Ateþböceklerinin uçuþtuðu bir buçuk dakikalýk bir film izleseniz ne düþünürsünüz? Bir gece vakti, aðaç gövdelerinin belli belirsiz seçilebildiði karanlýk bir bahçede yanýp sönen ateþböceklerine, sadece doðal seslerin, özellikle de kurbaðalarýn þarkýlarýnýn eþlik ettiði bir buçuk dakikalýk bir film...
Bana sorarsanýz pür sinema! Buluþtaki yalýnlýðý, anlamdaki derinliði, uygulamadaki þiirselliðiyle hayranlýk veren bir çalýþma! Foto - grafi ýþýkla yazmak, sinemato - grafi hareketle yazmak anlamýna gelir. Ateþböceklerinin uçuþunu görüntülemek, onlarýn ýþýðýný ve hareketini kaydetmek sinemanýn özünü nasýl da anlatýyor!
Bana düþündürdüklerine geçmeden önce bu kýsa filmin nereden ve kimden çýktýðýný açýklayayým:
Venedik Film Festivali, 70. yýlýný kutlamak için 70 yönetmenden 60 - 90 saniye süreli filmler yapmalarýný rica etti. Future Reloaded baþlýklý bu proje için Türkiye’den, “Süt” adlý filmiyle 2008 yýlýnda Venedik Film Festivali’nde Altýn Aslan için yarýþan Semih Kaplanoðlu davet edildi. Semih, duyduðumda beni heyecana boðan, izlediðimde kozmosta uçuran “Devran” adlý filmi yaptý.
Semih bölümün ruhuna ancak bu kadar uygun bir kýsa film yapabilirdi! Hem sinema sanatýnýn köklerine dönüyor hem evreni simgeliyor. Devran dünya, zaman, kader, talih anlamlarýna gelir. Sufilerin vecde gelip dönmelerine devran denir. Birçok tarikatýn zikir biçimidir devran. Evrenin, nebulalarý, galaksileri, güneþ sistemleri, gezegenleriyle dönüp durmasýný ve hayat döngüsünü simgeler...
***
Ateþböcekleri uçuþurken ýþýktan izler býrakýrlar karanlýða... Bu izler onlarýn yaþam döngüsünün bir parçasý. Yönlerini onlara göre bulur, onlar sayesinde beslenirler ve ürerler. Yakýnlarýnda bir su kaynaðý bulunan aðaçlýk arazilerde yaþarlar. Doðduklarý yerden ayrýlmazlar.
Peki ama eskiden yaz baþýnda bahçelerimizde, tarlalarýmýzda rastladýðýmýz bu narin yaratýklar nerede þimdi? Yaþam alanlarýný iþgal eden, þýkýr þýkýr ýþýklandýrmalarýyla yön duygularýný körelten ve iletiþim kurmalarýný engelleyen insanlardan uzaða göç edemedikleri için soylarý tükeniyor. Filmin Tasavvuf’un yaný sýra ekolojik vurgusu da bu, benim açýmdan.
Gelecekte ateþböceklerine yer kalmayacak insan yerleþimleri yüzünden... Ateþböceklerinin zamaný geçiyor...
Iþýk, zaman deðil midir? Dünyanýn güneþin etrafýnda dönüþüyle hesaplarýz zamanýmýzý. Yýllarýmýz böyle oluþur. Güneþin ýþýðýnýn dünyaya ne kadar dik ve eðik geldiðine göre deðiþir mevsimler. Dünya kendi etrafýnda dönerken oluþan günler, gündüz ve gece, ýþýðý ne kadar süreyle ve hangi açýdan gördüðümüze baðlýdýr. Ayýn gecelerimizi az ya da çok aydýnlatmasý, hilal ile mehtap arasýndaki dördünlerinin görünmesi güneþin ýþýðýný ne ölçüde yansýttýðýyla iliþkili bir süreçtir. Aylarýmýzý onlar belirler. Uzayda zamaný ve mesafeyi ýþýðýn seyahat hýz birimi olan ýþýk yýlý ile hesaplarýz.
Hayat, ýþýðý görmek üzerine kuruludur.
Einstein’ýn “ýþýðýn ruhu” diye nitelediði Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Hintli þair Rabindranath Tagore’nin “Ateþböcekleri” adýnda bir þiir kitabý vardýr. Ona adýný veren uzun þiirine “Hayallerim ateþböcekleridir / Karanlýkta yanýp sönen / Canlý ýþýk zerreleri” diye baþlar büyük usta. Bir yerinde de “Yapraklar arasýnda yanýp sönen ateþböcekleri / yýldýzlarý hayran býrakýr” der.
Ben de Semih Kaplanoðlu’nun hayallerine hayran oldum. “Devran” bize ýþýðý gösteren bir eser. Hem teknik becerisiyle hem estetik algýsýyla hem felsefi çaðrýþýmlarýyla... Pür sinema, pür þiir, pür felsefe...