Bir hafta sonra Ýskoçya’da Birleþik Krallýk’tan ayrýlma referandumu yapýlacak. Son bir aya kadar anketlerde ayrýlmak istemeyenlerin oraný daha yüksek görünürken, giderek aradaki farkýn azaldýðý söylenmeli. Ayrýlmak isteyenlerin oraný yükseldikçe de Londra’da telaþýn arttýðý anlaþýlýyor. Cameron hükümeti, Ýskoçya’ya daha fazla özerklik verileceðini ve vergi yükünün de azaltýlacaðýný duyurdu.
Ýngiltere neden yumurta kapýya gelince, yani referandum yaklaþýnca ve ayrýlma isteyenlerin oraný yükselince bu tür bir giriþimde bulundu diye sorulabilir. Bu sorunun ilk yanýtý, ayrýlmak istemeyen Ýskoçlarýn daha fazla olduðunun varsayýlmasý olabilir. Ancak bundan daha önemlisi, Ýskoçlarýn ayrýlma isteðinin nereden kaynaklandýðý konusunda kesin bir kanaat sahibi olunmamasýnda gibi.
300 yýldýr Birleþik Krallýk içinde yaþayan, üstelik gayet de özerk biçimde yaþayan Ýskoçya’da, 1997’de yerel yönetimlerin güçlendirilmesi referandumu yapýlmýþ, bunun üzerine 1999’da da yerel parlamento ve yerel hükümet göreve baþlamýþtý. Eðitim sistemi hatta kilisesi bile ayrý.2000’li yýllarýn baþlarýndan itibaren ise, Ýskoç milliyetçiliði üzerine siyaset yapan partiler giderek baþarýlý olmuþlardý.
Gerekçeler
Ýskoç milliyetçiliðinin özellikle 2007 sonrasýnda savunduðu temel tez Birleþik Krallýk’tan ayrýlmak olmuþ, defalarca ertelenen referandum giriþimlerinden sonra, süreç bugünkü noktaya gelmiþ. Bugünkü nokta dediysek, referandumu kast ediyoruz. Zira Ýskoçya’nýn ayrýlma referandumuna yol açacak koþullar, baþka yerlerdeki ayrýlma giriþimlerine hiç benzemiyor.
Edinburg ile Londra arasýnda hiçbir zaman bir çatýþma yaþanmadý, Ýskoçlar Kuzey Ýrlandalýlar gibi IRA ya da Basklar gibi ETA kurmadýlar, hiçbir terör eylemi falan yapmadýlar. Aralarýnda sýnýr anlaþmazlýðý, sularýn paylaþýmý gibi doðrudan yaþanan sorunlar yok. Ýskoç azýnlýk diye bir kavram, azýnlýklarýn ezilmesi gibi bir durum da söz konusu deðil. Ýskoçya ne fakir ne de Ýngiltere’den daha zengin. Yani Ýngiltere ile servet paylaþmayý istemediklerini ya da Ýngiltere’nin Ýskoçya’yý sömürdüðünü iddia edecek ciddi bir durum ortada yok. En belirgin gerekçe, Ýngiltere’nin uyguladýðý yüksek vergiler.
Ayrýlma siyaseti güden partiler, Birleþik Krallýk’tan ayrýlmalarý halinde Kuzey Buz Denizi’ndeki petrol yataklarýnýn tek sahibi olacaklarýný, vergilerden de kurtulup zengin biçimde yaþayacaklarýný ileri sürüyorlar.
Ýskoçya baðýmsýz olursa
Ýskoçya’nýn ayrýlmasý halinde daha büyük bir refah içinde yaþayacaðýnýn garantisi bulunmuyor; Ýngilizlerin de Ýskoçlarýn yakasýný öyle kolay býrakacaklarý düþünülmemeli. Kraliçe’nin Ýskoçya’daki tatilini geçirmek için kendi þatosuna vize alýp mý gidecek bilinmez. Ancak sürecin sýra dýþý bir seyir izlediðini belirtmek gerekir.
Söz konusu sýra dýþý geliþme, Birleþik Krallýk kadar AB üyesi ülkeleri de telaþlandýrabilir. Zira bir anlamda “rahat batmasý” anlamýna gelen bu süreç, AB’ye üye birçok devletin baþýna gelebilir; özendirici bir örnek olabilir. Ayrýca, Ýskoçya ayrýlma kararýný aldýktan sonra, yeni bir karar daha almak için referanduma gitmek durumunda kalabilir. Ayrýldýktan sonra AB üyeliði düþecek ve AB’ye üyelik isteniyorsa, yeni bir devlet olarak baþvuruda bulunacak. Tabi benzer durum NATO için de olacak.
Ýngiltere bu kuruluþlara yapýlacak baþvurularý veto mu eder yoksa zaten þüpheyle yaklaþtýðý AB’den böyle parça parça ayrýlmayý mý tercih eder, orasý açýk deðil. Ancak referandum sonucu ayrýlma lehinde çýkarsa, Avrupa’da bundan böyle Dükalýklar dönemine dönme ihtimali tartýþmaya açýlabilir.