ýslâm’ýn temel ölçü ve kurallarý içinde hareket etmek gerektiðini düþünen; mezhebî- itiqadî farklýlýklarý,‘Ehl-i Kýble tekfir olunmaz..’ ölçüsüyle büyütmeden halledebilen samimî insanlarýn iki tarafta da hâlâ var olduðuna kalb itminaný içinde inanmaktadýr. Ki, Türkiye’de bugün, ‘Benim dinimin adý Þiîlik veya Sünnîlik deðil, Ýslâm’dýr. Bu mezhebler, Ýslâm’ýn farklý yorumlanmasýndan meydana gelmektedir.’ diyebilen bir anlayýþ, en üst seviyede dile getirilebilmektedir.
Ama, bugün Ýran’ýn bu konuda maalesef, hiç de iç açýcý bir noktada olmadýðýný görüyoruz.
Bu satýrlarýn sahibi, þu veya bu coðrafyaya öncelik tanýmayan; sadece, bugün Müslümanlarýn maslahatý için en doðru olan yol ve çare ne ise, onun esas alýnmasýný isteyen birisidir. Bugün Ýran ve Türkiye, Suriye konusundan dolayý karþý karþýya gelmiþ bulunmaktadýr ve bu konu yeni de olmayýp, Suriye Buhraný’nýn patlak verdiði son 9 senedir, giderek keskinleþmiþ ve bugünkü merhaleye varmýþtýr.
Þahsen, bu gerilimin Rusya tarafýyla o kadar kederlenmiyorum. Çünkü Rusya’dan olumlu bir zâten olamaz. Ama, Ýran ki, Ýslam adýna bir siyaset izlemek iddiasýndadýr, o zaman, onu sorgulamaktan, hatýrlamaktan uzak duramayýz.
Kaldý ki, Rusya’yý Suriye’ye, özellikle de, ‘kuvvetli bir müzakereci’ olarak nitelenen Qaasem Suleymanî’nin Putin’i iknâ etmesiyle getirildiðini’ sýradan birisi deðil, 16-17 yýl Dýþiþleri Bakanlýðý yapan ve hâlen de en üst makamda bulunan Ali Khameneî’nin en üst derecedeki Dýþiþleri Baþdanýþmaný olan Velâyetî açýkça ve gururla beyan etmektedir.
Ýran matbuatýnda ‘Türkiye’nin Suriye’de ne iþi var?’ yazýlarý yer alýrken..
Ve Suriye konusunda, ‘Savaþý Ýran’da vermemek için Suriye’deyiz’ diyerek, en yakýn noktasýnda 300 km. uzaðýnda olduðu Suriye’de askerî danýþman adý altýndaki savaþçýlarýný ve oluþturduðu Haþd-i Þa’bî ve diðer milis güçlerini Suriye’de savaþtýran Ýran, yazýk ki, Suriye’yle 910 km. ortak sýnýrý ve 100 yýl öncesine kadar da 400 yýllýk bir birlikte bulunan Türkiye’ye düþmanca tavýrlar takýnýrken; karþý çýkanlarýnýz hemen hemen yok gibi.. ‘Ýran‘ýn Suriye’de ne aradýðýný ve hele Rusya’yý oraya niçin çektiðini’ sorgula(ya)mýyor ve Türkiye’nin orada, bir yangýnýn kenarýnda olduðunu, kendi evini o yangýndan kurtarmak için tedbir almasý gerektiðini dile getiremiyorsunuz.. Yazýk..
Bütün matbuatýnýzda yazýlanlara deðil, Ýnkýlab Muhafýzlarý Ordusu’nun yayýn organý durumundaki bir internet sitesindesadece dün yayýnlanan yazýlarda bile dile getirilen Türkiye ve Erdoðan düþmanlýðý ve kontrolden geçirilerek yayýnlanan yüzlerce okuyucu yorumlarýnda, en aðýr hakaret ve tehditlerin dile getirilmesine bile göz yuman bir anlayýþ karþýsýnda eseflenmekle yetinmiyor; ‘Ýslam Birliði’ idealini, o ideal adýna hançerleyen bir siyaset izlendiðini sizlere duyurmak, haykýrmak ve uyanabileceðinizi ümid etmek istiyorum.