-NEW YORK-
Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu binasýnýn dördüncü katýnda oluþturulmuþ en fazla altý kiþi alabilen küçük “ikili müzakere” odasýnda buluþan iki karakter, aslýnda Ortadoðu cehenneminin farklý cephelerindeki güçlü devletleri temsil ediyorlardý. Baþbakan Ahmet Davutoðlu, beraberinde Dýþiþleri Bakaný Feridun Sinirlioðlu ve MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’la girdi Ýran Cumhurbaþkaný Ruhani ile toplantýya...
Toplantý sonrasý ülkesinin Cumhurbaþkanýný yolcu edip yeni bir ikili görüþme için mekanda kalan Ýran Dýþiþleri Bakaný Cevad Zarif, belli ki keskin bir zekaya, güçlü hafýzaya sahip. Aþina bakýþý görünce, “Beni Ýstanbul’dan hatýrlýyorsunuz” diye söze girdim. “Türkiye ve Ýran, özellikle Suriye’de kalýcý barýþý saðlama þansýný yakalar mý” diye devam ettim. Verdiði yanýt kýsa ve ilginçti: Deneyeceðiz.
Zarif dünya diplomasisinin krema tabakasýndan, kelimeleri kullanma ustasý. Yanýtýn Türkiye-Ýran iþbirliðinin önünde ciddi engeller olduðunu ifade ettiðini çok iyi biliyor.
“O zaman, anladýðým kadarýyla Suriye’de iki ülke birlikte yaþama (cohabitation) yolunu arayacak” diye sürdürdüm. Biraz gerildi. “Ýþbirliði (cooperation) kavramý varken neden o kavrama yöneldin? Burada iþbirliði yollarýný arýyoruz” dedi.
“Taraflarýn izlediði tutum uzlaþmaz çeliþki olarak yansýyor, belki birbirine dokunmadan var olmak bir yoldur” diye üsteleyince, “Hayýr, buradaki toplantý mükemmeldi ve birlikte çalýþmanýn yollarýný bulacaðýz” demekle yetindi.
ÇOK YÖNLÜ “BÜYÜK” SORUN
Türkiye ve Ýran ancak, “ihtiyatlý” gerginlik olarak adlandýrýlabilecek bu durumu, krize dönüþtürmeden sürdürmenin yollarýný arýyor. Konu, yalnýz, Suriye’deki geliþmelere de dayanmýyor.
Dýþarýdan Suriye üzerinde aðýrlýðýný ispatlamýþ gözüken Ýran, bir Türk diplomatýn ifadesiyle pek de rahat deðil: Rusya, Esed’siz bir Suriye’de varlýðýný koruyabilir, Putin’in son açýklamalarý da böyle bir Suriye’ye ilerlediðimizi gösteriyor ama Ýran, Esed’siz yapamaz. Esed’in gitmesi, Ýran’ýn yalnýz Suriye’de deðil, Lübnan’ýn güneyindeki Hizbullah bölgesinde de gücünün kýrýlmasý anlamýna geliyor. Yýllarýn yatýrýmý bir anda yok olabilir. Bu nedenle, Türkiye’nin Esed’siz Suriye yaklaþýmýna asla yanaþmayacak.
Sorun bununla da sýnýrlý deðil kuþkusuz... Türk diplomatlarýn hiçbir zaman yüksek sesle ifade etmediði, hatta bu konudaki sorularý bile yanýtlamak istemedikleri asýl geliþme, Ýran’ýn “Kürt kartý” konusundaki son manevralarý görünüyor.
Bilgiler net: PKK, Paralel Yapý’nýn 17-25 Aralýk darbe giriþiminden sonra çözüm sürecinde kulvar deðiþtirdi. Ýran, bu geliþme sonrasýnda Kuzey Irak’taki Goran, Kürdistan Yurtseverler Birliði ve PKK’yý Barzani’nin gitmesi hedefinde birleþtirdi. Türkiye ile iyi iliþkiler içindeki Barzani’nin üzerine oynayarak, bölgedeki Kürt siyasetini kontrol altýna almaya çalýþtý.
Baþbakan Ahmet Davutoðlu’nun, ABD’deki Türk toplumu yöneticileriyle Wardorf Astoria’daki toplantýsýndaki konuþmasýnda “Huzur ve Demokrasi Harekatý” olarak nitelediði PKK’ya karþý harekat, Ýran’ýn bu ataklarýný boþa çýkardý.
HAREKAT OYUNU BOZDU
PKK vurulurken, Ýran’ýn doðrudan temas halinde olduðu ve Baas rejimiyle de baðlantýsýný güçlendirdiði PYD zayýfladý. PKK ölüm-kalým derdine düþünce Barzani rahatladý, Goran ve KYB’yi siyasette etkisiz hale getirmeyi baþardý. Öyle ki, Suriye’nin kuzeyine, Suriyeli 5 bin peþmergeyi sürme þansý yakaladý, Türkiye bu adýmý olumlu bir stratejik geliþme olarak deðerlendiriyor. Türkiye’nin PKK ile ayný anda DAEÞ’i vurmasý (Davutoðlu, Türk toplumuyla toplantýda ilk kez, Suriye’de DAEÞ, Kuzey Irak’ta PKK mühimmat depolarýnýn Türk uçaklarý tarafýndan düzenli olarak bombalandýðýný ifade etti) PKK’nýn meþruiyet arayýþýný durdurdu, Ýran’ýn DAEÞ’e karþý savaþabilecek tek bölge ülkesi olduðu efsanesini de yýktý.
Bütün bu geliþmeler çerçevesinde Ýran’la iliþkilerin zorluðunu sorduðum bir Türk diplomatýn yaklaþýmý ise ilginçti: Bu tür müzakere buluþmalarýnda en azýndan Ýran’la konuþarak anlaþamayacaðýmýzý bir kez daha anlamýþ oluyoruz.
DIPLOMASININ ROTASI: AB
Davutoðlu’nun Alman Þansölye Merkel’den sonra Fransa Cumhurbaþkaný Hollande ile yaptýðý görüþme gerçeði ortaya koydu: Türkiye-AB iliþkisi çok kýsa süre içinde beklenilenden daha hýzlý ýsýnacak. Bu kez dünya gerçekleri iki tarafý da ortak hedeflerde birleþtiriyor. Davutoðlu-Hollande görüþmesinde de konu Suriye ve mülteci kriziydi.
Avrupa, yaþamakta olduðu mülteci sorununu Türkiye ile ortak hareket ederek çözebileceðini çok iyi anlamýþ durumda. Türkiye ise, çok krizli bir coðrafyada istikrarlý iliþkinin Avrupa’da þekilleneceðini düþünüyor. Nitekim, Davutoðlu’nun, Norveç Baþbakaný Solberg, Yunan Baþbakan Çipras, AB Konseyi Baþkaný Tusk, Ýsveç Baþbakaný Löfven’i kapsayan görüþmeleri de bu gerçeði iþaret ediyor.