Tekfirci çizgi.” Önce oradan baþlamak lazým. Ýdeolojik anlamda Ýslam toplumlarý bünyesinde böyle bir yapý, üstelik taa ilk Ýslam asýrlarýndan itibaren var. Harici mantýk dediðimiz bu hadise, Hazreti Ali gibi bir Ýslam büyüðünün canýna kastedecek sapkýnlýðý sergilemiþ. Bu çizgi orada bitmemiþ, bugünlere kadar gelmiþ. Yakýn zamanlarda, “yeniden lailahe illallah demeyen herkes kafirdir” cümlesini kurup, iþi ana-babasýný yeniden dine davet etmeye kadar götüren birisiyle tartýþtýðýmý hatýrlýyorum. Bu çizgi, en önce Müslüman toplumlarla savaþa soyunuyor. IÞÝD’de böyle bir yapý var. Bu yapý, öncelikle Müslüman ilim adamlarýnýn sýcak gündemini oluþturmalý. Bu zihniyet tortusunun Ýslam toplumlarýnýn bilinç dünyasýndan kazýnmasý bir zaruret.
IÞÝD’le ilgili ikinci deðerlendirme, bu tür yapýlarýn, Ýslam’ýn imajýný küresel çerçevede kirletmek için Ýslam düþmaný odaklarca kurulmuþ ya da yönlendirilmiþ olabileceði üzerine oturuyor.
Dünyada Ýslam’ýn etki alanýnýn geniþlemesinden rahatsýz olan odaklarýn bulunduðu bir gerçek. Bu tür yapýlarýn da, küresel anlamda Ýslam’la ilgili tereddütler ve tepkiler oluþturduðu, dolayýsýyla Ýslam’a yöneliþi engellediði doðrudur. Bu durumda düþmanýný da kendisi üreten ve sonra onu yok eden, bunun için de makul gerekçeler üreten, usta oyuncu veya oyunculardan söz etmek gerekiyor. El Kaideler’in IÞÝD’lerin böyle bir oyunun ürünü olmasý ihtimali, salt bir komplo teorisi midir, yoksa bir gerçekliðin ifadesi midir, soru olarak önümüzde duruyor. Böyle bir yorum, bir kötülük odaðý olarak Batý dünyasýna gözlerimizi çevirteceði gibi, Ýslam dünyasý olarak kendimizi de “neden hep böyle oyunlar bizim üzerimizde oynanýyor” sorusu üzerinde düþünmeye sevk edebilir.
ÝÞID’ý tahlil ederken üçüncü paragraf, Ýslam dünyasýnda bu tür oluþumlara zemin hazýrlayan “öfke atmosferi” üzerine açýlmalýdýr. Ýslam dünyasýnýn Batý ve Sovyet-Rusya iliþkilerinde, 100 yýlý kapsayan bir sürede açýk-örtülü sömürge statüsünden kaynaklanan bir öfke zemininin bulunduðu gerçektir. Batý dünyasý, muhtemel ki, bizim Milli Mücadelemizi de terör vs. ekseninde algýlamayý tercih ederdi. Ömer Muhtar Ýtalyanlara göre, Cezayir kurtuluþ savaþçýlarý Fransýzlara göre teröristti. Hamas’ýn bugün Ýsrail aðzýyla terörist ilan edilmesi, Ýhvan’ýn, IÞÝD’in doðuþ zemini olarak gösterilmesi ayný mantýðýn ürünüdür.
Ýslam dünyasýnda Batý sömürgeciliðine karþý bilincin Ýslami bilinçle paralel geliþtiði doðrudur. Bu bilincin içinde öfke unsurunun bulunduðu da doðrudur. Sömürge statüsünden çýkýþýn, sömürgecinin sömürge alanýný terk etmemekte direnmesi noktasýnda, çatýþmalara yol açmasý da kaçýnýlmaz olabilir. Böyle bir durumda sömürgeci ne diye tanýmlanacaktýr, sömürgeciye karþý ülkesinin baðýmsýzlýðýný savunan ne diye?
Zaman zaman Avrupa’da ve Amerika’da, varoþlarýn ya da ezilen toplum kesimlerinin isyanýna tanýk olunuyor. Orada da iþin özünde ezilmiþlikten doðan bir öfkenin tetikleyici rol oynadýðý bellidir. Bu tür hareketler, Batýlý ülkelerde nasýl bir mukabele görüyor?
Ýslam coðrafyasýnda geliþen Ýslam’la baðlantýlý protest-devrimci-radikal-siyasal hareketler, en baþta fiili çatýþma mantýðýyla mý yola çýktýlar, yoksa sömürgeciler (ve onlarýn içerideki iþbirlikçileri) onlarý bu alana sürükledi ve böylece kendilerine böyle yapýlarý yok etme gerekçesi mi hazýrladýlar? Bu soru da boþ bir soru deðil. Ama zaman içinde çatýþma ortamýnýn gerçekleþtiði bir vakýadýr.
Cezayir’de sömürge karþýtý Ýslami siyasi çizgi, tamamen yasal siyasi zeminde büyüdü. Ama buna karþý darbe yapýldý, gerekçe olarak da Ýslami bir siyasi çizginin demokrasiye deðil totaliterliðe doðru yürüyeceði gibi bir mevhum (vehme dayalý) gerekçe öne sürüldü. Türkiye’de de “demokrasi sonunda demokrasi karþýtý bir düzene yol açacak bir siyasi harekete müsamaha gösterir mi” sorularýnýn sorulduðunu ve mesela Refah çizgisindeki partilerin bu gerekçe ile patýr patýr kapatýldýðýný biliyoruz. Neredeyse Türkiye’deki hakim yapý bile, Batý ile rezonans halinde Ýslami siyasi çizgi ile fiili çatýþmalarý göze almýþtý.
Uzatmayayým, Esad terörünü görmeyen, Ýsrail zulmüne meþruiyyet gerekçesi sunan, mesela Hamas’ýn seçim zaferini içine sindiremeyen bir Batý dünyasý söz konusu. Bunun doðurduðu öfkeler içinden, Ýslam’ýn sýnýrlarýný dikkate almayan “vahþi yapýlar” doðuyor.
Eðer IÞÝD bu ise, bu durumda da Ýslam dünyasýný sadece sömürge alaný olarak gören Batý-Rusya-Çin’e yönelmeli en azýndan eleþtiri oklarýmýzýn hedefi. Ve onlar kendi cürümlerine bakmalý.