İş arayanlar dikkat! Hayalinizdeki işe yerleşmenin 10 altın kuralı

Bu yazım, iş aramaya hazırlanan, iş aramaya yeni başlamış ya da uzun zamandır iş arayan gençlere yönelik. Çevrenizde iş arayan kim varsa bu yazıyı onlarla paylaşın, bir bakarsınız paylaştığınız kişilerin hayatları için birlikte önemli bir değişime vesile oluruz.

Okulların tatile girmesine az bir zaman kaldı. Yüzlerce üniversite yüzbinlerce mezun vermeye hazırlanıyor. Mezun olmaya hazırlanan yüzbinlerce genç şimdiden işe girebilme telaşına düştü bile.

İş arama evresindeki gençlerin %66’sının gizli depresyon yaşadığını biliyor muydunuz?

Peki bu %66’nın içinde en iyi okullardan mezun, en yüksek ortalamalı gençlerin de bulunduğunu?

Peki size, işe yerleşme konusunda adayın okuduğu okuldan, notlarından kısacası özgeçmişinden çok daha önemlisinin adayın psikolojisini nasıl yönettiği olduğunu söylesem?

 Ezberler biraz olsun bozulduysa,iş arama ve iş bulma sürecinin bilinmeyen sihirli formüllerine geçelim.

1- İş arama sürecine başladığınız andan itibaren kendinize bir zaman aralığı belirleyin. Örneğin 6 ay. Bu 6 aya “Doğru işi seçme sürecim” adını verin. Yani 3 ay geçtiğinde psikolojik olarak “3 aydır işsiz” değil, “Doğru işe yerleşmek için 3 ayı daha olan”bir aday olacaksınız. Bu sizi iş arayan büyük kitlenin %66’sının önüne geçirecek.

2- İş arayanın en büyük belalısı konu-komşu ve yakın akrabadır. Bu tehlikeli grubu, zamansız saatlerde evinizi arayarak annenizin sessiz-sedasız konuşmasından tanıyabilirsiniz. “Ne oldu sizin oğlanın/kızın iş işi” sorusu işe önce annenizi, sonra sizi etkisiz hale getirir. Şimdi onlara ters psikoloji yapma zamanı. Çevreden gelen tüm sorulara “Doğru işi seçmek için biraz daha zamana ihtiyacım var” deyin, dedirtin.

3- Olumsuz geçen iş görüşmelerini anında unutun, bu süreci iyi yönetmezseniz arka arkaya geçen üç kötü iş görüşmesinden sonra dördüncü görüşmeye girerken psikolojiniz “Yine olmayacak / ya yine olmazsa? / yoksa hiç bulamayacak mıyım?” sorularına bulanacak. Buna psikolojide “Öğrenilmiş çaresizlik” deniyor. O çaresizlik yüzünüzdeyken bu kez de iş görüşmeleri kötü geçmeye başlayacak, buna da kendini gerçekleştiren kehanet deniyor. Her görüşmenin, her tanışmanın, her yeni şirketin yepyeni bir fırsat olduğunu unutmayın. Bir de şunu unutmayın, eğer güneş her gün bıkmadan, usanmadan yeniden doğuyorsa henüz hiçbir şey bitmemiş demektir.

4- İş arama sürecinin bomboş geçen bir zamana dönüşmesine asla izin vermeyin. Eninde sonunda o iş sizin olacak, o güne kadarki günler neden boşa gitsin? Spora mı meraklısınız? Alın size keyifle spor yapılacak günler. Hobiniz mi var, doğru işi arama dışındaki zamanınızı o hobinizle doldurun. İşsiz kaldığınız, iş bulamadığınız günden değil, kendinizi geliştirmeyi bıraktığınız günden korkun.

5- İş görüşmelerinde “Ne kadar maaş bekliyorsunuz?” sorusunda çok kesin, çok kati olmayın, pazarlık payı bırakın. Önemli olan o işe girmek değil, o ilk maaş iyi bir çalışan için sadece bir basamak. İşe girer girmez kendinizi gösterip o maaşı ikiye, üçe katlamanız mümkün. Ama önce o kapıdan girmeniz gerek, unutmayın.

 6- Şunu hiçbir zaman unutmayın, sizin o işe ihtiyacınız olduğu kadar, o işin ve işverenin de size ihtiyacı var. Kimse size hayır hasenat için iş vermiyor. Bunun karşılıklı bir ticari anlaşma olduğunu unutmayın, işveren parasını koyuyor, siz de emek ve zamanınızı, ortak oluyorsunuz bir nevi. Bu maddeyi okuyup da gidip patrona “Nasılsın ortak?” diye sormayın elbette ama işverene karşı aşağılık kompleksine girmeye de hiç gerek yok. Tekrarlıyorum, siz o işi ararken, o işveren de sizi arıyor, unutmayın.

7- Kendinize güvenin, hiç kimse olmaya, kimse gibi görünmeye çalışmayın.  İş görüşmesine gidin ve kendiniz olun. Sadece işe girebilmek için kendinizden ödün vermeyin, yapamayacağınız şeyleri söylemeyin. Sizi zorlayacak şartları kabul edip de mutsuz bir geleceğin sözleşmesini imzalamayın.

8- İşe girmeye evlilik gözüyle bakmayın, biraz da risk almak gerekiyor. Denemeden yapıp yapamayacağınızı bilemeyeceğiniz işler olacak. “CV’mde kısa süreli çalışma görünmesin” diye düşünmek size fırsatları teptirmesin.

9- Sadece kendi okuduğunuz bölüme, sadece kendi uzmanlık alanınıza takılıp kalmayın. Farklı iş disiplinleriyle tanışmaktan, kendinizi zenginleştirmekten korkmayın. Elbette CV’nizi birbirinden alakasız işlerle doldurmayın ama başarılı iş insanları arasında yapılan bir araştırma %58’inin okuduğu bölümle alakasız işler yaptığını gösteriyor.

10- İş ararken herkesin denediği yolların biraz dışına çıkın, kariyer sitelerindeki milyonlarca satırlık veritabanındaki bir satır olmanın ötesine geçin, şirketleri araştırın, o şirketlerin yöneticilerini araştırın, onlarla LinkedIn’den, twitter’dan iletişime geçin, eğer fırsat bulabilirseniz şirketlerini tanımak için onlarla bir çay içmek istediğinizi söyleyerek ziyaret edin. İşe girişteki çevre faktörünü unutmayın, Türkiye’de işe alımın hala yüksek oranda tanıdık vasıtasıyla olduğunu hesaba katın.

Hiç endişe etmeyin, Türkiye’de iş bulamadığından şikayet edenler olduğu gibi, iyi, sadık, öğrenmeye açık çalışan bulamamaktan şikayet eden işverenlerin de sayısı hiç azımsanamayacak miktarda.

Çalıştığı işte mutsuz, sabahları ayaklarınız geri geri gidenlerden olmak işsiz olmaktan daha korkutucudur. Siz yeter ki kendinize güvenin, kendinize inanın, en iyisini yapmaya çalışın, iş aradığınız, bunaldığınız bu günleri gülümseyerek hatırlayacağınız günler yakındır!