Yeni filmi Sürgün Ýnek, Hasan Kaçan’ýn en iddialý üretimi. 28 Þubat 2014’te vizyona girecek filmde baþrolü Þebnem Sönmez ve ‘Sarýkýz Gülsüm’ isimli bir inekle paylaþan Kaçan ile konuþtuk.
Bu isimlerin projeyi kabul etmesinin altýnda, senaryodaki bütün karakterlerin baþrol gibi olmasý yatýyor. Yani muhtar, Þebnem, Sarýkýz bile baþrol...
Hasan Kaçan gibi deðerler bazen yeterince kendini gösteremiyor bu piyasada. Onunla konuþtuðunuzda yaramaz, fazlasýyla hiperaktif ve bir kývrak zekayla karþý karþýya olduðunuzu fark ediyorsunuz. Zaten Sürgün Ýnek filmini tanýmlamasýndan da bunu anlayacaksýnýz: “Filmde bir inek olmasý deðil, iþin içinde bir ineklik olmasý komik”... Atatürk büstünü kýrdýðý için ineði ‘Sarýkýz Gülsüm’ü ‘korkudan’ sürgüne gönderen bir köylüyü canlandýran Hasan Kaçan ile keyifli bir söyleþi yaptýk...
-Sizi uzun zamandýr sinemada göremiyorduk, senaryoda sizi bu rolde oynamaya ikna eden þey neydi?
Senaryonun içerisinde inek olmasý ilginçti tabii ama aslýnda sadece inek olmasý deðil, iþin içerisinde bir ineklik olmasý acayip olan þey! Sarýkýz’ýn baþýna gelen hadise, trajikomik bir olay ve lüzumsuz bir korkunun, baskýnýn ortaya çýkardýðý komik durumlarý içeriyor. Sadece bizim ülkemize has bir þey deðil, bütün dünyada yaþanabilecek lüzumsuz baskýlarýn, korkularýn ortaya çýkardýðý komiklikler bunlar aslýna bakarsanýz. Hikayenin kendisine bakýldýðýnda zaten çok komik ve iþin içerisinde, baþrolde bir ineðin olmasý ayrýca komik oluyor. Ýneðin böyle bir muameleye maruz kalmasý, sürgününün çýkmýþ olmasý çok komik. Buradan yola çýkýlarak yazýlmýþ bir senaryo da çok baþarýlýydý, Serkan kardeþimizin gerçekten ellerine saðlýk. Müthiþ dengeli bir iþ ortaya koymuþ. Hem kendi içinde mesajý olan hem de bunu gözünüze hiç sokmadan harmanlamayý baþarabilmiþ. Güzel mesajlarla ve tabii ki yoðun bir duygu ki bu çocuðu olmayan bir ailenin o ineðe karþý duymuþ olduðu sevginin filde tezahür etmesi hem bir taraftan acýklý hem de komik hale dönüþtürüyor. Aslýnda bu filmde duygular arasýnda gidip geliyoruz. Sinemanýn da o lezzeti duygu paylaþýmýnda deðil midir zaten? Hani resim paylaþmýþ olan filmler vardýr, çok güzel resimler oluyor ama bizi çok fazla içine çekmeyebiliyor. Fakat duygusu çok yoðun olan filmler var ki pat diye bizi alýp götürüyor. Dolayýsýyla hem bu filmin duygusu çok yoðun hem de mizah duygusu ve dramasý...
-Baþrolde bir inek var ama kadronun geri kalaný da komedide marka olmuþ isimlerden oluþuyor. Ben uzun zamandýr bir yerli yapýmda bu kadar iyi, kendisini ispatlamýþ ismi bir arada görmemiþtim. Bu ekip nasýl oldu da bir araya toplanabildi ve siz bu insanlarla ayný kadroda yer aldýnýz...
Bana sorsanýz, mucize eseri bir araya gelmiþ bir ekip gibi görünüyor ama bir toplama takým deðil çünkü o kadar uyumlu çalýþýyorlar ki... Bunun sebebi de makinenin çok uyumlu, senaryonun çok baþarýlý olmasý. Yönetmenimiz olaðanüstü baþarýlý, oyuncularla olan diyaloglarý çok iyi.
-Kendinizi ilk film denemesi olan bir yönetmene teslim ettiniz...
Ben Ayhan kardeþimizi zaten tanýyordum. Tabii geçmiþ tecrübelerini de biliyorum. Daha önce ‘Kýrk yaþýna kadar yönetmenlik yapmayacaðým’ diyen ve bugüne kadar hep ustalarýn yanýnda yardýmcý yönetmenlik yapmýþ bir insanýn zaten ustalaþmamasý mümkün deðil... Dolayýsýyla onun tecrübesi bizi ikna eden, yönetmenimize en baþýndan inanmamýzý saðlayan bir unsur oldu. O yüzden zannediyorum, bütün oyuncular bunu gözü kapalý kabul ettiler ki olaðanüstü isimlerle bu rüya kadro meydana geldi.
-Neredeyse Arzu Film ekibinden beri bu kadar ismi bir arada görmedik...
Kesinlikle... Hatta bugün Fýrat’la (Tanýþ) konuþtuk. ‘Ben bir senaryo yazayým ve bu kadroyla baþka bir film çekelim’ dedim. Çünkü geçmiþte Ertem Eðilmez’in çekmiþ olduðu filmlerde isimler hep aynýydý ama karakterler farklýydý. Ama hikayeler ve ekip uyumu o kadar baþarýlýydý ki, biz o karakterlerin hepsine inanýyorduk. Az önce bunlar Hababam Sýnýfý’ndaki karakterler deðil miydi, þimdi turþucu oldular demiyorduk, hepsine inanýyorduk. Bizi de öyle bir duyguya getirdi ama bütün bu isimlerin (projeyi) kabul etmesinin altýnda, senaryodaki bütün karakterlerin baþrol gibi olmasý yatýyor bana kalýrsa. Yani muhtar baþrol, Þebnem (Sönmez) baþrol, Sarýkýz bile baþrol...
MASUMÝYETÝ TEMSÝL EDÝYOR
-Lafýnýzýn baþýnda ‘Evet bir inek var, ona verilen bir ceza var, komedi de buradan çýkýyor’ demiþtiniz. Peki, bu filmde o cezanýn dýþýnda Sarýkýz neyi temsil ediyor?
Aslýnda Sarýkýz, masumiyeti ifade ediyor. Saflýðý, temizliði ifade ediyor. Ýnek ne kötü bir þey düþünür ne de size itiraz eder. Ýpini çeker götürürsünüz, sütünden hatta etinden bile faydalanýrsýnýz ama sesini çýkarmaz. Çünkü saflýk ve temizlik vardýr. Yani Sarýkýz dediðimiz þey, bize hizmet eden ama bunun iddiasýnda olmayan yani egosunu öne çýkarmayan bir þey...
-Aslýnda halkýn genelini tarif ediyorsunuz...
O duyguyu, o saflýðý, o temizliði ifade ediyor ve birden bire o saflýða ve temizliðe bir þey oluyor. Durduk yere bir müdahale oluyor ve o saflýk ne yapacaðýný þaþýrýyor. Öyle bir hikaye bu... O ineðe ceza verilmiþ. Ne yapabilirsiniz ki? Dünyanýn en saçma en komik þeyi. Sözün bittiði yer...
-Dünya genelinde aslýnda komedi sonuna kadar siyasidir. Bu film de 28 Þubat sürecine deðiniyor ama sorulan sorular da filmin siyasi deðil komedi olduðu üzerinde ýsrarla duruldu. Sizce bir filmin siyasi olmasý problem midir?
Doðru söylüyorlar. Çünkü film, siyasi bir olay üzerine yapýlmýþ komik bir film. Bu filme siyasi demek haksýzlýk olur, daha çok duygu filmi Sürgün Ýnek. Siyasi bir olayýn alevlendirdiði, saçma bir durumun oluþturduðu bir durum komedisi.
Cem’inki acayip bÝr karakterdi
-Sizi yine baþka bir filmde görebilmek için çok bekleyecek miyiz?
Þimdiye kadar bir Cem’in (Yýlmaz) filminde (A.R.O.G filmindeki Cuhara karakteri) misafir olarak oynadým. O kadar acayip bir karakterdi ki sadece üç-dört kelime bile insanlarýn aklýnda kaldý. Rolün uzunluðu vs. deðil, etkili olmasý ve insanlara o duyguyu aktarabiliyor olmasý çok önemli. Oradaki kýsacýk misafir karakter çok önemliydi. Þimdi burada baþka bir karakteri canlandýrýyoruz ve dediðim gibi, sýralama olarak baþrol görünse de aslýnda bütün ustalarýn baþrolünde olduðu bir filmde bulunmak hakikaten benim için çok mutluluk verici... Umarým, izleyenler de gülerler ve mutlu olurlar...
HAKÝKATEN SARIKIZ ÇOCUÐUMUZ GÝBÝ OLDU
-Filmde sizin eþinizle beraber çocuðunuz olmuyor ve anladýðým kadarýyla bu sebepten ötürü siz ‘Sarýkýz’ý bir evlat olarak görüyorsunuz deðil mi?
Evet tabii. Ailenin çocuklarýnýn olmamasý da bir dram... Rolde Þebnem (Sönmez) ile beraber müthiþ bir uyum yakaladýk biz ve ilk kez çalýþýyoruz onunla. Hatta bir ara düþündüm evliyiz de haberim mi yok diye çünkü Þebnem hakikaten çok usta, bir o kadar da mütevazý biri. Kendisini ilk kez tanýyorum ve aman dokunmayayým aman etmeyeyim gibi hiçbir þey yaþamadýk. Kýrk yýllýk evli barklý insanlar gibi, hatta köyde yaþayan insanlar gibi olduk. Ondan dolayý çok teþekkür ediyorum kendisine. Hem çok usta hem de çok yardýmcý bir oyuncu. Ben onlar gibi tiyatro kökenli deðilim ve dolayýsýyla bana pas atmazlarsa ben çekemem. Çok güzel paslar veriyorlar ve bu sayede çocuðu olmayan bir aileyi çok güzel canlandýrdýk. Hakikatten ‘Sarýkýz’ bizim çocuðumuz gibi oldu.
-Biz komedi filmi çekmeyi seviyoruz, seyretmeyi de seviyoruz toplum olarak ama tür sinemasýnýn ürünlerini deðerlendirdiðimiz festivallerde komedi filmleri yok denecek kadar az oluyor. Bu film de böyle bir deðerlendirmeye tabi olur mu sizce? Çünkü Sürgün Ýnek, giþe þansý olan ama ayný zamanda baþka dertleri de olan bir film...
Çok doðru tespit ettiniz. Bir kere bu film istese de istemese de festivallere gidecektir. Yine siz söylediniz, baþka bir derdi olan anlattýðý baþka bir þeyi olan, sadece bizi deðil bütün insanlarý ilgilendiren bir hikayesi var. O yüzden çok güzel bir þey ortaya çýkacaðýna inanýyorum ben.