İşin aslı budur!

Devletler eskisi gibi ticaret yapan fabrika çalıştıran konumdan çıkıp ticareti ve sanayii teşvik eden politikalara yönelmişlerdir.

Siyasi partilerin programlarında özelleştirme özel bir yere sahiptir.

Bu bağlamda Türkiye de çağdaş dünyada olduğu gibi özelleştirme politikası uygulamış ve Kamu İktisadi Teşekkülleri KİT'ler özelleştirilmiştir.

Hele de miadı dolmuş devletin sırtındaki zarar eden eski fabrikaların özelleştirilmesi devleti büyük bir yükten kurtarmıştır.

Çünkü özel sektörle mukayese edildiğinde KİT'lerin hakikaten hem yük hem arpalığa dönüşmüş işletmeler olduğu gerçeği görülmüştür.

Mesela, ben milletvekili iken ilimizdeki otuzlu yıllardan kalma şeker fabrikasına bir iş adamını götürdüm. Şeker fabrikası işleten bir iş adamıydı. Oturduk iş adamı fabrika yöneticilerinden üretim bilgileri aldıktan sonra bir ton şekerin 1200 dolara mal edildiği ortaya çıkınca, 'Ben 450 dolara mal ediyorum!' demişti. O fabrikalar özelleştirildi.

Özelleştirmelerden devletin kasasına 62 milyar dolar girdi. Buna mukabil sadece 2009-2019 arasında 234 milyar dolarlık da yatırım yapıldı.

Ancak muhalefet özelleştirmeyi satmak peşkeş çekmek gibi ifadelerle karalarken yapılan yatırımları sürekli görmezden geldi/geliyor.

Fakat bu arada muhalefet Türk Telekom gibi kâr eden bir kurumun özelleştirilmesi hususunu istismar ederek kamuoyunu yanıltamaya devam etti hâlâ da aynı söylemi sürdürüyor.

Türk Telekom'un Lübnanlı Hariri ailesine peşkeş çekildiğini, Hariri ailesinin de bankalara borç takarak kaçtığını, devletin zarar ettiğini ama hükümetin Hariri ailesine hâlâ iyi davrandığını söyleyerek eleştiriyor.

Doğrusu ben de detayları bilmediğim için bu konuda susmayı tercih ettim. Katıldığım TV programlarında da birkaç kez konuya temas edildi, cevap vermedim, Yeterli bilgiye sahip değildim.

Hafta içinde konuyu biraz araştırdım ve uzmanlarından bilgi aldım. Gördüm ki devlet gayet kârlı bir iş yapmış ve öyle iddia edildiği gibi kimseye peşkeş çekilmemiş.

Kaldı ki 1995'ten beri Türk Telekom'un özelleştirilmesi hep gündemdedir. DSP, ANAP, MHP koalisyon hükümeti de özelleştirmek istiyordu, ömrü yetmedi.

Özetin özeti olarak ve madde madde belirtmek gerekirse;

Birincisi, muhalif çevrelerin iddia ettiği gibi Türk Telekom'un tamamı değil %55'i özelleştirilmiş.

Geri kalan %45'in %13'ü halka açıktır. %25'i Hazine ve Maliye bakanlığına aittir. %7'si de Varlık Fonu'ndadır.

İkincisi, peşkeş çekilmemiştir, 2005 yılında ihaleye çıkılmış ve ihaleyi en yüksek teklifi 6.5 milyar dolar vererek Hariri ailesinin şirketi olan Oger Telecom kazanmıştır.

İhale yasal ve şeffaftır.

İşlem Oger Telecom'un Türkiye'de kurduğu Ojer Telekomünikasyon A.Ş. (OTAŞ) adlı şirket üzerinden yapılmıştı.

Üçüncüsü, devlet özelleştirme bedelinin tamamını tahsil etmiştir.

2005 yılında 1.3 milyar dolar, 2006 yılında 1.4 milyar dolar, daha sonra da 4.3 milyar dolar olmak üzere aradaki gecikme bedelleriyle birlikte devlet toplam 7 milyar dolar tahsil etmiştir.

Yani Hariri ailesi devlete kazık atamamıştır. Tam tersine OTAŞ ayrıca 3 milyar dolarlık da yatırım yapmıştır.

OTAŞ'ın borç taktığını söyleyerek iktidarı eleştirenler OTAŞ'ın nereye borçlu olduğunu söylemiyorlar sadece devleti suçluyorlar.

Oysa OTAŞ kamu bankalarına değil özel bankalara borçludur.

Eğer eleştirilecekse muhatap hükümet ya da kamu bankaları değil özel bankalardır.

OTAŞ, Türk Telekom'u satın almak için bankalardan -ağırlıklı olarak Akbank (%35), Garanti Bankası(%22), İş Bankası(%11)- kullandığı kredinin yeniden finansmanı için 2013'te aldığı 4.75 milyar dolar krediyi ödeyememişti.

(Unutulmamalıdır ki Garanti Bankası ağırlıklı olarak İspanyollarındır. Ayrıca İş Bankasının yönetiminde bu krediyi eleştiren CHP'li üyeler vardır!)

Hazine ve Maliye Bakanlığı geçen Ağustos sonunda Türk Telekom'daki yüzde 55 OTAŞ hissesinin bankalar tarafından devralınması için onay vermişti.

OTAŞ'ın yüzde 55'lik hissesi Akbank, İş Bankası ve Garanti Bankası ortaklığında kurulan Levent Yapılandırma Yönetimi A.Ş.'ye devredildi.

Türk Telekom'u şu anda Levent Yapılandırma Yönetimi A.Ş. yönetmektedir.

Hülasa, Hariri'nin alıp kaçırdığı hiçbir şey yoktur. Hariri devlete olan borcunu ödemiş üstelik 3 milyar dolarlık ek yatırım yapmıştır.

Hariri'nin özel bankalara borcu vardır, bankalar da Hariri'nin hisselerine el koymuştur.

İşin aslı budur!