SÝNEMA artýk sadece bir sanat dalý veya eðlence aracý deðil. Onu nasýl kullandýðýnýz çok önemli. Bu iþin zirvesi olan Hollywood zaten sinemanýn gücünü kullanarak dünya tarihini yeniden þekillendirmeye çalýþýyor. Bir de yakýn tarihimiz hatta bugünümüz var.
11 Eylül’de yaþananlar dünyanýn önemli deðerlerini altüst etti ve bu deðerlerin tekrar þekillenmesi anlamýna da geliyor. ABD o gün yaþananlarý gerekçe göstererek Müslüman ülkelere savaþ açtý. Birçok ülkeye askeri birlikleriyle girdi. Girmediklerinin iç dinamikleriyle oynadý. Libya, Mýsýr ve Suriye bunun son örneði. Bütün bunlar yaþanýrken bu saldýrýnýn müsebbibi olarak ilan edilen Usame Bin Ladin bir türlü yakalanamadý. Tam 10 yýl ABD, Usame Bin Ladin’in peþinde koþtu. Bu 10 yýl içinde iki ABD baþkaný deðiþti. Irak, Afganistan ve birçok ülkeyi kana boðan savaþlar oldu. Her istediðini yapan hatta daðlarýn bile içine girip yer altýndaki tünellerde arama yapan koskoca ABD, Bin Ladin’i bulamadý. Irak olayýný hatýrlayýn, Saddam Hüseyin kendi ülkesinde, kendi kasabasýnda bir kuyunun içinde bulundu ve idam edildi. Üstelik Irak’a açýlan savaþýn nedeni olarak gösterilen kitle imha silahlarý bulunmamýþken bunlar yapýldý. Her istediði bulan, asan veya iktidar yapan ABD, bir Usame Bin Ladin’i bulamadý. Þimdi böylesi saçma bir durumu kim beyazperdeye çekip komik duruma düþmeyi göze alabilir? Tabii ki 2010 yýlýnýn Oscar galibi Kathryn Bigelow hazýr kýta.
BEÞ DALDA ADAY
En koyu Amerikan milliyetçisinden daha koyu olan Bigelow sinema sayesinde bütün bu aþýrýlýklarýný ne yazýk ki bize de bulaþtýrýyor. The Hurt Locker’daki þiddet aþýðý askeri yücelten Bigelow bu yýl En Ýyi Film, En Ýyi Kadýn baþta olmak üzere beþ dalda Oscar adaylýðý alan Zero Dark Thirty filmiyle iþkenceyi resmileþtiriyor. Eðer bir film size þu soruyu sordurmaya çalýþýyorsa o film faþizmin temellerini atýyor demektir: “Ýþkence yapýyoruz. Ama bir sor bakalým niye yapýyoruz?” Ýþkencenin niçin yapýldýðý sorgulanamaz ama Zero Dark Thirty izleyiciye “Teröre dur diyebilmek için iþkence yapýlabilir” savýný güdülüyor. Bunu net olarak söylemiyor ama iþkenceyi yapan insanlarýn iyi, iþkenceye uðrayanlarýn kötü olarak verilmesi bunu size hissettiriyor. Bununla da kalmýyor. Usame Bin Ladin bütün dünyada aranýrken Pakistan’da bir köþkte bulunma skandalýný allayýp pullayýp bir gerçeklik kazandýrmaya çalýþýyor. Bir köy evinde kuyunun dibinde Saddam’ý bulanlar þehrin ortasýnda bir köþkte hem de köþkün ikinci katýnda yaþayan Ladin’i nasýl bulamaz? Efendim Kathryn Bigelow’a göre gündüz bahçeye çýkmýyormuþ Usame Bin Ladin onun için 10 yýldýr bulunamýyormuþ. Peki bir soru. Hala terör saldýrýlarý olabileceðini düþünüyorlarsa bunlarýn sorumlusu Usame bin Ladin ise niye hemen öldürdüler Ladin’i. Niye sorgulamadýlar? Bigelow’un filmi bütün bu sorularý es geçip Ladin’in yakalanma projesini yöneten iþkenceci bir kadýn CIA ajanýný güzellemekle meþgul. Üstelik bu film sinema olarak The Hurt Locker’dan da daha iyi. Bu filmi seyredin ama sorgulamayý unutmayýn...