Fehmi KORU
Fehmi KORU
fkoru@stargazete.com
Tüm Yazıları

İrfan mı, âkil olmak mı? Hangisi?

Kimin fikriyse, bir süreden beri bir ‘âkil insan’ arayışına girildi. Her gazete, her televizyon kanalı kendi tercihini de yansıtan bir ‘âkil insanlar’ listesi yayımlıyor. Herkesin tanıdığı isimler bunlar ve kendilerinden ‘Kürt sorunu’ konusunda bir şeyler bekleniyor...

Çeşitli listelere göz attığımda gördüğüm şu: Listelerde yer alanlar gerçekten ‘âkil’ sıfatını fazlasıyla hak eden, bir çok bakımdan topluma öncülük edebilecek insanlar... Tek tek taşıdıkları değerin biraraya gelip heyet teşkil ettiklerinde daha da artacağına hiç kuşkum yok.

Ancak şu sırada ihtiyaç duyulan, ‘âkil insanlar’ kavramıyla ifadesini bulan türden kişilerden yararlanarak kamu diplomasisi yürütmek midir? Eğer böyleyse, ‘âkil’ olmaları bir PR uzmanı gibi sürecin faziletlerini topluma aktarmaya da izin verebiliyorsa, değişik listelerde yer alanların hepsine hiç düşünmeksizin görev verilebilir. Tavsiyem, gazetelerde yer alan listelerden bir ana-liste çıkarıp şimdiye kadar adları ‘âkil’ olarak telâffuz edilmiş ve görev almayı düşünen herkese, hiçbirini bundan mahrum etmeksizin, davet çıkarılmasıdır.

Türkiye değerlerini sonuna kadar kullanması gereken bir ülke çünkü.

Daveti kim çıkaracak? Öyle anlaşılıyor ki, sorunun çözümünde öncülüğü elinde tutan Başbakan Tayyip Erdoğan ile hükümetinden bekleniyor davet... Galiba  ‘âkil insan’ sayılmak biraz da bunun için önemli. Acaba İmralı da ‘âkil insan’ seçiminde tercih kullanacak mı? Yoksa hükümetin listesiyle İmralı’nın listesi paçalı mı yapılacak?

Ülkeyi terk etmeleri beklenen militanlar için yasa çıkarılmasından şimdiye kadar kamuoyuyla paylaşılmış görüşlerin hayata nasıl geçirileceğine kadar bir dizi muğlak konu var ve bunların açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

Listede yer alanlar zaten görüşleri bilinen kişiler; onların delâletiyle yürünecek yol boyunca çıkacak ihtilâflar veya aykırı bakış açılarını bizzat kendilerinin çözmesi beklenecektir.

Umarım, şimdiye kadar olduğu gibi, ihtilâfları ortadan kaldırayım diye çaba gösterirken yeni tartışmalara yol açmazlar...

Bu tereddüt de beni ‘âkil insan’ arayışında farklı bir teklifte bulunmaya sevk ediyor: Kamuoyu önüne görüşleriyle çıkan, ne düşündüğü bilinen isimleri ortaya sürmek yerine, heyeti ‘âkil’ olmasına ‘âkil’, ama fazla göz önünde olmayan birileri oluştursa...

Hiç ihtilâf çıkmayacağını iddia edemem, ancak ‘az bilinir âkiller’ devrede olursa, egosu yüksek insanlardan oluşan bir ‘âkiller heyeti’nden daha az gürültü çıkaracaklarına eminim.

En doğrusu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in İzmir için tavsiye ettiği ‘irfan odaklı anlayış’ etrafında bir birlikteliği bütün ülke için düşünmek olmasın?

Akıl ve ona eşlik edecek bilgi elbette önemli; ancak onlardan daha önemli olan doğru ve dürüst iyi insanlar olmak ve herkesin iyiliğini istemektir. Yani ‘irfan sahibi olmak’... Böyleleri bazen ‘çarıklı erkânıharpler’ arasında daha fazla bulunuyor da...

Karar verelim artık: ‘Terör sorunu’ ile birlikte çözülmesi beklenen ‘Kürt sorunu’ konusunda ihtiyaç ‘âkil’ insana mı, yoksa ‘irfan’ sahibine midir?

Benim cevabım belli.