Siyasi partilerin seçimlere giderken neler vaat edip neleri hedeflerine koyabileceklerini anlamak için Türkiye’ye, özellikle de muhalefet partilerine bakmak yeterli aslýnda. Ancak belirtmek gerekir ki beterin beteri örnekler var, üstelik bu örnekleri geliþmiþ demokrasiye sahip Avrupa ülkelerinde bile görmek mümkün.
Bilinen örneklerden birisi Sarkozy idi. Türkiye’nin Avrupa’da yeri olmadýðýný savunarak çok sayýda Fransýz’ýn hislerine tercüman olup devlet baþkaný olan Sarkozy, yeniden cumhurbaþkaný seçilebilmek için hedefine Afro-Arap Fransýz yurttaþlarýný ve Romanlarý koymuþtu. Genellikle banliyölerde yaþayan Arap yurttaþlarý son derece ayýrýmcý sýfatlarla nitelemiþ, Romanlarý da þehirlerden sürmeye kalkmýþtý. Toplayýp toplayýp þehir dýþýna gönderilen Romanlarýn oralarda kalmalarý için çirkin bloklar halinde apartmanlar yaptýrmýþ, bunu ret eden Romanlar da evlere keçi ve koyunlarýný yerleþtirip kendileri çadýrlarda kalmaya devam etmiþlerdi.
Sarkozy Romanlarla ya da banliyölerdekilerle mücadelesini hem hukuksal hem de siyasi olarak kaybetmiþ, cumhurbaþkanlýðý koltuðunu da Hollande’a kaptýrmýþtý.
Türkçe sokakta yasak
Þimdi yeniden siyasete dönmüþ olmakla birlikte, aradan geçen zaman zarfýnda yabancý düþmanlýðý üzerine siyaset yapma iþini Ulusal Cephe’ye kaptýrdýðý söylenebilir; kim bilir belki yeniden Türkiye’yi hedefine koyabilir.
Sarkozy’yi þahsýna münhasýr bir figür olarak bir yana býrakýrsak, çarpýcý örnekler için baþka ülkelere, örneðin Almanya’ya bakabiliriz.
1949’dan beri hemen her hükümetin küçük ortaðý olarak iktidarlarda yer almýþ olan Hür Demokrat Parti, 2013 federal seçimlerine giderken bir çok muhafazakar Alman partisi gibi hedefine Türkiye kökenlileri yerleþtirmiþti. Seçim kampanyasý sýrasýnda savunduðu tezlerden birisi, kamusal alanlarda, yollarda, marketlerde okullardaki teneffüslerde bile Türkiye kökenlilerin aralarýnda Türkçe konuþmalarýnýn yasaklanmasýydý.
Çarþý pazarda annelerin çocuklarýna “ dur evladým koþma” falan demelerine ya da okulda çocuklardan birinin arkadaþýna, “silgin var mý?” diye sormasýna nasýl engel olacaklardý acaba? Kim bilir belki küçüklerin aðýzlarýna biber sürmeyi, büyükleri de hapse atmayý düþünüyorlardý. Ne de olsa, hür demokrat insanlardý. Neyse ki bu rafine siyasetleri tutmadý ve seçimlerde barajýn altýnda kaldýlar.
Türkçe evde yasak
Þu sýralar, yine Almanya’da Hýristiyan Sosyal Birlik Partisi kongreye gidiyor. Bu parti, Merkel’in liderliðini yaptýðý Hýristiyan Demokrat Birliði’nin kardeþ partisi olarak biliniyor; nasýl olsa isminde demokrat sözcüðü olmadýðý için de daha rahat ayýrýmcýlýk siyaseti güdüyor.
Partinin temel sloganý özgürlük. Bu slogan çerçevesinde de Türkiye kökenlilerin evlerinde bile Türkçe konuþmalarýnýn yasaklanmasýný öneriyor. Yakýþýr. Almanya’da yaþayan Türkiye kökenliler Almanca bilmiyorlarsa, bundan böyle evde el kol hareketleriyle ya da kaþlarýný gözlerini oynatarak iletiþim kuracaklar demek ki. Tabi aile fertleri Ýngilizce, Çince ya da Hinduca biliyorlarsa, o zaman fiziken yorulmalarýna gerek kalmayacak, gül gibi anlaþýp gidecekler.
Diyelim ki böyle bir yasak geldi; evde Türkçe konuþulmasý nasýl engellenecek acaba? Biraz masraflý ama kesin çözüm her eve kamera konmasý olabilir. Diðer çözüm, komþularýn Türkiye kökenlilerin evlerini dinlemeleri ve þikayet etmeleri biçiminde geliþebilir. Alman komþu Türkçe konuþaný ihbar edebilir, ya da geleneksel yöntemle kapýlarýna kýrmýzý boyayla çarpý iþareti konulur. Sonra banyoda yýkanýrken Türkçe türkü söyleyen babanýn ailesi kamyona bindirilip bir kampa götürülür. Kampta zorla Almanca konuþturulur; sonra o Türkler Almanlarý ve Almancayý çok sever. Bu partinin akýbeti ne olacak acaba?