İskoçlar, Katalanlar, Flamanlar ayrılsın mı?

Avrupa Birliği’ sözcükleriyle başlayan hiçbir yazının, kim yazarsa yazsın, okunmadığını biliyor musunuz? Zaten bu yüzdendir ki, AB konusu sadece siyasetin gündeminden düşmedi, medya da konuya ilgisini bütünüyle yitirdi.

Okurun göz atmadığı bir konuyu yazar neden ele alsın?

Siz biraz sabrederseniz, merkezinde AB bulunmakla birlikte, bu yazının, hepimizin kulak verdiği bir konu olan ‘Kürt sorunu’yla ve iliklerimize kadar işlemiş ‘bölünme’ korkusuyla çok yakından ilgili olduğunu fark edeceksiniz.

Gündemde bulunduğu dönemlerde AB’ye ve Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanların en fazla kullandıkları gerekçelerin başında Avrupa’nın bizi bölmek istediği, bunun için de ‘ayrılıkçı’ ilkelerini zorladığı tezi geliyordu. “AB işi sonunda bölünmeye gider” diyenleri unutmuş olamazsınız.

Böyle diyenleri haklı çıktıklarını düşündürüp önce sevindirecek, ardından da yanlışlıklarını anlayıp hayal kırıklığına uğratacak bir haber vereceğim: Avrupa’da üç ülke ciddi bölünme tehdidi altında, bu ülkelerin üçü de AB üyesi; ancak bölünmek isteyenleri yeniden düşünmeye sevk eden tek bir unsur var, o da AB üyeliğini kaybetme korkusu...

Önceki günkü New York Times (NYT) durumu iyi özetlemişti: Barcelona merkezli Katalan bölgesinde geçen ay yapılan yerel seçimlerde İspanya’dan ayrılmayı savunan partiler başarılı oldu... İskoçlar da 2014 yılında İngiltere’den ayrılmayı oylayacaklar... Belçika’da Flamanlar ile Valonlar kopuş noktasına çoktan geldi... Bu bölgelerde ülkeden kopuşu durduran, “Hadi ayrılalım” diyenleri yeniden düşünmeye sevk eden, AB üyesi bir ülkeden ayrıldıkları gün AB’yle ilişkilerinin kopacak olması...

AB Komisyonu “Ayrılabilirsiniz tabii, ancak yeni bayrak altında sil baştan üyelik başvurusu yapmanız gerekir” resmi görüşünü açıkladı. Katalanlar, İskoçlar, Flamanlar artık bağlı oldukları ülkelerin parçası olmak istemiyorlar, ama AB üyesi olmaktan çıkmak da işlerine gelmiyor.

Vaktiyle imparatorluk olan ülkelerde suni birlikteliklerle oluşmuş ulus devletler, hiç değilse bazıları, birarada kalmak yerine bölünmeyi tercih ediyor. Avrupa’da son moda bu. İngiltere’de terörle destekli din temelli ayrılıkçı hareket (IRA) sonunda birlik içerisinde kalarak sorunun çözümüne ön ayak oldu; buna karşılık etnik temelli ayrılıkçı İskoç hareketi teröre hiç bulaşmadan kopuşa doğru ilerliyor.

İspanya’da Katalanlar ETA terör örgütünün zaman zaman hâlâ varlığını belli eden şiddet eylemlerinin gölgesinde dert anlatma sıkıntısı yaşıyor; Belçika’da kültür olarak Fransa etkisinde olan Valonlar ile Hollanda etkisini hisseden Flamanlar ayrılma noktasına kavgasız geldi.

Geldiler, ama hepsi şu anda AB üyeliği yüzünden bir adım daha atıp atmamakta tereddüt geçiriyor...

Şimdi artık en başa —yani AB ilişkisinin bir ülkeyi ‘böleceği’ iddiasına— yeniden dönebiliriz: Avrupa’da ‘ayrılıkçı’ havanın bazı ülkelerde kendini belli etmesi tezin doğruluğunu düşündürüyor; ancak ayrılmayı arzulayanların birlikten kopmanın en ağır maliyetinin AB’den uzak düşmek olduğunu görüp tereddüt geçirmeleri de tezi zayıflatıyor.

“Yine mi AB!” tepkisiyle okunmayacağı bilinmesine rağmen yazıldı bu yazı.