Rize’de Atatürk heykelinin yeri deðiþtirilmiþ... Niye böyle bir þey yapýldý, bilmiyorum.
Bana, “þehir planlamacýlýðý”na iliþkin bir tasarrufmuþ gibi geliyor.
Hayýr, öyle deðilmiþ.
Bütün tersaneleri zapt eden gerici kafa, artýk Atatürk’ün heykellerini de söküp atýyormuþ alanlardan.
Son zamanlarda, “O olmasaydý...” tadýnda yazýlar yazan ve sürekli Atatürkçülüðünü gerekçelendiren bir Hürriyet gazetesi yazarý da, Atatürk heykelinin söküldüðü eski kaide üzerinde poz veren bir iþçiyi almýþ köþesine, bir güzel pataklýyor.
Nasýl cesurca laflar...
Nasýl yakasý açýlmadýk küfürler...
Bir aralar “filozof” edasýyla bu mahallelerde dolaþan, biz Heidegger olmasýný beklerken gittiði adreste Murat Uyurkulak olan bir þahýs da, “Heykeli vinçle kaldýrdýnýz... Atatürk sevgisini gönüllerden sökecek vinci nereden bulacaksýnýz?” gibilerden laflar ediyordu.
Bu iki yiðidi temin edelim:
Kimsenin Atatürk’le bir alýp veremediði yok.
Devletimizin kurucusudur, milli mücadelenin tamama erdiricisidir ve ilk Cumhurbaþkanýmýzdýr.
Eleþtirilebilir ama saygýsýzlýk yapmak kimsenin haddine deðildir.
Suçtur.
Suçun da ötesinde, ayýptýr.
Eski kaide üzerinde poz veren iþçi de saygýsýzlýk yapmýyor, kendince (lüzumsuz) bir “hoþluk” yaratýyor.
Ýþçidir diye hakaret etmeyelim.
Haddimizi, hududumuzu ve edebimizi bilelim!
Bediüzzaman’ýn arkasýna gizlenme Kâzým!
Kazým Güleçyüzdenilen terbiyesiz adam küfürlerine devam ediyor.
Efendim “köpek” ve “it gibi ürüyor” sözleri küfür deðilmiþ...
Utanmadan bunlarý yazýyor. “Bunun neresinde küfür var?” diye soruyor.
Bu sözleri Bediüzzaman’dan almýþ...
Bu durumda Bediüzzaman da mý “küfürbaz” oluyormuþ!
Görüyorsunuz deðil mi?
Küfürbazlýðý kurnazlýkla taçlandýran Kâzým’ýn, küfürlerine utanmadan Bediüzzaman’ý nasýl alet ettiðini ve yine utanmadan üstad bellediði zata nasýl bühtanda bulunduðunu görüyorsunuz...
Hâkim karþýsýnda da bu savunmayý mý yapacaksýn Kazým? “Ben söylemedim, Bediüzzaman söyledi” mi diyeceksin? Bu þekilde mi sýyýracaksýn Fetullah yancýlýðýndan?
Efendim, “adýnýn dahi geçmediði iki satýrlýk tweetlere köþeler dolusu cevap yetiþtirme hünerini sergileyen bu þahýs...”
Kâzým laf kalabalýðýna getirerek sýyýrmaya çalýþýyor ama kendisi de çok iyi biliyor ki, “Savanora üzerinden Saray’ý savunanlar...” diye tahfifle karþýladýðý kiþi bu satýrlarýn yazarýdýr.
Baþka kim Savanora örneðini vermiþ?
Kâzým açýklasa da öðrensek.
Kaldý ki, “müfteri” kýlýðýnda yaptýðý çarpýtmayý yüzüne vurmak için ille de ismimi anmasý mý gerekiyordu?
Bu arada lütfediyor, son küfürnamesinde ismimi anma nezaketi gösteriyor: “kkç...”
Ben kendisine “kzm” diye bir hitapta bulunduðumu hatýrlamýyorum.
Burada “espri” vehmettiyse, yazýk!
Deðilse, “terbiyesizlik” ve “nezaketsizlik” ruhuna iþlemiþ demektir ki, Bediüzzaman’ýn bu gibi durumlar için de mutlaka bir sözü vardýr.
Bu son yazýsýymýþ... “Bu sevimsiz konuya tekrar dönmemek dileðiyle nokta” diyor.
Ben henüz nokta koymadým:
Soruyorum:
Niçin Fetullah yancýlýðý yapýyorsunuz? Cürümleri ortaya çýktýðý halde (en son “darbe”ye kalkýþýp 248 insanýmýzý katlettiler) niçin FETÖ’ye toz kondurmamaya devam ediyorsunuz?
Dahasý, niçin “FETÖ kumpasý”nýn kurbaný olduðu ortaya çýkmýþ arkadaþlarýnýza (Mustafa Kaplan ve Bünyamin Ateþ’e) sahip çýkmadýnýz? Niçin hâlâ bu konuda tek laf etmiyorsunuz?
HAMÝÞ
Bir çift söz de, Doðan Akýn’ýn T24 sitesi için sarf etmezsem etimde þirpençe çýkar.
Kâzým’ýn hakkýmdaki küfürlerini “iþtahla” tefrika eden ve bir tür “kamu hizmeti” gören bu site, benim Kâzým’a verdiðim cevaplarý okurlarýndan gizlemeyi tercih ediyor.
Ben de bu geniþliðin nedenini merak ediyorum iþte. Artýk Kâzým’ýn küfürleriyle mi tatmin oluyorlar?