Almanya’da bir çikolata firmasý, Avrupa Futbol Þampiyonasý için bir reklam kampanyasý yaptý. Yumurta þeklindeki çikolatalarý açýnca içinden oyuncak çýkýyor, dolayýsýyla bu ürün çocuklar için üretiliyor.
Kampanya, Almanya milli futbol takýmý oyuncularýnýn çocukluk resimlerinin çikolata paketlerinin üzerinde yer almasý þeklinde yapýlmýþ. Artýk hemen hiç bir spor ekibi tornadan ayný biçimde çýkmýþ insanlardan oluþmadýðýna göre, Almanya milli takýmý da farklý ýrk, din ve etnik kökene sahip sporculardan kurulu. Hal böyle olunca da, çikolata kutusunda yer alan resimlerdeki çocuklar birbirine benzemiyor. Ancak mesele, resimlerin birbirine benzememesinde deðil, çocuklarýn hepsinin sarýþýn ve mavi gözlü olmamasýnda.
Özellikle babasý Ganalý olan Jerome Boateng ile Türk Ýlkay Gündoðan görüntüyü bozan kiþiler olarak öne çýkýyor. Takým kadrosunda Sierra Leoneli, Tunuslu, Ýspanyol ve Fransýz olup pek de Almana benzemeyen oyuncular da var. Ama nedense basýna bu iki isim çýkmýþ.
Çikolata üzerinden ýrkçýlýk
Konunun basýna taþýnmasýnýn nedeni ise, “Batýnýn Ýslamlaþmasýna Karþý Yurtsever Avrupalýlar” yani kýsa adýyla Pegida’nýn bu ürünleri boykot çaðýrýsý. Bir zamanlar benzer tartýþma bir Ýtalyan giyim firmasýnýn “renklerin birleþmesi”ni konu ettiði logosunda farklý renk ve ýrktan çocuklarýn resimleri kullanmasýyla yaþanmýþtý. Firma, benzer ýrkçý tepkilerle uðraþmýþ, hatta davalara konu olmuþtu. Bugün o tartýþma geride kalmýþ ve insanlarýn gözü o logoya alýþmýþ olsa da, anlaþýlan göz sinirlerinin ulaþtýðý beyinler hala farklýlýklara alýþamamýþ.
Sorunun derinliði, sadece farklý renk ya da ýrklarý kendi ülkesinde görmek istemeyenlerin giderek artmasýnda deðil; bu farklýlýðýn Müslümanlara dayandýrýlmasýnda. Dolayýsýyla istenmeyenlerin kökeni, ýrký ya da rengi deðil, inancý belirleyici oluyor.
Ýslam karþýtlýðýnýn geldiði noktayý göstermesi bakýmýndan son derece vahim bir örnek. Avrupa’da yükselen ýrkçýlýðýn hedefinde Müslümanlar bulunuyor ve Ýslam dünyasýnda yaþananlar da bu sürece hiç olumlu katký saðlamýyor.
Tokalaþma üzerinden ýrkçýlýk
Ýslam karþýtlýðý güçlendikçe, olabilecekleri tahmin etmek zor olmaz. Zira tarih, istenmeyen inanç gruplarýna diðerlerinin neler yaptýðýyla dolu. Pegida zihniyetindekiler ya Avrupa’daki Müslümanlarý kovacaklar, ya bezdirip kendilerinin gitmesini saðlayacaklar, ya yok etmenin yollarýný arayacaklar ya da zorla inanç biçimlerini deðiþtirmeye çalýþacaklar.
Almanya’dakilerin hangi yöntemi seçeceðini bilemeyiz, ama mesela Ýsviçre’de bir yöntem bulunmuþ; onu pekala örnek alabilirler.
Ýsviçre’nin Basel-Landschafd kantonunda, 2001 yýlýnda bu ülkeye göçmüþ Suriyeli bir ailenin 14 ve 15 yaþýndaki çocuklarý, okulda öðretmenin elini sýkmak istememiþler. Konu büyümüþ ve eðitim dairesine kadar gelmiþ. Daire, “kadýn-erkek eþitliði, kamu yararý ve yabancýlarýn entegrasyonu” konularýnýn din özgürlüðünden önce geldiði yönünde karar almýþ ve el sýkýlmamasýný da para cezasýna baðlamýþ.
Yani çocuklar ille her sabah öðretmenin elini sýkacak ve her yer cennet olacak; yoksa para cezasý kesilecek. Ýyi ki hapis cezasý öngörülmemiþ. Ne kýymetli eli varmýþ o öðretmenin ki, bir kamu yararý oluþturmuþ. Çocuklar o eli sýkýnca topluma fevkalade biçimde entegre olur mu, orasýný bu kararý verenler düþünsün. Ancak muhtemelen Suriyeli ailenin canlarýný kurtarýp sýðýndýklarý bu uygarlýk merkezine olan inançlarý epeyce sarsýlmýþtýr. Zira bu, insanlarýn kendi inancýna göre deðil, baþkalarýnýn inanç ve davranýþlarýna göre yaþamasýný istemek demek.