Çiçero’ya sormuþlar, ‘yahu ne güzel gidiyorduk. Roma neden birdenbire yýkýlýverdi, Kleopatra yenge karpuz kesecekti daha’. Filozof bu ya, yapýþtýrmýþ cevabý. ‘Çok ve güzel konuþuyorduk. Ama,bazý konularda cahildik’. Yazýnýn bundan sonrasý okunur mu bilmem ama, cehalet odasýna girenler ve çýkmak isteyenler için iki ‘iskelet anahtar’ önerilebilir. Birincisi, fikir sahibi olmak için minimum gereksinim olan ‘bilgi’, diðeri ise bir þeylerin farkýna varabilmek, bilebilmek için ‘soru sorabilme’. Bu ve bu ikisi arasýnda ne zaman bir ‘korelasyon’ kurabilirsen, iþte o zaman odadan çýkabilirsin. Benim de aklýma bazý sorular geliyor. Sabredin, ‘Soru ilmin yarýsýdýr.’
AK Parti denince akla gelen ilk þey nedir? CHP denince akla gelen ilk þey nedir? MHP denince akla gelen ilk þey nedir? HDP denince akla gelen ilk þey nedir? Mercedes denince akla gelen ilk þey nedir? Harley Davidson denince akla gelen ilk þey nedir? Iphone denince akla gelen ilk þey nedir? Türk malý denince akla gelen ilk þey nedir? Bilebilmek için en basit sorudan baþlamak gerektiðini düþünüyorum. Bunun cevaplarý, cevaplayanlarýn eðitim, gelir, sosyo-kültürel durumlarýna göre farklýlýk arzetse de, cevaplar temelde ayný cevaba gelir. Peki, bu yukarýda saydýðým öznelerin verdiði algý, vermek istediklerinden çok farklý ise bunu ne yapacaðýz, nasýl yöneteceðiz? Mesela, siz teknolojiyi en iyi kullanan, üreten, satan bir firma olarak algýlanmak istiyorsunuz, ama ‘kullanýcý kýsmý’ sizi farklý algýlýyor ve satýþ rakamlarýnýz da bir türlü istediðiniz seviyeye yükselmiyorsa. Türkiye’nin interneti deyip velimüþterin olan tüketiciden milyonlarca haksýz kazanç elde ediyorsan. Bir kurum gelip size milyon dolar ceza verirse hayýflanmak niye mesela? Türk Malý denince yaratýlmak istenen algýdan uzak olarak, tüketiciler tarafýndan ‘alacakaranlýk kuþaðý’ gibi algýlýyorsa? Hatta herþeyi alýrým ama, Türk Malý asla dense? Bunun için ‘bilgi ve beceri’ bir yerde üretiliyor mudur? Þöyle sorayým, Çinliler bize ‘mal’ gibi bakar mý? Örneðin, 2023 yýlý hedefi olan 500 milyar dolarlýk ihracata ulaþmak için elimiz, yeteneðimiz, ürün yelpazemiz güçlü mü? Haydi doðru soruyu soralým, kaç tane uluslararasý markamýz var, bu hedefe ulaþmak için kaç markaya ihtiyacýmýz var, taþeronculuktan, fason fisondan markalaþmaya olan sürecin farkýnda mýyýz? Son bir soru gelsin de, asýl yazmak istediðime hýzlýca dalayým. Mesele, Türk malý bir ‘araba’ üretmek mi, yoksa yeni bir ‘marka’ yaratmak mý olmalý? Hedef ne? Kafamýz karýþsýn diye de ‘ismini vermek istemeyen bir seyircimiz çeþni yapsýn. ‘Veren el, alan elden üstünse, yaratýcýlýk bunun neresinde?’ Bu düþünüledursun, ben diðer meseleye geçeyim.
CHP’den SOSYELÝT ÜYELÝK
Bir kongrenin izlenimlerine siyasal iletiþim penceresinden baktým dün gece... CHP=SOSYELÝT. Yarattýðý algýya göre bu parti tarihi boyunca ne sosyalist olmuþtur, ne sosyal demokrat, ne de halkçý. Olmak da istememiþtir. CHP yönetimlerinin de iþine gelmiþtir bu durum. Türkiye’de SOL denen þey, komünistler tarafýndan temsil edilmiþ, ama komünizm de zamanýn yöneticileri tarafýndan ‘bööö’ olarak algýlatýldýðý için, halka gerçekler benimsetilmemiþ, sosyalizm felsefesinin anlaþýlmasý engellenmiþtir, sadece liberal olan CHP’ye bu yakýþtýrma yapýlmýþtýr. CHP ise sosyalizmin sadece ‘elit’ kýsmýný benimsemiþ, elit bir tabakanýn oluþmasýný saðlamýþ ve halkýn bu kapýdan ‘avam ya’ içeri girmesi önlenmiþtir. Halktan da uzaklaþmýþtýr hal böyle olunca. Þimdi, ne kadar raký sofrasýndan kaçsa da, aðzýyla ne kadar ‘solcu müftü’,‘alný karýþlayan solcu’ tutsa da, yapý taþýný oluþturan ‘elitist’ geleneði bozamaz. Dünya kupasýný alsa halkla asla barýþamaz. Halktan gibi görünüp, tüm toplumsal olaylarda halký bir þekilde karþýsýna almasý da bunu gösteriyor. Artýk harflerde daðýttýðý üyelik kalmýþ. C (klasik üyelik, halka açýkmýþ gibi görünmek), H (halk plus üyelik, halkýn içinden gibi atanan ön elitler), P (partizan elit üyelik). Ýçlerinde hep ‘elit olma dürtüsü’ ve ‘bunu kaybetme korkusu’ olan insanlarýn þeyidir bu parti. Bu sistemi yöneten ve sponsor olanlara bakýn isterseniz. Kimler ve nereden geliyorlar? Bunlar Türkiye’nin gelmiþini gecmiþini (...) parsellemek isteyen en liberal kadrolar, baronlar, para babalarý ve sanayici olarak tanýtýlan seçilmiþler. Eski Türkiye’yi yýllarca sömüren ve sömürten sistemin elebaþlarý. Yeni Türkiye’de bunlara yer yok; mahallenin öbür tarafýnda ise ‘Marka’ yok, ne yapacaðýz biz þimdi?
Algý kimseyi aldatmasýn, gerçek o olsa bile!