IÞÝD konusunda Türkiye’ye dair sürdürülen medya manipülasyonlarý, kendi kendisini vuran bir fasit daireye dönüþmekte gecikmedi. Ayný anda Batýlý aktörlerle, bölgemizde birbirinden nefret eden ve Esed rejimi yýkýlsýn veya ayakta kalsýn diye çabalayan aktörleri bir araya getiren sahte bir koalisyon, bir yýldýr Türkiye karþýtý medya köpürtmesinin sponsorluðunu yapýyor.
Hemen her ay IÞÝD’le yeni bir mücadele planýný gündeme almanýn ötesinde fiili hiçbir adým atamayanlarýn, sorunu hýzla bir kangren haline dönüþtürdükleri de artýk sýr deðil. Neredeyse koskoca devletleri kendi halindeki think-tank’lere dönüþtürecek düzeyde salt analiz odaðýna dönüþtüren bu durum, kurulan süslü cümlelerin, edilen büyük laflarýn nasýl hayata geçirileceði sorusunu ise cevapsýz býrakmaya devam ediyor. Bu sorumsuzluklarýný ve ciddiyetsizliklerini gizlemenin konforlu yolu, Türkiye’ye dair IÞÝD spekülasyonlarýný sürekli gündemde tutmak oldu. Ama artýk mýzrak çuvala sýðmýyor. Irak’tan sonra Suriye’de de “IÞÝD’le mücadeleden yine en fazla IÞÝD faydalanýnca” stratejilerini geç de olsa gözden geçirmeye baþladýlar.
Irak’ta Musul’u ele geçirerek ciddi bir mühimmatla silahla(ndýrýla)n IÞÝD, Suriye’de de tabiî muhalefetin hilafýna icat edilmeye çalýþýlan suni muhalif gruplarý ezerek benzer bir þekilde silahlanmýþ oldu. 2012’de Suriye muhalefetine verilmeyen desteði saðladýklarý bu muhalif gruplar, IÞÝD karþýsýnda buharlaþýrken, dolaylý yoldan en fazla IÞÝD’le mücadele söylemini dillendirilenler tarafýndan IÞÝD’e transferler saðlanmýþ oldu.
Bu durum bile yaþanan vahametin boyutunu idrak etmek için yeterlidir. Baþtan sona vizyonsuz ve kararsýz yaklaþýmlarýn bedelini mazlum Suriyeliler ve Iraklýlar en aðýr þekilde ödemekteler. Ortaya çýkan insani trajediyi de açýkça umursamayan bu yaklaþým, sebep olduðu kaostan düzen çýkarma umudunu da yitirince, iyiden iyiye IÞÝD’e sarýlmaya baþladý. IÞÝD’e karþý söylemin ötesine geçmeyen, Suriye ve Irak’a dair ise kaotik bir jeopolitik okumayý aþamayan bir politika eksenine saplanmýþ durumdalar.
Israrla Esed’i gündem dýþýnda tutan bir stratejiyi dillendirip duruyorlar. Baas rejimini krizin bir parçasý olarak bile almamak yoluyla, odaðýn IÞÝD üzerine yoðunlaþacaðýný iddia ediyorlardý. Bir yýlý aþkýn bir zamandýr seslendirdikleri bu pozisyonu ete kemiðe büründürecek bir adým da atmýþ deðiller.
Dolayýsýyla, tam anlamýyla bir fasit daire ve kadük siyasetle karþý karþýyayýz. Hal bu iken, arada, Türkiye’ye yönelik algý operasyonlarýna verdikleri katký ve destek ise hep devam etti. IÞÝD’i bu denli büyük bir tehdit olarak kodlayan aktörlerin Türkiye ile verimli çalýþma imkânlarýný kendi elleriyle sýkýntýya sokmalarýný da toplam siyasetsizlik ve ciddiyetsizlikleriyle açýklamak mümkün.
Gelinen nokta itibariyle, IÞÝD’le mücadele etmenin birinci þartý, önce “ciddi olma” ilkesine dönüþmüþ durumda. IÞÝD ise yaþanan durumdan en fazla memnun olan aktörlerin baþýnda geliyor. Zira Baas rejimi göz ardý edildiði sürece Suriye muhalefetinin zayýflamasýndan en fazla IÞÝD yararlanýyor. Sahada doðrudan kendisine alan açýlýyor.
IÞÝD’in kendisi ile mücadele adý altýnda uygulanan stratejilerden bu denli beslenmesi bir süre daha sürdürülebilir. Bir noktada, ya IÞÝD krizi ciddi bir þekilde ele alýnacak ya da çok daha kaotik bir sorun haline dönüþecek. Bunun yolu ise “sorunlar hiyerarþisi” yapmaktan geçiyor. Her senaryoda, sorunlar hiyerarþisinin baþýnda Baas rejimi bulunuyor.