Zekeriya Yapıcıoğlu: IŞİD bizi tekfir ediyor PKK da bahane ediyor

YAPICIOĞLU: IŞİD ile ne ilişkimiz ne benzerliğimiz var, bunu da ilan ettik ama PKK-HDP çizgisi bizi kasıtlı olarak IŞİD’çi diye hedef gösteriyor. Olaylarda dokuz üyemiz öldürüldü. Tabanımızı ne zamana kadar tutabiliriz?
 
 
PKK-HDP çizgisindeki Kürt siyasi hareketinin 6-8 Ekim’de Kobani bahanesiyle sokakları ateşe verdirdiği olaylarda Hüda Par’a ve ona yakın sivil toplum örgütlerine üye dokuz kişi öldürüldü. Kurban eti dağıtmak için sokağa çıkan ve uğradığı vahşi saldırıda hayatını kaybeden 16 yaşındaki Yasin Börü de onlardan biriydi. Uzun zamandır PKK’nın tacizine uğrayan Hüda Parlıların evlerine, araçlarına, işyerlerine sistematik olarak saldırıldı. Olayların seyrini ve tepkilerini Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile konuştuk. 
 
Başından başlayalım: Hüda Par ile IŞİD arasında bir ilişki ya da işbirliği var mı? Nerede benzeşiyor ve ayrılıyorsunuz?

IŞİD ile aramızda hiçbir ilişki de yok benzeşme de. IŞİD ile Hüda Par’ı aynıymış veya destekliyormuş gibi göstermeye kalkmak İslam’dan habersiz olmak demektir. Biz çizgi olarak şunu savunuruz: İslam ümmeti için en büyük tehlike tekfirci düşüncedir. Mezhep ve ırk taassubudur. IŞİD hem tekfircidir hem mezhep taassubu vardır. Ne zihniyetini ne pratiğini benimseyemeyiz.

-İslam dışı mı görüyorsunuz peki?

İslam’ın doğru bir yorumu olduğunu düşünmüyoruz. Onlar bizi tekfir etse de biz onları tekfir etmiyoruz. Edersek onlardan farkımız kalmaz. 

IŞİD ‘bu iş siyasetle olmaz’ diyor

-Peki, sizi tekfir etme nedeni ne IŞİD’in?

Birkaç nedeni var. 1) Diyorlar ki siyasetle bu iş olmaz, silahla olur. Siz hem laik demokratik bir sistemin kurallarıyla hareket ediyorsunuz hem Müslüman olduğunuzu iddia ediyorsunuz. 2) Diyorlar ki şia tamamen kâfirdir, onların küfründen şüphe eden de kâfirdir.

-Suriye’de iç savaş başlayalı üç yıl oldu, IŞİD’in etkinlik göstermesi ise bir, bir buçuk yıl. IŞİD sizce doğal bir örgüt mü, bir icat mı?

IŞİD’in sahip olduğu zihniyet ne Suriye’deki olaylarla ne Irak’ın işgaliyle ortaya çıkmış değil. Kökü çok daha eskilerde. İslam tarihinin her döneminde bu zihniyete sahip insanlar vardır. Ama bu tür düşüncelere sahip insanların sayısındaki artışın sebeplerine bakmak lazım.

-Buyrun, bakın.

Son dönemde Müslümanların kabul edilebilir yöntemlerle sahneye, sosyal ve siyasal alanlara çıkmaya çalışmalarının önüne engeller çekiliyor. 1991’de Cezayir’de FIS olayı, Mısır’da İhvan’a yapılan darbe var. Batı demokrasi özgürlük götüreceğiz diye ülke işgal ediyor ama kendi çıkarlarına zarar vermeyen ama dindar insanlara kan kusturan rejimlere bir şey demiyor. Körfez ülkeleri de. Böyle olunca gençlerin bu tür radikal düşüncelere daha kolay kaymasının da yolu açılmış oluyor.

Saldırılar partiden önce başlamıştı

-6-7-8 Ekim tarihinde bölgede size de yönelen PKK şiddetini, Kobani olaylarının ayak seslerini ve o günlerde ne yaşadığınızı kronolojik olarak özetler misiniz? 

Hüda Par açılmadan önce Mustazaflar Hareketi, ondan önce de Mustazaf-Der vardı. Mustazaf Der 2005’te kurulur kurulmaz ona ve yakın derneklere PKK’dan düzenli eylemler de başladı. Durup dururken saldırılar da olmuştur, bir yerdeki bir protesto eyleminde kalabalığın yönü teşkilat binamızın olduğu caddeye çevrilerek camlarımız da taşlanmıştır. Bir cenaze gelmiştir, devletle çatışmışlardır, gelip bizi taşlamışlardır. Dolayısıyla biz buna alıştık. Sadece Diyarbakır’da Batman’da Mardin’de değil. Adana şubemiz defalarca saldırıya uğramıştır. 2011’de Yüksekova’da Ubeydullah Durna dernek binasında, emniyete 100 metre mesafede ve kameralar kayıttayken katledildi. Saldırılar ilk kez ölümle sonuçlandı. Şiddet dozu gittikçe arttı. Aralık 2012’de partimiz kuruldu, Martta saldırılar başladı.

‘İnfaz edin’ mesajı yayınladılar

-Kobani olayları size nasıl yansıdı?

Kurban bayramında Mustazaf Der’in kurban derisi toplayan üyelerine, Yasin Börü ve arkadaşlarına saldırılar oldu. 1 Ekim’de yol haritası verildi denmişken 6 Ekim’de Mehmet Öcalan “Kürtlerin olduğu yerde direnilecek” mesajıyla geldi İmralı’dan. Kandil’den daha sert bir açıklama geldi. Nerede bir IŞİD üyesi, destekçisi varsa hayat hakkı tanınmayacak diye. 6 Ekim’de de olaylar vardı ama bu açıklamayla birlikte 7 Ekim’de çok şiddetlendi. PKK’nın gençlik örgütü YDG-H üzerinden “silahlanın nerede bir Hüda-Par üyesi görülürse infaz edilecek” diye yayınlar yapıldı. Sonradan “IŞİD ile onları ilişkilendirmedik” vs dediler ama Basra harap olduktan sonra. (Zekeriya Bey YDG-H adreslerinden atılan Hüdaparlılara ölüm twitlerini gösteriyor bana.) Milletvekili Ayla Akat “Batman’da ‘diz çök PKK, Işid gelecek’ diye Hüdaparlılar slogan atıyor. Hüdapar’ın alakası yok diyenler de Işid’çi” diye twit atıyor. (evet atılmış.)

Hüda Par = IŞİD değildir, alakası yoktur

-Peki Hüda Parlılar böyle slogan attı mı?

Niye atsınlar ki? Batman’da Hüda Parlılar slogan atsa “diz çök PKK biz geliyoruz” diye atarlar. Niye Işid desinler. En fazla Hizbullah gelecek derler. Batman’da Işid yok, Hüda Par var. Açıkça Hüda Par’ı hedef gösterdiler. Hüda Par = IŞİD dediler ya da AK Parti IŞİD’i destekliyor dediler. Hükümet Kobani’ye koridor açmış. Yaralı YPG’liler Türkiye’de tedavi ediliyor, IŞİD’çiler alınmıyor sınırda ölüyor ama hala AK Parti IŞİD’i destekliyor diye propaganda yapılıyor. Halkımız ya da Kürt dediklerinde sadece PKK’yı kastediyor ve PKK’lı olmayan Kürtler, Kürt düşmanıdır, haindir, satılmıştır, kontradır diye yayın yapıyorlar.

-Kobani raporunuz sistematik saldırıyı gösteriyor. Ama polise dair de şikâyetiniz var?

6-7-8 Ekim için deseler ki olaylar çok yaygındı yetişemedik. Tamam deriz. Ama hep böyleydi. Çukurova’da derneğimize saldırıldı -ki emniyete çok yakın- arkadaşlar kapı arkasına barikat kurmuş, buna rağmen kapının arasından bıçakla yaraladılar arkadaşlarımızı. Polis gelmedi 1,5 saat. 

-Niye? Ne düşünüyorsunuz?

Kesin bir şey söylemek istemem ama olaylar artsın, sivil insanlar ölsün, PKK’nın vahşi yüzü ortaya çıksın ve halkın gözünde PKK düşsün diye kurban olarak ortaya atıldığımızı düşünüyoruz. Bizi de terörize etmek, şiddete yöneltmek istiyorlar. Bingöl’de emniyet müdürüne saldıranlar yarım saat sonra failler bunlar denilerek araç içinde öldürüldü. Yüksekova’da vurulan üç sivil askerin şüphelileri yakalandı. Van’da Akabe vakfına yakın, 75 yaşında bir amcanın -Allah şahadetlerini mübarek eylesin- faili de yakalandı.

300 saldırı oldu, tek fail yakalanmadı

-Size yönelik saldırılarda durum nasıl?

300’e yakın saldırı oldu, bir tekinin dahi faili yakalanmadı. Sadece Hilvan’da cam kırma olayının failleri yakalandı ve salıverildi. Onun dışında hiç fail yakalanmadı. Bakın. Biz devlet değiliz, devlet devletliğini yapmazsa, kolluk güvenliği sağlamazsa, vahşi katliamlardan sonra failler yargılanıp yürekler soğutulmazsa bir noktadan sonra bazı insanları tutamayabiliriz. Diğerleri gibi “fırtına gençlik, tutamıyoruz” vs demiyoruz. Can verdik tuttuk ama nereye kadar?

-Olaylarda ölenlerin sayısı bir rakama göre 40, bir rakama göre 48. Sizin rapora göre 9 kişi sizden. Diğerleri kim, failleri kim sizce?

Hayatını kaybeden asker ve polisler bu rakama dahil mi bilmiyorum. S.Arabistan ve Suriye vatandaşı olanlar var. Kimliği bilinmeyenler var.

Hizbullah şiddet kullanmış olamaz mı?

-PKK-HDP “provokatörler var” dedi.

Hıı, o tanımadıkları insanlar yaralınca belediyelerin sağlık merkezlerinde, çamaşırhanesinde tedavi edildi. Provokatörse niye himaye ettiler?

-Hizbullah şiddet kullanmış olabilir mi?

Buna dair bir şey duymadım, emare de yok.

-Şu manada soruyorum, 40 kişiden 9’u sizden tamam. Diğer ölenler kimler?

Hüda Parlılar dahil 14 kişi İslami kimliği nedeniyle öldürüldü. Arabistanlı ve Suriyeliler, sakallı diye öldürülenler, askerler var. Ölüm raporları açıklansa biliriz. Olaylar başlar başlamaz eş zamanlı olarak Diyarbakır ve Batman’da Hüda Parlılar katliam yapacak diye bir söylenti yayıldı. Hüda Parlıların katliam yapamayacağından adım gibi eminim fakat kendileri yapıp Hüda Par’a yıkacaklar diye hakikaten korktum. Danıştay saldırısında katilin tekbir getirmesi gibi. Nitekim Diyarbakır’da sokağa saldıkları insanlar silahlarla tekbir getirerek, biji Hizbullah sloganları atıp sağa sola ateş etti. Bunlar kim bilmiyoruz.

PKK-Hizbullah çatışsın istendi

8Sizce tüm bu olaylarda üçüncü bir taraf var mı? Şöyle ki: Hüda Par şiddeti reddediyor ama bir öncesi Mustazaf Der, bir öncesi Hizbullah. Ve 90’larda PKK ve Jitemle birlikte Hizbullah da kan döktü. Acaba bölgeyi 90’lara döndürmek isteyen birileri sizin tabanınıza da silahlanın, silah kullanın diyor olabilir mi? 
Hizbullah’ı canlandırmaktan söz edilemez çünkü Hizbullah zaten canlı. Ve silahlı. Silah bırakmadı ki. Olduğu yerde duruyor. Sadece çatışmasızlık sürüyor. O yüzden olayların Hizbullah’ın canlandırılıp PKK ile çatıştırılması olarak yorumlanması doğru değil. Peki birileri PKK ile Hizbullah’ı çatıştırmak istiyor mu? Evet, hem de birden fazla yer. Bu bir vakıa. Kimse üstünü örtmesin. 
 
-Size bir motivasyon var mı? 

Biz siyasi partiyiz silahlı yapı değil.
 
Hizbullah ile tabanımız aynı
 
-Hüda Par ile Hizbullah arasında nasıl bir ilişki var? 

Organik bir ilişkimiz yok. Tabanlarımız kesişiyor.
 
-PKK ile HDP’nin tabanlarının kesişmesi gibi mi? 
 
Hayır. HDP, PKK’nin siyasi koludur. Geçenlerde HDP’lilerden biri “bizim silahlı kanadımız yok” şeklinde bir açıklama yaptı. Doğru. Onların silahlı kanadı yok. Çünkü onlar silahlı yapının siyasi kanadı. Yani onlar hiyerarşik olarak daha aşağıda. Bizim organik bağımız yoktur Hizbullah’la. Aynı geleneklerden geldiğimiz için bazı olaylara bakışımız benzer olabilir, tabanlarımız kesişiyor olabilir ama biz Hizbullah’ın siyasi kanadı değiliz. Veya Hizbullah bizim silahlı kanadımız değil. 
 
Tabana ‘sakin olun’ diyoruz
 
-Allah muhafaza, PKK saldırıları artsa, Hizbullah da tabanını korumak için şiddete dönse Hüda Par olarak der misiniz, sakın ha?   
 
Biz bunu hep söyledik söylüyoruz. Birebir gidip söylemiyoruz. Çağrı yapıyoruz kamuoyu üzerinden. Ne kadar etkili olur bilmiyoruz. Silaha silahla karşılık vermek bu coğrafyanın veya Kürdistan’ın karışmasını isteyenler dışında hiç kimsenin faydasına değil. Böyle bir silahlı çatışmanın olmaması için biz elimizden gelen çabayı sarf ettik ederiz. 
 
-Olayları tabanı nasıl etkiledi?   
 
Siyasi olarak bizi destekliyor olsalar da örgütsel olarak Hizbullah’ın tabanı olan insanlar Hizbullah’a çağrı yaptı, ne zaman vuracaksın diye. Sloganlar atıldı “vur Hizbullah PKK’yi vur” diye. 
 
Okçu tepesini terk etmeyin!
 
-Ne diyorsunuz gençlerinize? 
 
Biz diyoruz ki, hayır siz bunu yapamazsınız, siz Müslüman’sanız, Okçular Tepesi’ni hatırlayın, lütfen büyüklerinizi dinleyin. (Uhud Savaşı’nda okçuların kendilerine ‘burayı sakın terk etmeyin’ denmesine rağmen savaş kazanıldı zannıyla terk edilen ve 70 sahabenin şehit edilmesine sebep olan olayın geçtiği yer. F.ö.). Asla fevri hareket etmeyin diyoruz. Fakat Okçular tepesini sahabeler bile terk etti! Gençlerimizi ilânihaye okçular tepesinde tutabileceğimizin garantisi yok. Yasin Börü’nün sığındığı ev belli. Dışarıdakilere telefon eden belli. Tespiti bu kadar zor mu? Çocukların üzerinden arabayla geçen iki çocuklu komşu kadın belli. Bu kadar şeyden sonra ne düşünsün insanlar? Sadece Ak Parti binalarına saldırılmadı. Dile getirilmesi yeterli değil bizim için. Biz bize yapılan saldırıların faillerinin açığa çıkarılmasını istiyoruz. Hükümet bunları bulmakla yükümlüdür. 
 
Kobani’deki savaş bizim savaşımız değil 

-Suriye savaşında taraflardan birini destekliyor musunuz?

Hayır çünkü biz Suriye’de savaş olmasını desteklemiyoruz. Savaş başlamadan önce partimiz henüz kurulmamıştı, ben dernek başkanıydım ve dedik ki; “savaş çıkarsa büyür, insanlar ölür, Suriye viran olur, sonunda bir masa etrafında toplanılır. Öyleyse rejim üzerinde söz sahibi olan İran, bazı muhaliflerle, bir dönem Esed’le diyalogu olan Türkiye ve Mısır -İhvan devrilmemişti- tarafları toplasın -bu ümmetin iç meselesidir, bir hal çaresine bakılsın”. 
 
-Peki Kobani’deki savaşta taraf tutmanız gerekse?
 
Biz taraf tutmayız. IŞİD’in de, PYD’nin de zihniyetini de pratiğini de reddediyoruz. Bu savaşın Arap-Kürt savaşı olmadığını iyi biliyoruz. Bu bir alan kapma mücadelesi. Bu savaş bizim savaşımız değil. Oradan gelenlere de koştuk, sessiz sadasız yardım götürdük.
 
İHD’ye göre sadece PKK’lılar insan, biz değiliz
 
-Kobani’ye nasıl bakıyorsunuz peki? 
 
IŞİD gelmeden önce PYD kendisine tabi olmayan tüm Kürtleri Kobani’den sürdü zaten. Suriye’de 16 Kürt partisi vardı aralarında 8 üyeli bir konsey kurdular. PYD silahlı olduğu için -PKK PYD’yi silahlandırdığı için- 4 üyeyi PYD aldı. PYD’yi PKK’nın geçmişinden de biliyoruz. PYD Esed’in yanında yer aldı. Kürtler birlik sağlayabilmiş olsaydı Kobani bu kadar zor duruma düşmeyecekti. 
 
-Peki. İHD’nin Kobani raporunu okudunuz mu?
 
Okudum içler acısı. Bir tarafı düşmanlaştırıp öte tarafı aklamaya çalışan bir rapor ama şaşırmadım. İHD’yi eskiden beri biliyoruz. İnsan hakları deyince PKK’lı hakları, halkımız deyince PKK destektiçileri, demokrasi deyince dediğimiz olmazsa savaş çıkartırız tavrı var PKK’da. İHD de insan deyince PKK’lıları anlıyor sadece. 
 
Taziye kabul etmemek bu defter kapanmadı demektir

-Ölenler için taziye çadırı hala kurulmadı değil mi? 
 
Şahsen hayatını kaybedenlerden birkaçının ailesine gidip taziyelerimi sundum ve genel başkan olarak yapılan taziyeleri aldım. Fakat ölenlerin aileleri taziye evlerinde taziyeye çıkmadılar evet. 
 
-Dökülen kanın intikamı alınacak demek mi bu?  
 
Kürt kültüründe, geleneğinde defter kapanmadı demektir. 
 
-Siyasi bir kan davasına dönme riski taşıyor mu yani? 
 
Umarız dönmez. Failler, azmettirenler biliniyor. Müslümanız, bizim anlayışımıza göre; “hiç kimse başkasının günahını üstlenecek değildir”. Yüreklerin soğutulması lazım yoksa işler çığırından çıkabilir. Hele de bu kişilerin başkalarının da canını yakma potansiyeli düşünüldüğünde. Araç plakalarımız, ev adreslerimiz, kimlik bilgilerimiz internet ortamında yayınlandı açık hedef gösterildik.