IŞİD bildirisini imzalamamak

Batı basınına şöyle bir göz gezdirdim sabah sabah; gene aynı, çıplak ete neşter yemişcesine can yakan başlıklar: “İslam Terörü” “Cihad Cinayetleri”! 

Bu George W Bush’un yatacak yeri yok diye düşünmeden edemedim; onun  da bu neocon denilen, sözde “yeni muhafazakar” ama bildiğiniz küf kokan faşist çetesinin de. Bu, her Müslüman’a “terörist” yaftası yapıştıran kafa, kendi  ülkesinde gördüğü her siyah adama da “olası katil, olası tecavüzcü, olası soyguncu” yaftasını yapıştırmaktan çekinmeyen, bildiğiniz yobaz!

İşte şimdi bu yobazlar Türkiye’yi IŞİD’e karşı sıcak bir savaşa girmediği için birbirleriyle yarışıyorlar. Bunların ülke içindeki borazanları da ötmeye başladı. Kalın enselerinde biriken terleri ipek mendilleriyle silip, purolarından bir nefes alarak başlıyorlar yazmaya :”Efendim zaten Tayyip Erdoğan ve Davudoğlu öteden beri Sünni olan IŞİD’e destek vermişlerdir...”  Buna verilecek üç kelimelik bir cevap  var; o da affınıza sığınarak: “Çüş!”

IŞİD’in ne olduğunu en iyi Tayyip Bey’le Ahmet Bey bilir. Çünkü salt Müslüman olduğu için yıllar yılı itilip kakılan, dövülüp sövülen, her türlü baskı altında tutulan insanların, El Kaide, Taliban,  IŞİD gibi radikal “hodri meydancı”  örgütlerin peşine nasıl takılabileceğini çok iyi kavradıklarından,  bunun yanlışlığını her fırsatta dile getirmişlerdir.  Hükümetin IŞİD’i salt Sünni olduğu için desteklediğini söyleyen aymazlarsa, Tükiye’nin, Davudoğlu’nun da belirttiği gibi, en büyük sorunu Sisi’nin Sünni Mısır’ıyla yaşadığını söylemiyorlar!

Efendim, İran Devrimi, El Kaide, Taliban ve IŞİD bu gibi örgütlenmelerin önünü  açmış, “İran yapıyorsa biz de yapabiliriz” fikri önce Afganistan’da gelişmiş, günümüzde de IŞİD kimliğine bürünmüş.  Bu tür örgütlenmelerin üzerine silahla gitmek, istenen sonucu sağlayamadığı gibi, tam tersine radikal örgütlenmelere verilen cılız desteği güçlendirmiştir. Batı, Müslüman Kardeşler gibi, Arap Baharı sonrasında gün ışığına çıkabilen ılımlı yapılanmaları desteklemek yerine, Sisi gibi diktatörlere kapıyı açınca radikal, Selefi yapılanmalara gün doğmuştur. Suriye’deki diktatörün kendi halkını bire kırarken, insan hakları diye gırtlağını yırtan Batı’nın her hangi bir müdahelede bulunmaması da bu tür örgütlenmenin ekmeğine yağ sürmüştür. “En iyi Müslüman ölü Müslüman’dır” kıvamında, Batılı medyada savrulan sorumsuz yazılar da  radikal gelişmeye büyük katkıda bulunmuştur kuşkusuz. Bu konularda eğitimsizlik Batı’nın en büyük sorunudur, IŞİD’in adım adım gelişi de salt bu nedenle, Batı’nın dışında kimseyi pek şaşırtmamıştır.

IŞİD gibi örgütlerin ortadan kaldırılması askeri önlemlerle mümkün değildir.  ABD’nin İngiltere’yle oluşturduğu koalisyon, kaç yıl sonra hala Taliban’la savaşıyor.  Çünkü Afgan halkını tanımaya zahmet etmemiş, bombalar yağdırarak, gene George W. Bush’un saçmaladığınca “ Afgan halkının yüreğini kazanacağını, aklını Batı demokrasilerine yatıracağını” sanmıştır hem ABD hem Tony Blair’in İngiltere’si. Şiddetin şiddetle ortadan kaldırılması mükün müdür?  Türkiye 30 yıl süreyle PKK’ya bomba yağdırmış, köy boşaltmış, korucular ordusu oluşturmuş ama örgüt varlığını sürdürmüş hatta güçlenmiştir. Tayyip Bey’in çözüm süreci ve silah yerine karşılıklı görüşme yönündeki iradesidir PKK’yı silah bırakma noktasına yavaş yavaş getiren; atılan bombalar, sıkılan  kurşunlar, ulusalcı palavralar, faili meçhul cinayetler değil!

IŞİD’ın insanlık dışı eylemleri, acımasızlığı ve engizisyonu çağrıştıran eylemlerini onaylayacak bir tek gerçek Müslüman yoktur. Ancak askeri müdahele kesinlikle tek çözüm değildir. IŞİD gibi yapılanmaların nedenlerini, ona hayat veren bataklıkları görmek ve çözümleri ona göre üretmek şarttır. Batı’nın önce IŞİD’i oluşturan nedenleri anlaması, yanlış politikalarını düzeltmesi, İsrail’in Gazze’deki ambargo ve katliama alkış tutmaktan vaz geçmesi, Sisi gibi kuklaları çöpe atması, Suriye’ye müdahele etmesi, özetle bir tür “bilinçlenme eğitimi” sürecinden geçmesi şarttır, Türkiye’nin kapısını çalıp “yolla Mehmet’i IŞİD’in üstün  bakalım!” demeden önce! Dahası hangi müttefikimizin kırkın üstünde rehini vardır IŞİD’in elinde? Bütün bunları incelediğinizde, rahatça hükümetin IŞİD bildirisini imzalamaması çok doğrudur diyebilirsiniz.