Irkçýlýkla birlikte iniþe geçen Avrupa

Fransa seçimlerinin gidiþatý, söylenen sloganlar, verilen vaatler ve Avrupa Birliði’ndeki artan ýrkçýlýk dalgasý, geniþ coðrafyanýn giderek tabii siyasi ahvaline dönüþmenin bir baþka ispatýdýr.

Marine Le Pen; aþýrý ýrkçý söylemleri ile zamanýnda babasýnýn siyaset yapma üslubunu hatýrlatmaktadýr. Lakin bu haliyle bile babasýndan “daha demokrat ve cumhuriyetçi” olarak anýlmasý bile, Avrupa’nýn geldiði vahim durumun göstergesidir. Baba Jean Marie Le Pen; Ulusal Cephenin kurucusu, aþýrý saðýn temsilcisi olma hikâyesine baktýðýmýzda; Ýkinci Dünya Savaþý'nda, Almanya istilasýna karþý koyan direniþe katýlan bir geçmiþi söz konusudur. Bir nevi Almanya’daki faþizm dalgasýnýn karþýsýna dikilen Fransýz milliyetçiliði dalgasýnýn bir bireyi olarak karþýmýza geçmekteydi.

Avrupa; Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý kendini toparlama kararý verirken, ittifak kurma çabalarýnýn arkasýnda yatan þeyin bir detayý da, Avrupa’nýn kendi içindeki parçalanmadan kurtarma idi. Çünkü tarihten görülen o ki; Avrupa bir fikir ve idea etrafýnda birleþemedikçe, kendi arasýnda ýrkçýlýk dalgasýna kendini kaptýrarak, bölünüp yok olmakla karþý karþýya kalabilir.

Günümüzün jeostrateji hatlarý, Avrupa kýtasýnýn da tenezzülünü tetiklemektedir. Bu durum yeni siyaset dilinin içeriðini göstermekte. Toplumlarýn, sosyolojik tutumunu anlatmakta bize!

Fransa’ya baktýðýmýzda, tarihi geçmiþinde Charles De Gaulle gibi çok önemli siyaset ustasý iþ yapmaktaydý. Hatta bir dönem Fransýz toplumu, onun tekliflerini anlayamadý. Uzun sürelik siyaset sahnesinden, adeta küserek uzaklaþmasý, bunun tanýmý idi. Toplumunun uzun yýllar sonrasý Charles De Gaulle’e yeniden siyasete dön çaðrýsý yapmasý, Fransýz toplumunun aþýrý ýrkçý ortama pek yakýn mesafede olmayacaðýný da göstermekteydi. Fransýzlarýn durumu, Almanya ve Almanlardan biraz farklýdýr haliyle. Arap dünyasýna yakýn meraklarý ve sömürge geçmiþleri söz konusudur. Ortadoðu; Fransa için jeostratejik silahtýr. Peki, neden bu kadar aþýrý söylemlere sahne olmakta Fransa? Buraya dikkat etmemiz gerekiyor! Aþýrý söylemler, “talip olduðun bölgelere bir daha geri dönmeyeceksin” anlamý taþýmýyor mu? Fransa; sömürge olarak baktýðý bölgelerinden vazgeçme isteðinde mi? Le Pen’le birlikte artan bu ýrkçý politikalar sonucunda, bunun pekiþeceði aþikâr deðil mi?

Ýþte tam da bu nedenle Fransa’nýn geniþleme hedefinden ayrýlmayacaðý söz konusu olduðunu hatýrlatmakta yarar vardýr. Aynen babasý dönemindeki 2002 seçimlerinde olduðu gibi Fransýz toplumu karþý olsa bile “aþýrý ýrkçý söylemin karsýsýnda kim varsa, oyunu ona verecektir” gibi durmaktadýr. Baba Le Pen dönemin adaylarýndan ve sonra baþkan olan Jacgues Chirac’la kýyaslanmayacak kadar daha fazla reytinge sahip idi. Hatta Chirac; yolsuzluk olaylarýyla birlikte bayaðý etki kaybetmiþ durumda idi. Lakin Fransýz sosyolojisi ve siyasi odaklar, baba Le Pen’in yerine, yolsuzlukla itham edilen Chirac’ýn baþa gelmesini tercih etmiþ oldular.

Þimdi Marine Le Pen’e baktýðýmýzda da ayný havanýn hâkimiyeti söz konusudur. Marine Le Pen, Ermeni diasporasýna fazlasýyla sýcak bakmakta. Hatta öyle ileri gitmiþ ki, Azerbaycan’ýn Ermenistan tarafýndan iþgal edilmiþ Yukarý Karabað topraklarýnýn, Ermenistan arazisi olarak tanýyacaðýný ilan etmiþ durumda. Diðer taraftan ayný vaadi diðer aday Emmanuel Macron da seslendirmektedir.

Bu, Fransa’nýn genel bakýþ açýsýný sergileyen bir tutum. Zira Fransa da, ABD gibi 1991 baðýmsýzlýk tanýmýný yaparken BM’deki oylamada, Ukrayna ve Gürcistan’dan farklý olarak Azerbaycan’ýn toprak bütünlüðü oylamasýnda tarafsýz kalmýþtýr. Yani bu bütünlüðü tanýmamýþtýr. Ne komedi ki, bu duruma raðmen Yukarý Karabað’ýn kaderini AGÝT’in Minsk grubunda eþ baþkanlar olan ABD ve Fransa belirlemektedir. Ýþte “Hristiyan kulübü haçlý zihniyeti devam ediyor” derken esasýnda bu tutumlarý öngörerek böyle bir tespiti savunmaktayýz.

Ýlk tur sonuçlarýna baktýðýmýzda, Le Pen yüksek oy almýþ olduðu gözükmektedir. Lakin Emmanuel Macron ileride gözükmektedir. Le Pen’in aþýrý ýrkçý tutumundan sadece Müslümanlar deðil, Yahudilerin de pay aldýðý gözükmektedir. Ýþte o nedenle “Macron’un geçmiþine dikkat edilmelidir” diyorum. Büyük Yahudi ailelerinin þirketlerinde çalýþmýþ olan Macron’un sonunda destek alacaðý odaklarýndan birini ve belki de en önemlisinin Yahudi lobisi olacaðýný okumamýz lazým. Ve elbette yukarýda iþaret ettiðim gibi Fransýz derin sosyolojisi, sol cenah ve Avrupa Birliði’nden aldýðý destekle Macron’u analiz etmemiz lazým. Bu seçimlerle 2002 seçimleri arasýndaki benzerlikleri okuduðumuzda Fransýz Devleti aþýrý ucu tercih etmeyeceðini öngörmemiz mümkündür. Lakin bu durum, Fransa ile birlikte tüm Avrupa’yý ahusuna alan aþýrý milliyetçi gidiþatý önleyemeyecek. Ýþte Avrupa için sonun baþlangýcý da burasýdýr...